Paylaş
Onunla birlikte çalıştığımız birçok alan ve kurum oldu.
Hürriyet ve Altın Kitaplar’da onun çevirilerini yayınladık. Magazinin de bir bilgi, birikim olduğunu ondan öğrendik.
Gazeteciliğin rantına yüz vermeden, alçakgönüllü bir çalışandı. Her işi yaparım sözünü söyleyenlerle dalga geçeriz. Oysa gazetede, yeni veya çeviri ısmarladığınız bütün yazıları en iyi, en nitelikli biçimde kotarır, size sunardı.
İşkolik sözü bile onun için yetersiz kalır, bir iş oburuydu.
Telefon eder, odama gelirdi. Hemen çayını söylerdim, içeri girer girmez sigarasını tellendirir ve şikâyete başlardı: “Az çalışıyorum, bana bir köşe versinler ben onu doldururum”. Bana kalırsa, bir sayfayı bile dolduracak özgün malzeme çıkarırdı o...
Azize Bergin’in Babıâli’de Topuk Tıkırtıları* adlı anı kitabını yeniden okudum. Bu kitap yalnız onun kişisel biyografisi değil, Babıâli’nin 50 yıllık tarihidir.
Bu anılarda hem olaylar vardır, hem gazetelerin tarihsel hikâyeleri, hem yöneticileri, hem de çalışma ortamını anlatır. Zamanın yöneticilerinin portrelerini çizer.
Kitabın adı Azize Bergin’in yola çıkış hikâyesinden geliyor.
Arnavutköy Kız Koleji’nde kimya dersinden kırık not alınca, okulu terk ediyor, babasına rest çekip ‘Ben çalışacağım’ diyor. Elinde yazın çevirdiği iki defterlik roman çevirisi ile Babıâli’de iş arıyor Bergin.
Bebek’ten tramvaya biniyor ve Babıâli nerede diye sora sora, bir gazetenin idarehanesine giriyor. Kadının gazetede iş bulması, hele o dönem için kolay değil, önce garip karşılanıyor, hatta bu iş sana göre değil diyenler çıkıyor.
İşte o topuk tıkırtılarının sesini dirençle, çalışarak duymalarını sağlıyor. O topuk sesleri Babıâli Caddesi’nde yankılanıyor bir süre sonra.
***
ANILARDA Hürriyet’in tarihini de okuyacaksınız. Gerek içerik gerek biçim açısından değişimler, gelişimler, yönetenler, çalışma arkadaşları üzerine bilgileri okuduğumda, o günleri yeniden anımsadım.
Bazen bir yazarın anılarını okurken, kendimle ilgili bilgileri bulduğumda, ben de geçmişe dönüyorum. Gazete çalışmaları dışında Altın Kitaplar Yayınevi’ne birçok kitap çevirdi. Çevireceği kitabı önce dikkatlice okur, beğenirse öyle çevirirdi. Tanıdığı, birlikte çalıştığı kişileri yazdı anılarında.
Cavit Yamaç, Recep Bilginer, Sait Faik, Yusuf Ziya Ortaç, Sezgin Burak, Yaşar Nabi Nayır, Yılmaz Öztuna, Şevket Rado, Çetin Emeç, Ertuğrul Özkök, Orhan Olcay, Ahmet Örs, Hikmet Feridun Es, Sezai Solelli bu adların bazıları.
Azize Bergin, kitabında 50’li yılları, Edebiyat Matineleri’ni, Hafta Dergisi, Hayat Ansiklopedisi, Ses Mecmuası ve Altın Kitaplar’daki çalışmalarını burada beraber çalıştığı isimlerin hikâyeleriyle birlikte anlatıyor.
İyi, ayrıntılı bir Babıâli tarihi yazmak için, Azize’nin anlattıklarının okunması zorunludur. Azize, tam bir profesyoneldi. Disipliniyle, verilen işin küçüklüğü büyüklüğü tartışmasını yapmadan en iyisini yapmasıyla... Her zaman ek işlere talipti üstelik ek para istemeden. Her zaman bir beyaz gazete sayfasını süsleyecek yazısı, çevirisi vardı, kendi adının ön plana çıkmasını beklemeden yapardı. Birikimiyle size her alanda öneri yapabilir, her konuda referans sunabilirdi. Başınız sıkıştığında, gizli kitaplık oydu. Yılların birikiminden, belleğinde kalanlardan hissenize mutlaka bir bilgi düşerdi.
Babıâli’nin hafızalarından biriydi.
***
BABIÂLİ’nin tarihini yazanlar, Azize Bergin’e bir bölüm ayıracaklardır. Artık anılarda yaşayacak.
(*) Epsilon Yayınları
Paylaş