BEN bavul yerleştirmeyi bilmem, baştan itiraf edeyim.
Benim gibi bu işi beceremeyenler için Mithat Selection, Giyim Bavulu başlıklı küçük bir broşür yayınlamış. Okudum, yazılanları uygulamak da ayrı bir yetenek istiyor, o da bende yok.
Seyahate çıkarken, bavulumu ya annem hazırlar, ya da arkadaşlarım.
Çünkü ben birkaç gün bile evimden ayrılacak olsam, evi taşımak isterim. Karavan bile yetmez, bir TIR lazım.
Küçük de bavulum yok!
Fatih'teki kitaplığımda anneannemin seyahat bavulunu saklarım, ne kadar büyüktür. Onu görünce, İngiliz leydilerinin, sömürge valisi eşlerinin -genellikle Hindistan yolculuğu olur- trenden inerken, hamalların taşıdıkları bavulu hatırlarım, ölçüler uyar.
Küçük bir çanta ile dünyayı dolaşanları kıskanırım.
Dört gün kalacaksam, on dört günlük giyim eşyası ve nerdeyse bir kitaplık dolusu kitap alırım yanıma.
Koca bir bavulu annem yerleştirir ama ben dönerken, aynı eşyayı içine sığdıramam, o yüzden de mutlaka küçük bir çanta satın alırım.
Bavulun küçüğüne, elde taşınana valiz deniyor. Kalemlerim, gözlüklerim valizdedir, onu elime alırım, bir de ayrıca el ya da omuz çantası taşırım.
O zaman niye kendine bu kadar eziyet ediyorsun, seyahate çıkma be adam! diyenlere hiç kızmam, hak veririm.
* * *
Broşürdeki tanıma ben çok uyuyorum:
‘‘Seyahate çıkacaksınız. Yanınıza neyi, nasıl almalısınız? Bütün gardırobunuzu taşımayı düşünebilirsiniz. Ama, bu elbette mümkün değil.’’
İşte bu konuda mümkün olmayanı mümküne çevirmek için olağanüstü çaba harcıyorum.
Uyarıyı dikkate alın. Başıma geldi de onun için bu sözün altın değerinde olduğunu bilirim:
‘‘Uçak yolculuklarında, ister yurtiçi, ister yurtdışı, aktarmalı veya direkt olsun, bavul kaybolması veya gecikmesi ne yazık ki çok olağan. Bu nedenle, seyahate çıkarken, en ihtiyaç duyacağınız eşyaları yanınızda, kabine alacağınız valizinize koyunuz.’’
Yugoslavya'ya Struga Şiir Şenliği'ne giderken, biletime bir bavulum için Sofya stickerı yapıştıran görevli sayesinde (!) sadece kalemlerim ve kitaplarımla başbaşa Belgrat havaalanında kalakalmıştım.
Sabahın erken saatlerinde alışverişe çıkmış, mağazaları çalışanlarla birlikte açmıştım.
Bir kez de Roma'dan Frankfurt'a bavulum bir gün sonra gelmişti. Pijamalarım olmadığından sabaha kadar uyuyamamıştım.
Bavula yerleştirme sanatı'na gelince...
Ne bu sanattan haberim var, ne de zenaatten... Bu yazıyı yazan bavula koymak ile bavula yerleştirmek arasındaki farka değiniyor. Demek ki ben bavula koyanlardanım.
Eskiden bavul sözü pek kullanılır mıydı, hatırlamıyorum, aile içinde valiz sözünü duyardım.
Hele iki madde var ki, pantolonun seyahati ve ceketin katlanması. İnanın, bu özenle iki tane çocuk büyütebilirdim.