Paylaş
Çünkü ıssız yaz günlerinin tekdüze halini anımsadıkça bugünün canlı kültürel yaşamına sevinmemek mümkün mü?
Düşünün.
Geride bıraktığımız hafta birer gün arayla üç önemli konser vardı.
Üç önemli orkestra, üç önemli soliste eşlik etti.
Üç kent, müziğin başkenti olma özelliğini paylaştılar.
İstanbul, İzmir, Antalya.
İstanbul Uluslararası Müzik Festivali konserleri arasında Sacha Göetzel’in yönetimindeki BİFO (Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası) eşliğinde dünyaca ünlü kemancı Hilary Hahn çaldı.
İzmir Festivali’nde Esa-Pekka Salonen’in yönetimindeki Philharmonia Orkestrası tanınmış piyanistimiz Gülsin Onay’a eşlik etti.
Programın benim için önemli bir yanı da Onay’ın Ulvi Cemal Erkin’in piyano konçertosunu seslendirmesiydi.
Aspendos’un büyüleyici atmosferinde, Zubin Mehta yönetimindeki Viyana Filarmoni Orkestrası, piyanist/orkestra şefi Daniel Barenboim’e eşlik etti.
Türkiye’nin müzik panoramasında doruktaki orkestralar ve solistler Türkiye’de idi.
30 Haziran Perşembe günü de gene İKSV’nin gerçekleştirdiği İstanbul Caz Festivali başlayacak.
Antalya’da bu yıl ilk kez düzenlenen caz festivali bugün sona eriyor.
* * *
BELEDİYELERİN, yerel yönetimlerin festivalleri de yazı renklendiriyor ve şenlendiriyor.
Yalnız müzik alanında değil, edebiyat, özellikle şiirle de ilgili günler düzenleniyor, birçok şair şiirlerini okuyor, şiir, edebiyat üzerine konuşuluyor.
Önümüzdeki günlerde, bana ulaşan programlara göre, Ege’de, Akdeniz’de yine edebiyatla ilgili etkinlikler yapılacak.
Yalnız orada yaşayanlar değil, tatil için oraya gidenler de bu müzik şölenlerinden, edebiyat toplantılarından yararlanacaklar.
Sadece deniz, güneş, kum gibi modası geçmiş tatil gerekçeleri artık gündemde değil.
Saydığım üç kentte de yabancıların bu konserlere, resitallere geldiğini görüyorum.
* * *
KIRK yıl önce, büyük kentler bir çöle dönerdi.
Bir tek konser, etkinlik yoktu. Festival varsa, belki yerel gösterilerden ibaretti.
İstanbul’da Türk müziği icra edilen bahçe gazinoları vardı. İçkili ve içkisiz olan bu yerler, gidilecek tek yerdi.
Onların da sınıflandırılmasını yapmak mümkündü.
Semtlere göre sınıf ayrımları belli olurdu. Bu gazinoların solistleri de farklıydı.
Şimdi konserlere, festivallere yetişememek, bir konseri kaçırmamak için tatlı bir telaşı yaşamak, geçmişi bilenler için tanımlanamaz bir mutluluk.
* * *
ELBET bir ricada bulunacağım.
Özellikle festival, sempozyum kentlerinde yaşayanlar, konserlere, resitallere, etkinliklere gitsinler ki yaşamalarını sağlasınlar.
Paylaş