Bekir Yıldız’ı okumadan ne Almanya bilinir, ne Güneydoğu
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
BEKİR YILDIZ’ın kitaplarını okumadan ne Almanya’daki işçilerimizi anlarsınız, ne de Güneydoğu’yu, orada yaşan insanların hal ve ahvalini.
Kitaplarının yeniden basılmasını, genç kuşağa yeni bir bilgi ve belge kaynağının edebiyat formunda ulaştırılması olarak yorumluyorum.
Yurtdışına çalışmaya giden işçilerimizin ilk ülkesi Almanya idi. Sıkıntıları onlar çekti, ekmeklerini kazanabilmek için türlü meşakkate göğüs gerdiler. O ülkenin dilini bilmiyorlardı, yaşama biçimine yabancıydılar, Müslümün bir ülkeden Hıristiyan bir toplumun içine atılmışlardı.
Uyum adı verilen, erime ile özümseme arasındaki karmaşık işlemin bütün aşamalarını yaşadılar.
Bekir Yıldız, Almanya’ya gittiğinde, nasıl bir Almanya ile karşılaşmıştı? Türklere karşı tavırları neydi, bugün durum nasıl?
Aynı soru Güneydoğu için de sorulabilir mi?
Sanmıyorum. Çünkü bu bölgede ne kadar değişim yaşanırsa yaşansın, feodalizmin izdüşümü, kalıntıları silinmedi.
Bütün bu saptamaların doğrultusunda Bekir Yıldız’ın eserlerinin yeri nedir, sorusunun yanıtını bulmam gerekiyor.
* * *
TÜRKLER ALMANYA’da, Bekir Yıldız’ın yaşamıdır. Romanın kahramanı Yüce, birinci elden Almanya’yı anlatan, orada Türk işçilerinin konumunu, gerçekçi bir dille edebiyata getiren önemli bir kitaptır.
Behçet Necatigil’in Edebiyatımızda Eserler Sözlüğü’nde dediği gibi; "Almanya’ya işçi göçünde karşılaşılan durumları, bu göçün ortaya çıkardığı sorunları düşündürmesi bakımından, bu doğrultuda derinleşebilecek Türk romanı için bir başlangıç noktasıdır."
Gerçekten de Almanya olgusunu, biz önce ondan öğrendik, ardından gelen kitapların yapılanmasında rolü vardır.
Alman Ekmeği’ndeki öyküler de, gene oradaki yaşamı gözlemlerken, bizle karşılaştırmalı notlar ortaya koydu.
Köy kavramı denildiğinde, Mahmut Makal’ın Bizim Köy’ünü anımsamamak mümkün mü?
Mahmut Makal, Bekir Yıldız’a gördüğü ilginin nedenini sorduğunda (1969, Varlık) romancı, öykücü doğru biçimde yanıtlamıştır:
"Eğer öykülerim ilgi görmüşse, nedeni süte su katmamış olmamdır. Bir de ele aldığım konuların bugüne dek işlenmemiş konular olmasını düşünmeliyiz. Bizim Urfa köyleri hakkında, hatta bölge olarak Anadolu’nun Güneydoğusu hakkında pek eser yoktur."
Kaçakçı Şahan, benim Güneydoğu ile ilgili her öyküde, romanda yeniden okuma isteği duyduğum bir öyküdür.
Çok sevdiğim öykülerden Reşo Ağa’nın başında yer alan bir cümle, eserlerine bakış, yaklaşım zenginliği taşıyor:
"Doğunun insanı sevdiği için ölür, yaşamak için öldürür."
* * *
ALMANYA’da yaşayanlar üzerine kitaplar okuyoruz, Güneydoğu gündemimizden düşmüyor.
O zaman mutlaka Bekir Yıldız’ı okumalıyız.
Bekir Yıldız’ın Bütün Eserleri, İskele Yayıncılık tarafından yayımlandı.
Alemdar Mah. Bestekár Osman Sk. No. 9 Sultanahmet-İstanbul.