Paylaş
Köyenstitüleri hakkında yeni yapılan çalışmalardan biri: ‘Uygarlığın Tuğlası Arifiye Köy Enstitüsü’ - Karabey Aydoğan.
Kitap Cengiz Bektaş’ın Sunuş’u ile başlıyor: “Karabey Aydoğan bana göre Köy Enstitülüdür. Enstitülerin kapanmasından hemen sonraki dönemde yetişse de bu böyledir. Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği’ne de baştan beri her türlü desteği veriyor. Onu belge toplayıcılığıyla da tanıyorum. Karabey, Ruhi (Su) ağabeyi en iyi biçimde yorumlar.”
(Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları)
Duvarlardan ibaret bir yapı değildir
Karabey Aydoğan’ın Önsöz’ünden: “Köy Enstitüleri giderek yazın dünyamızda ve gelecekle ilgili tartışmalarımızda daha çok yer almaya başladı. Bunun böyle süreceği anlaşılıyor. Hemen her yerde en çok tartışılan ve ilgi toplayan konulardan biri Köy Enstitüleridir artık. Arifiye Köy Enstitüsü’nün kurucusu, değerli eğitimci Süleyman Edip Balkır başta olmak üzere; Arifiye’de görev almış, okumuş, enstitüyü görmüş, haber yapmış pek çok kişinin, enstitü konusunda çeşitli kaynaklarda yazılarına rastlanabilir. Arifiye Köy Enstitüsü sadece eğitim öğretim verilen ve duvarlardan ibaret bir yapı değildir. Farklı topraklardan, kültürlerden kendi gelenekleri, mirasları, yaşama alışkanlıklarıyla gelen öğrenciler burada edindikleri teorik bilgilerin yanı sıra azımsanmayacak düzeyde bir ‘hayat bilgisi’ edinirler. Geleceğin nice öğrencilerine yol gösterecek, eğitim verecek, onların da hayatlarını aynı ilkeler çerçevesinde kurabilmelerini sağlayacak, Atatürk ilkelerine ve Cumhuriyet’in esaslarına bağlı, donanımlı birer eğitimci olarak yetişirler.” Kitapta ayrıca Arifiye Köy Enstitüsü’nü bitirenlerin de listesi yer alıyor. Kuruluşundan sonuna kadar enstitünün ayrıntılı bir tarihini bulacaksınız.
****
Uluslararası bir dansçının öyküsü: Emine Adalet
BEŞ ÜZERİNDEN DÖRT YILDIZ
Türk Mata Hari’nin Müthiş Hikâyesi,
Emine Adalet Kara
Kâküllü Kız
Doğan Kitap
İlgiyle okuyacağınız bir hayat hikâyesi. Yurtiçi kadar yurtdışında da tanınan bir sanatçı. O yılların acısını yaşamış biri. İşgal İstanbul’unda saraylı hanımlardan dans figürleri öğrendi. Hayalleri büyüktü. Almanya’dan gelen Harry Pee adlı bu genç adamdan hem dans dersleri aldı hem de ona âşık oldu. ‘Kara Kâküllü Kız’ olarak ün yaptı.
Rodos’a, Mısır’a, Avrupa’ya gitti.
Atatürk karşısında zeybek oynadı, Kahire’de Ümmü Gülsüm ile sahneye çıktı, Berlin’de Hitler’in karşısında dans etti. Siyasal ilişkilerde yer aldı. Orhan Günşiray, bu yönünü anlattı. ‘Türk Mata Hari’si olarak anıldı.
Zeki Müren, onun çalıştığı bara gittiğini, onu hayranlıkla seyrettiğini belirtmişti. Emine Adalet ne demişti: “Türkiye, artistlerin ve sanatkârların mezarıdır.”
Gazeteci Şadiye Karlıklı’nın yazdığı bir hayat...
****
Devrim Erbil bir İstanbul ressamıdır
BEŞ ÜZERİNDEN DÖRT YILDIZ
O Meftunu Olduğunuz Mavi - Devrim Erbil’in İstanbul’u
Mario Levi - Uğur Batı, Everest Yayınları
Mario Levi, Devrim Erbil’in İstanbul’u kitabı için bir takdim yazmış: “Bir efsunla başlar sahici hikâyeler. Anlatma zamanı hayatta kalma zamanıdır. Bir kaderdir bu. O hikâye yolcularının kaderi... Keşiflerimiz adına atmayı göze aldığımız adımlar onu gizlendiği yerden çıkarır, daha çok hissedilir kılar. Tarihin derinliklerinden gelen şehirler gibi... Nasıl yaşar böyle şehirler?”
Uğur Batı’nın yazısı: “Başlangıçla birlikte bir şehrengiz yazmaya cüret ettiğimiz için okuyuculardan özür diliyoruz.
Devrim Erbil adındaki bir renk avcısıdır aslında bu serenadı yapan.Segâh makamındandır bu serenat. Bu zat, kimilerine göre üstat bir şekilcidir. Aslında şeklen birini resmetmek, yüzyıllar boyu unutulmuş bir ilimdir.”
Devrim Erbil’in resimlerinden de örnekler veriliyor.
Paylaş