Paylaş
Tezer Özlü’nün ‘Cafe Boulevard’ yazısını, oradaki dost buluşmalarımızı, başka kentlerden gelen dostlarımızla hasret gidermemizi, tanışmamızı anımsadım. Akşamüstleri gidilen bir yerdi. Bazı yerler moda olur, herkes birbirini orada bulur, yeni okumalar, yeni yazılar orada tartışılır. Aramızdan ayrılanlar da bir film şeridi gibi belleğimden geçti, hüzünlendim.
Tezer Özlü hem kardeşlerini hem de kitaplarını sevdiğim biriydi, Demir Özlü’nün, Sezer Duru’nun kardeşi olduğu için de hayatının birçok bölümüne tanıklık ettim.
Yazıdan bazı bölümleri onu sevgiyle anarak kullandım:
“Cafe Boulevard’a İstanbul’un her yanından gidilir, ama ben bu mahalleden gelip geçerek giderdim. Günün aynı saatlerinde ya da yılın ayrı aylarında bu yolların görüntüsü hiç değişmez. Boyacı gene oradadır, şoförler gene hazır bekler, ütücü de durmadan kolalar. Yokuş bitip Taksim alanı geçilince Cumhuriyet Caddesi başında Cafe Boluvard’a varılır. Ama bu kahve, kışın kahve salonu, yazın dışa taşan masa ve sandalyelerin konulduğu alanda değil de kırk elli metre öndeki postanenin de elli metre kadar öncesinden başlar ve aynı boyutlarda dört bir yöne ve yüksekliğe yayılır. Yani Cafe Boulevard müşterileri kahvenin öncesinde, ilerisinde, karşısında, hatta beş altı metre yükseklikteki park duvarlarında kahvenin çatısına dikilir, oturur, yere serilir ya da beklerler.”
- Demet Elkâtip’in ‘Tadımlık’ yazısı, derginin başında.
“Deprem bölgesinde canla başla çalışan, hayat kurtaranlara gönül borcumuz sonsuz.”
Her sayıda Unutulmuş Halk Yemekleri’nden yedi tarif sunan Musa Dağdeviren, bu kez deprem bölgesinden 11 tarif paylaşıyor.
Kurutlu Çorba, Bölge: Elazığ - Sivrice ve çevresi
Maş Çorbası, Bölge: Gaziantep - Nizip ve çevresi
Su Tereli Turp Ekşisi, Bölge: Osmaniye ve çevresi
Kâğıt Kebabı, Bölge: Hatay - Antakya ve çevresi
Tarhana Kavurması, Bölge: Kahramanmaraş - Pazarcık, Elbistan ve çevresi
Ritz Harla (Pirinçli Helle), Bölge: Malatya - Akçadağ ve çevresi
Beh Kali (Ayvalı Kavurma), Bölge: Diyarbakır - Çınar ve çevresi
Khas (Marul) Doğraması, Bölge: Urfa - Birecik ve çevresi
Patlıcan Musakka, Bölge: Kilis ve çevresi
Taş Kadayıfı, Bölge: Adana ve çevresi
Hoşav & sev (Elma Hoşafı), Bölge: Adıyaman dağ köyleri ve çevresi
Derginin kapağı Hatay, Eski Çarşı’dan bir fotoğraf.
Seçme yazılar:
- Mutfak İçin Zaman Çizelgesi/ Enis Batur
- Başlangıçta Musakka Yoktu - Mutfak Kültürü Dönüşümünde Merak Uyandıran Bir Vaka/ Nawal Nasrullah, çeviren: Aslı C. Kutay
- Cümle Ağaç Uykusundan Uyandı/ Âşık Veysel
“Cümle ağaç uykusundan uyandı
Giyinmiş donunu yeşil atlastan
İrenk renk çiçeklere boyandı
Gidermiş kederi kurtulmuş yastan”
- Kır Âlemi’den Piknik’e/ Gökhan Akçura
BÂB-I ÂLİ LOKANTALARI
Pelin Özer’in dergideki Filibe Köftecisi söyleşisini okuduğumda eski Bâb-ı Âli’deki lokantaları düşündüm:
Gazetelerin o semtten ayrılmasından sonra karın doyurma düzeni de değişti.
Çok önceleri gazeteler yemek vermezlerdi, herkes öğle paydosunda oradaki lokantalarda yerdi.
Sonradan gazeteler çalışanlarına yemek vermeye başladılar. Gazeteler geç saatlerde çıktığı için Sirkeci’de lokantalar açıktı.
Gündüz ve gece iki lokanta açıktı:
Yokuştan aşağıya inerken caddenin solunda ‘İstanbul Lokantası’ vardı. İçkiliydi. Perşembe akşamları müzik olduğu için yazarlar, çalışanlar oraya giderlerdi.
Diğer lokanta da ‘Konyalı’ydı. O içkisizdi, ramazanları sahurda bile açıktı, ben de akşamları tiyatroya gitmeden önce orada yemek yerdim.
Bir de ‘Sirkeci Gar Lokantası’ vardı, birçok gazeteci arkadaş da uzun akşam yemeklerini orada yerdi.
Yılın bir gününde rahmetli çevirmen arkadaşımız Atilla Tokatlı bir davet verirdi.
Sirkeci’deki otellerin lokantaları da gazeteci, yazar arkadaşlarımızın öğle yemeği için tercihleriydi.
Şimdiki gibi atıştırmalık sistemi yoktu.
Bir de dostumuz Muzaffer Bey’in ‘Sofra Lokantası’ vardı, Cağaloğlu’nda Bâki Hocamız (Abdülbaki Gölpınarlı) Cağaloğlu’na indiğinde yemeğini orada yerdi.
Daha sonraları ‘Yeşil Ev’ yemek yerlerini arttırdı.
Şimdi o caddeden geçenler değişimi gözlemleyeceklerdir.
(Yemek ve Kültür - Üç Aylık Dergi/ İLKBAHAR 2023/ Sayı: 71)
SANLI ERGİN DE ARAMIZDAN AYRILDI
Sanlı Ergin‘le yıllarca aynı gazetede çalıştık. Sakin şekilde tasarımdaki, sayfa çizmedeki ustalığını görürdüm. Her zaman masa başında çalışırken ya da bir sayfa provasını götürürken rastlardım. Sevgili arkadaşımız Sedat Ergin’in kardeşiydi. Sevgiyle anacağız. Ailesine ve Sedat Ergin’e başsağlığı diliyorum.
Paylaş