SEVGİLİ ALİ SABANCI’dan yalnız beni değil, hepimizi tahrik eden bir mektup ve bir fotoğraf albümü aldım.
Mektubu okuduğunuzda bana hak vereceksiniz: “Hayat kısa ve bazen de zor. Yoğun çalışıyoruz ve yoğun yaşıyoruz. Ben kendime bir ‘pencere’ açtım, bu ‘pencere’ suyun altında ve balıkların arka bahçesine götürüyor. Son dört senedir suyun altını benim kadar seven yedi arkadaşım ile sualtı dalış programı yapıyoruz. Bu sene Maldiv Adaları’nda bir hafta geçirdik suyun altında! Son iki senedir heyecanımızı bir kitapta derliyoruz. Bu kitap son dalış maceramızı belgeliyor. Sizinle paylaşmak istedim. Belki bu kitap sizin de kendinize yeni bir ‘pencere’ açmanıza vesile olur!” Buna vesile-i hasene demeli. Mektupla birlikte bana ulaştırılan albümün adı, Bir Zamanlar Maldivler, imza Alptekin Baloğlu. Mektubu okur okumaz, Yahya Kemal Beyatlı’nın dizeleri belleğime gelip oturdu: “Madem ki deniz ruhuna sır verdi sesinden Gel kurtul o varlığının dar hendesesinden.” Ali Sabancı, ruhunda bu sırrı hissetmiş. Bu mektubun altına imza atacak o kadar çok kişi var ki! * * * GEORGE ORWELL, büyük biraderin bizi gözleyeceğini yıllar önce yazmıştı. O tahmin nasıl da aşıldı, gündelik iş yaşamımızda, bizi kuşatan bir manyetik alanın içine hapsolmuşuz, dünyadan haber alıyoruz diyerek kendimizi avutuyoruz. Oysa kendimizden haber alamıyoruz. Bırakın yeni pencere açmayı, açılan pencereleri bile kapatıyoruz. Dünyayla bağlantımızı kesmeye, kendimizle baş başa kalmaya imkân yok! Menotti’nin Konsolos operasının kahramanı kâğıt yığınları arasında çıldırıyordu, şimdi de elektronik icatlar arasında aynı duyguyu yaşıyoruz. Albümün başında, sekiz arkadaşın ortak özgürlük manifestosundan birkaç satırı yazıma aldım, durumlarını anlamak için şart: “Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, yaşam bize birçok sorumluluk yüklüyor. Çok çalışmak zorundayız; mutlu bir aile yaşantımız olsun diye, işlerimizde başarılı olup bu dünyada olumlu izler bırakabilmek için çok ama çok çalışıyoruz. Yoruluyoruz; hem beden hem de beyin olarak... Bizler bu sakin ama her anı heyecan dolu dünyayı sualtında arayan sekiz şanslı arkadaşız.(...) 2012 yılının başlarında kendimizi Maldivler’in masmavi sularında bulduk. Bir hafta boyunca her sabah saat altıda kalkıp dalışlara başladık.(...) Neden her sabah bu kadar erken kalkıyorduk? Neden hiç sıkılmıyorduk? Neden bu bir hafta bitmesin diye düşünüyorduk? İşte bu kitapla bir hafta boyunca Maldivler’de tanıklık ettiklerimizi ve doğadan öğrendiklerimizi sizlerle paylaşmak istedik. Çünkü yaşadığımız bu güzel dünyamızı ve denizleri korumak için ilk önce neyi korumamız gerektiğini tanımalıyız. Tanıdığımız şeyi seversek ona saygı duyarız ve saygı duyduğumuzu da elimizden uçup gitmesin diye koruruz.” Yeni pencereden hayata bakan arkadaşlar kim? Ali Sabancı, Alptekin Baloğlu, Birkan Babakol, Emre Berkin, Emre Kurtttepeli, M. Kemal Cılız, Kerim Sabuncuoğlu, Turgut Gürsoy. Albümde Maldivler hakkında bilgiyi okuduktan sonra, dalışlar konusunda size rehber olacak sayfaları da okumalısınız. Denizin altının gerçekten insanı şaşırtan ve karadan koparan güzelliklerini fotoğraflarda gördüm, sözgelimi beyinleri gövdelerinden büyük olan mantalar’ı sevdim, mantalar da diğer köpekbalıkları gibi hareket etmeden yaşayamazlarmış, demek ki çoğumuz köpekbalığı gibiyiz. Demek ki bu yüzden, bir keresinde Türk sinemasının büyük yönetmeni Lütfi Akad, çok çalışanları köpekbalığına benzetmişti. Sometimes ekibi bu yıl, bir meraklarını da gidermişler; Balina Köpekbalığı ile buluşmuşlar, hatta birlikte yüzmüşler. Onların buluştuğunun büyüklüğü 7 metre, ama boyu 20 metreyi ağırlığı da 34 tonu buluyormuş. Ben balık sürülerini sevdim, hem caydırıcı bir durum kazanıyorlar hem de bir renk cümbüşü yaratıyorlar. Köpekbalıkları sayfalarını çabuk çevirdim ve Mutlu Suratlı Balıklar’ı uzun uzun seyrettim. Albüm, Seneye bir başka resifte görüşmek üzere, sözüyle bitiyor. * * * ELBET ben böyle bir serüven yaşayamam, ama yeni pencere konusunu düşüneceğim.