Paylaş
SONBAHAR her şehrin kendine özgü güzelliklerini ortaya çıkaran bir ressam.
Her şehirde, her renk bir başka tonda.
İstanbul'un yeşili Ankara'da değişik görünüyor. Denizin mavisi yeşile vurmayınca, yeşil yeşilliğini gösteriyor. Ankara'nın yeşili özgür.
Ankara'nın yeşilini sonbaharda seviyorum. Sanki otomobillerin üstüne, insanların yüzüne yansıyor.
Avareliğin düzene dönüştüğü, gene de insan estetiğini yok etmediği bir şehir Ankara.
Üç dostumun, Erendiz Atasü, Talát Sait Halman ve Mustafa Şerif Onaran'ın hazırladıkları TRT 2'de yayınlanan 'Sözün Büyüsü' programının konuğuydum. Ankara'ya onların çağrısı üzerine geldim.
Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın şiiri üzerine konuştuk.
'Sözün Büyüsü' adı ona ne kadar da yakışıyor, kelimenin eşsiz büyücüsüne.
Size bir ödül haberi vereceğim.
Fazıl Hüsnü Dağlarca, Bilkent Üniversitesi'nin yapacağı, parasını kendi cebinden vereceği bir ödül kurdu.
Arı, duru Türkçe'yi en iyi kullanan genç şairlere verilecek bu ödül.
Arı Türkçe'nin şiir dili olmasında en önemli önderlerden birinin anlamlı ödülü.
Bu arada Dağlarca'nın şiiri için anahtar, ipucu arayan okurlara bir kitap adı vereyim:
Dağlarca'nın 'Yapıtlarımla Konuşmalar'ını.
Şiirinin tadına daha çok varacaksınız. İşe yarayacak altın anahtarlar var bu kitaplarda.
* * *
NEREDEYSE gelenekselleşmiş sergi turuma Galeri Nev'den başladım.
Cumartesi gününün çılgın kalabalığından uzak, sanatçılarla baş başa bir Ankara öğleden sonrasını yaşamanın keyfini sürdüm.
Mehmet Koyunoğlu'nun sergisini gezdim.
'Makine İnsan' başlıklı sergi, insanı makine gibi düşlemenin çok değişik ürünleri.
Sergiyi dolaşırken, Rönesans'tan bu yana bir felsefenin desene, renge dönüşen örneklerini sevdim.
Neden bilmem birden Leonardo da Vinci'yi anımsadım.
Ben seyrederken kendimi Leonardo da Vinci'nin evreninde buldum.
Favorilerim, 'Balıklama Makinesi' ile 'Saat Ayarlama Makinesi'.
İstanbul'dan gelip de İstanbullu bir dost ressam Devrim Erbil'in Halkbank'taki sergisini görmemek olur mu?
Resim zevkim için her zaman onun resimlerine ihtiyacım olmuştur. Gözümün aradığı tuvallerdendir onun yaptıkları.
Özellikle İstanbul resimleri, resimle minyatür buluşması izlenimi uyandırır.
'İstanbul Süleymaniye 2000'ini özellikle zikretmek gerek.
Sedat Ergin de benim gibi Devrim Erbil sevenlerden. Bu sergide 'Mavi Ağaç'ı çok beğenmiş.
Zeki Faik İzer ve Orhan Peker'in Doku Sanat Galerisi'ndeki sergileri resimi ve anıları çağrıştırıyor.
Kapıdan girer girmez Peker'in Cahit Irgat'ı, birkaç adım ötede Ahmed Arif'i beni karşılıyor.
Zeki Faik İzer'in daha çok desenleri sergileniyor.
Resim meraklıları, koleksiyonerler bu iki sergiyi de kaçırmasınlar. Mutlaka almak isteyeceklerdir.
Siyah Beyaz'da Süleyman Saim Tekcan'ın Atlar ve Anıtsal resimleri.
Atın her hali, ustalığını onda buluyor.
Katalogda Kıymet Giray'ın yazısını okuyun, eserlerin niteliğini daha iyi anlayabilirsiniz.
* * *
KİTAPÇILAR, müzik mağazaları...
Ankara'nın alacağı var. Onları da gelecek sefer gezeceğim.
Şiir ve resim böyledir işte, bu kez onların gönüllü esiri oldum.
Paylaş