Atasoy'un yeni kitabı Osmanlı Kıyafetleri

SİZLER bu yazıyı okuduğunuz sırada Hasbahçe kitabının yazarı Nurhan Atasoy, Dumberton Oaks'ta (Washington) yeni çalışmalarına başlamıştır bile.

Atasoy yeni bir kitabın coşkusuna kaptırmış kendini. Osmanlı Kıyafetleri'nin patronlarını bir terzi ustalığında, çocukluğumuzdan hatırladığımız bir Harita ve Metod Defteri'ne çizmiş.

Sadece çizimler için bir buçuk yıl çalışmış.

Osmanlı Kıyafetleri'ni üç cilt olarak tasarlamış. Birinci ciltte padişahların ve ailesinin giyimleri, ikinci ciltte askeri ve idari erkánın elbiseleri, üçüncü ciltte de halkın ve esnafın kıyafetleri yer alacak. O zaman maaşlara ek olarak elbise de verilirmiş.

İkinci Dünya Savaşı'nda da yanlış anımsamıyorsam, memurlara Sümerbank kumaşı verilirdi.

Padişahların kıyafetlerinden, kaftanlarından, onlar hakkında bir portre çıkarılabileceğini söylüyor. Sözgelimi Atasoy'a göre, Genç Osman çok üşüyen birisiymiş. Kalın kumaşlar giymesinden bu sonuca varmış.

Bu çalışmada minyatürler onun en önemli kaynağı, çünkü bunlardan tören elbiselerini çıkarmak mümkün. Ayrıca mezar taşlarını da inceledi.

Mezar taşları, kıyafet farklılıkları konusunda epey bilgi veriyor incelemeciye.

Osmanlı Kıyafet Tarihi'ni daha da ayrıntılı yazsam, eserin ne kadar önemli bir başvuru kaynağı kimliği taşıdığını hemen anlarsınız.

Elbette böylesine büyük çalışmalar için daima sponsorlara ihtiyaç vardır.

Zaten o da ‘‘Bir yandan çalışıyorum bir yandan da kitaplara sponsor olacak yeni Medici'leri bekliyorum’’ diyor.

Ben bir okur olarak hem Hasbahçe'nin, hem de Otağ-ı Hümayun'un sponsorluğunu yapan AYGAZ'a, bunun gerçekleşmesini sağlayan Ömer Koç'a teşekkür borçluyum.

Gerek AYGAZ'ın, gerek Ömer Koç'un yaptığının başka sponsorlara da örnek olmasını dilerim.

* * *

AMERİKA'DAKİ yeni çalışması da çiçekler üzerine gene.

Osmanlı'dan Avrupa'ya hangi çiçek ne zaman gitmiş? Bugün ordaki türlerden birçoğu bizden gittiği için böyle bir araştırma çok ilgi çekici olacak.

Bir ölçüde bu çalışmanın Hasbahçe'nin tamamlayıcısı olduğu bile söylenebilir.

Atasoy, dört ay daha çiçeklerin renkli dünyasında yaşayacak, belki kokularını duyamayacak ama renklerini görecek.

Çiçekçilik tarihinde gene bir ilk çalışma.

Araştırma Avrupa'daki çiçek çeşitleri ile bizim çeşitlerimiz arasında bir karşılaştırma yapma olanağı da sağlayacak.

Nurhan Atasoy son yıllarda sanat tarihimize eşsiz eserler kazandırdı.

Önceki küçük kitap çalışmalarını aşarak, mükemmele erişti.

Ben Nurhan Atasoy gibi insanları çok severim. Her an bir projenin peşinde, her an yarınki bir çalışmanın heyecanıyla yaşarlar.

Onların yaşamı ile işi girift bir ilişkidir. İşini her sevenin de böyle olmasından normal ne olabilir ki?

* * *

KURUMLARIN, onun çalışmalarına sponsor olmaları konusunda yardımlarını beklerim. Gerçekten Türk kültürüne unutulmaz bir hizmette bulunurlar.
Yazarın Tüm Yazıları