SELİM İLERİ'nin Anılar'ını bencil bir lezzetle okudum. Kendimden söz ettiği için belki de. Ailemden ölenlerin ve yaşayanların siyah-beyaz albümünün yapraklarını onunla birlikte çevirdim.
Anılar; ıssız ve yağmurlu. O çocukluğun, içe kapanarak bir edebi dünya kurmanın yol güncesi bu anılar.
Anılar, söyleşi biçiminde yazılmış. Söyleşiyi gerçekleştiren Handan Şenköken.
Selim İleri, anılarında; iğneleyici ama örselemeyen üslubunun güzel, yer yer üzen, yer yer gülümseten kıvamını bulmuş.
İlk kitabı Cumartesi Yalnızlığı'ndan beri bizim edebi ve kişisel dostluğumuz, aralıksız sürüp gitmiştir.
Fatih'teki evimizde yemek yediğimiz geceleri, bizi alıp götüren müzikleri öylesine güzel anlatmış ki, artık benim o günleri anlatmama gerek yok diyeceğim nerdeyse.
Hep sevgiyi arayan, sevgisiz dünyadaki küçük bir çocuğun yazar oluşunun aşamaları, bence bir çok genç yazarın hülyaları, rüyaları, hayalleri ile örtüşecektir.
Yazarlığın engebeli yolundaki doruğa yükselişin bedellerine dikkat edin lütfen.
Anıların içtenliği, yalınlığı, okuyanı öylesine bu kitaba çekiyor ki, birlikte gülüp birlikte üzülüyorsunuz. İçinde yaşıyorsunuz. Hele tanıdığınız ünlüler bölümünü okurken.
Hemen bu anıların bir kişisi oluyorsunuz. Kimi zaman baş oyuncu, kimi zaman figüran.
Selim İleri, edebiyat dünyasından, sinema dünyasından bütün ünlülerin hayatıyla teğet geçtiği dönüm noktalarını anlatıyor. Bu bölümler adeta gerçeğin roman kalıbına dökülmüşü.
Benimle ilgili bölümleri bir başka yazıda konu edineceğim. Bir kitap yazısında bu kadar işgaliye olmaz.
Bize her tanıdığını dostlukla aktarmış, iyi yanını göstermiş Selim İleri. İnsan anılarında biraz ermiş olmalı, derviş postunda oturarak yazmalı onları.
Selim İleri'den bunu beklerdim. Zaman kötülükleri alıp götürmüş, iyilikleri aydınlatmış. Kötülükler karanlıkta kalmış. Onun gibi mesleğinde başarılı insanların ortak hoşgörülü tavrı.
Anılar'daki bazı hoş bölümlerden alıntıları okursanız, kitabın havasını, üslubunu yeterince anlayabilirsiniz. Onun kendine dönük mizahını da hatırlatırım.
DOĞAN HIZLAN'IN SEÇTİKLERİ
Ölümsüzlük Milan Kundera Can
Kayıp Aranıyor Sait Faik Abasıyanık YKY
Yemek Kitabı Haz. Sabri Koz Kitabevi
Beşinci Kadın Henning Mankell Altın
Metros Sadık Yemni Everest
KÜLTÜRAZZİ'Yİ BEN YAZDIM SANDILAR
‘‘Handan Şenköken: Hürriyet gazetesi de Kültürazzi köşesinde bütünüyle seni andıran bir vinyet kullandı. Bu da çok ilgi gördüğünün ve Ortalık sütünunun anımsandığının kanıtı gibi.
-Hürriyet gazetesi ve Kültürazzi meselesine gelince; vinyetteki fotoğraf benim fotoğrafım, ama siyah gözlük takılmış. Ertuğrul Özkök bana Ortalık'tan nazire öyle yaptıklarını söyledi. O zaman herkes Kültürazzi'yi benim yazdığımı sanıyor. Hayır, diyorum inanmıyorlar. Bunu yazdım, açıkladım; Cumhuriyet'te birlikte çalıştığımız güzel günlerde sen yayımladın. Açıklamama rağmen inandıramadığım kişiler oldu. Ertuğrul Özkök'ünki bir şakaydı belki. Ama yazıma, sözüme inanmayanlara daha çok kırıldım.’’
(Selim İleri bir günlük gazetede, gittiği, gördüğü yerleri, kişileri alaycı bir dille, hatta bir dedikodu üslubuyla Ortalık başlığı altında yazmıştı bir süre.)
BANA KEL PAPATYA DEDİLER
Selim İleri bir jüri üyeliği toplantısından sonra tanıştığı Semra Özal'la yaptığı röportajı ve sonra başına gelenleri şöyle anlatıyor: ‘‘Ben, herkesin anlattığından farklı bir Semra Özal tanıdım. Kendisine askerlik meselemden bahsetmedim. Bunun hayli bayağı kaçacağını nihayet kavramıştım. Kendisi hakkında anlatılan başka şeylerin tanığı değilim. Tanığı olduğum konu, Dostoyevski'ye yaraşır bir ruh ikilemiyle çıkageliyor...
Semra Özal'la röportaj bu olayın ardında. Çok olumsuz eleştirilere yol açtı. Sezer Duru her zamanki patavatsız içtenliğiyle, Ayol senin için Kel Papatya diyorlar, dedi. O günlerde Milliyet gazetesine zarfta Selim İleri, dosya káğıdının ilk satırında Kel Papatya! diyen nice mektup geldi.’’
Yazarın; yaşanmışlığı, gözlemleri bu anıları gerçekten canlı ve eğlenceli kılıyor. Belki de kitabı ikiye ayırmak gerekiyor. Hüzünlü bir çocukluk, adeta bunu unutmak için yaratılmış bir hayat. Gerçekleri oyunla örtmek, en iyisi belki de roman yazmak. Selim İleri'nin Anılar'ını, iyi bir denemecinin, romancının, öykücünün başından geçenler, yaşadıkları diye okumayın. Eksik bir bakış açısıdır bu. Onun kaleminden nice dostlukların serüvenini okurken, o ünlülerin usta romancı tarafından çizilmiş portrelerini de okumuş olacaksınız. Hayatın içinden, yürekten geçenlerden çıkmış bu anılar. Ben çok zevkle okudum, anımsayarak, gülerek, geçmişi düşünerek.