AyÅŸe Kulin’in Veda’sı farklı çizgi romanlar
PaylaÅŸ
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
BEN sadık bir çizgi roman okuyucusu değilim. Ama en sevdiğim müzik tarihi, ironik bir dille yazılmış çizgi roman biçiminde olanıdır.
Yayın dünyamızın türler yelpazesi son yıllarda çizgi romanlarla dolu. Ayşe Kulin’in Veda romanının çizgi romanını aldım, okuduğum kitabın bir de çizgilenmiş halini görmek istedim. Kapaktaki yazılar şöyle: Ayşe Kulin, Veda-Esir Şehirde Bir Konak, Cemil Cahit Yavuz’un Çizgileriyle. Acaba çizgiler, benim romanda keşfedemediğim bir yanı bana sundu mu? Ya da çizgi roman biçiminde okuyunca romanı daha iyi kavradım mı? Bunlara kendi açımdan evet diyemeyeceğim ama o dönemin siyasal ortamını, dönemin kıyafetlerini bildiğim için belki çizgi bana bir şey söylemedi. Ama romana kazandırdığı görsel boyutu da göz ardı edemeyiz. O dönemi bilmeyenleri, özellikle genç kuşakları düşündüğümde, dönemin giysilerini buradan öğrenebilirler diye düşündüm. Bir ölçüde de olsa İstanbul’u hayal etmeleri için de çizgi yoluyla bir anımsatma, yazıyı tamamlama malzemesi olabilir kanısına vardım. Benim için değil ama başkalarının okuması için doğru saptamalar ve gerekçeler. * * * ÇİZGİ romanların sadık okuyucusu olmadığımı söylesem de, sözünü ettiğim süper kahramanların olduğu, bol maceralı çizgi romanlar. Haliyle çizgi romanlar arasında da fark var, genel bir başlık altında toptancı yargılara varamayız. Belgesel çizgi romanları ayrı bir sınıflamaya tabi tutmak lazım. Joe Sacco’nun Filistin’i bu türün iyi bir örneği. Edward Said’in sunumuyla yayımlanmış. Sacco hem Filistinlileri hem İsraillileri dinlemiş, kayda almış, fotoğraflarını çekmiş, sonra da çizmiş. Sacco’nun diğer kitabı da Güvenli Bölge GORAZDE-Doğu Bosna’da Savaş, 1992-1995. Sunumu da Tayfun Pirselimoğlu yazmış. İthaki Yayınları tarafından yayınlanan iki önemli belgesel çalışma, aynı zamanda önemli ödüller kazanmış. Sacco bu çalışmalarıyla pek çok yerden ödül aldığı gibi Gorazde kitabıyla 2001 Eisner Ödülü’nü de kazanmış. Klasikleri, çizgi roman biçiminde okumaya alışamadım henüz. Bir çizgi roman kitabına baktım Agatha Christie’nin Nil’de Ölüm’ü ile Malikânedeki Esrar bir arada. Nil’de Ölüm’ün kitabını da okudum, filmini de gördüm. Hatta kitabın yazıldığı oteli de gördüm. Bana yeni bir boyut katacağına inanmadım. Ne var ki, iki Agatha Christie çizgi romanının da, tatil okumaları için düzenlenecek listenin başlarında yer alması gerektiğini okurlarıma hatırlatmalıyım. Günümüzün okur gerçeklerine gelince... Romanını okumamış, filmini seyretmemiş biri için hiç kuşkusuz ilgi çekici gelebilir, haliyle bu çizgi romanı okumayı tercih edebilir. Türler farklı da olsa, okur profili değişik de olsa gene bir başka sorunun yanıtını arıyorum. Çizgi romanlar özellikle klasiklerin okunması konusunda bir artışı sağlıyor mu? Yoksa bunu okuduk deyip onları almıyorlar mı? Klasiklerin çizgi romanlardan öncesi ile sonrası satış grafiklerini karşılaştırıp bir sonuca varabiliriz. Belki de şöyle bir sonuç çıkabilir; klasikler okunmuyordu, çizgi romanlar sayesinde okunurluk kazandı. Bu tereddütler içinde Beşir’le Vals’i okudum, ödüller kazanmış bir filmin çizgi romanı. Bu ödüllü filmin çizgi romana uyarlamasını beğendiğimi söylemeliyim. Ama alıştığımız çizgi romandan daha bir başka boyutu olduğu bir gerçek. * * * ÇİZGİ romanlar tatile çıkanların valizinde mutlaka bulunmalı. Deniz kıyısında veya evinizde, ister süper kahramanlı ve bol aksiyonlu, ister belgesel veya dünya klasiklerinin uyarlaması olsun bir çizgi roman okuyun. Görsel boyutun farkını göreceksiniz.