İSTANBUL bugünden itibaren iyi bir müze daha kazandı.
Suna ve İnan Kıraç Vakfı’nın temelde kişisel koleksiyonlarından oluşan eserlerin sergilendiği Tepebaşı’ndaki Pera Müzesi bugüden itibaren ziyaretçilerin ilgisine sunuldu.
8 katlı, 3700 metrekare büyüklüğündeki müzede şimdi Kütahya Çini ve Seramikleri (Hülya Bilgi), İmparatorluktan Portreler-Oryantalist Ressamların Eserleri (Günsel Renda-Zeynep İnankur), Anadolu ağırlık ve ölçüleri (Garo Kürkman),Genç Açılım sergileri var. Kataloglarını da edinirseniz, sergi kalıcılık kazanır.
Suna ve İnan Kıraç imzalı Suna ve İnan Kıraç Vakfı ve koleksiyonları üstüne birkaç söz...’ den bir bölümü yazıma aldım, koleksiyoncunun ruh halini, estetik yaklaşımını, güzelliklerin başkalarıyla da paylaşılması isteğini yansıtan içten bir iç dökme olduğundan:
‘Sanat eseri koleksiyonculuğunun, sözgelimi resim, çini ya da el yazması toplamanın dünyanın en güzel, en heyecan verici meraklarından biri olduğunda hiç kuşku yoktur. Olanaklarınız ve zamanınız elveriyorsa, başlangıçta yavaş yavaş, çok da farkına varmadan, yakın çevrenizi, evinizi, çalışma odanızı güzel nesnelerle, güzelden de öte, bir anlamı, bir derinliği, bir geçmişi olan nesnelerle doldurmaya başlarsınız. Yavaş yavaş duvarlarınızda, masalarınızın üstünde, vitrinlerinizde, yüzyıllar önce yaşamış sanat ya da zenaat erbabının, eskilerin deyimiyle ‘El emeği göz nuru’ eserleri birikmeye, bu tanımadığınız yaratıcıların soluğu esmeye başlar.
Bu eserlere dökülen heyecanlar, sevinçler, kaygılar, aşklar, yine yavaş yavaş ama kaçınılmaz bir biçimde önce çevrenizi, sonra da sizi değiştirirler. Dünyanın en zor, en yorucu işini yapsanız ve onlarla ilgilenecek yeterli zamanı bulsanız bile, akşamları eve döndüğünüzde ya da çalışma masanızda işinizi bırakıp bir an arkanıza yaslandığınızda, bu nesneler, bu tablolar, bu sanat eserleri, sizi yavaşça kendi dünyalarına çeker, düşündürür, avutur, dinlendirir, mutlu eder.
Ne var ki, koleksiyonculuğun, biraz olumsuz, biraz bencilce bir yanı vardır.
İşte Pera Müzesi’ni kurma ve aile koleksiyonlarımızı özel bir ‘müze’de, geniş kitlelerin kullanımına açma düşüncesi, böyle bir gelişmenin sonucunda ortaya çıktı.’
* * *
GERÇEKTEN de özel koleksiyon sadece, bir kişinin ya da bir grubun, bir ailenin sanat tutkusunu tatmin eder. Zevk verme alanı küçüktür. Bence koleksiyoncunun elindeki eserleri bir müzeye dönüştürmesi, biriktirdiklerini toplumla paylaşması çok hoş bir duygudur.
Önsöz’den aktardığım bir bölüm, imkánı olan birkaç kişiye örnek olur umudundayım.
Her iyi müzenin bir başka işlevi de; geçmişin büyük ustalarının eserlerinin yanı sıra, genç kuşağın yapıtlarını sergilemek, onları sanat dünyasına tanıtmaktır.
Genç Açılım, Pera Müzesi’nde yapılan Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği (IAA - AIAP) 3.Avrupa Genel Kurulu Etkinlikleri kapsamında, 35 yaşın altında 61 sanatçının katılımıyla düzenlenen bir sergi.
* * *
PERA MÜZESİ’ni mutlaka gezin, üstelik ekim ayına kadar ücretsiz. Pazartesi hariç, her gün saat 10.00 ile 18.00 arasında açık.
Bu tür müzelerin çoğalmasını, Suna ve İnan Kıraç Vakfı’nın da yıllar ötesinden bugüne gelen kültürel çalışmalarının artmasını dilerim.
Bu müzenin ayrıntısına bir başka yazıda değineceğim.