Paylaş
Art arda üç kitap toplatıldı. Nadire Mater'in Mehmedin Kitabı (Metis Yayınevi), Mehmet Ergüven'in Pusudaki Ten'i (Sel Yayıncılık) ve Philip Roth'un Portnoy'un Feryadı (Ayrıntı Yayınları) yasaklandı.
Kitap yasaklamaların, kötü alışkanlıklarımızdan biri olduğunu ve bu hastalığın özellikle darbe dönemlerinde nüksettiğini biliriz. Sonra da kitap neden okunmuyor diye, bilir ama bilmezlikten gelip kendimizi, başkalarını aldatmaya kalkışırız.
Şimdi televizyonlarda, yasak kitaplar bulundu, sözünün ardından görüntülerde bu kitaplar da yer alsa, kitap almaya kim cesaret edebilir? Okuma daha iyi, başın belaya girmez.
Okuma, öğrenme, yayınlama özgürlüğüne bu zamanda ambargo koymak gerçekten hazin.
'Zararlı kitap' sözünü ben hiçbir zaman algılayamadım.
Mehmet Ergüven, değerli bir eleştirmen ve denemecidir. Pusudaki Ten kitabı da erotizm ve sanat üzerine Türkçe'de yazılmış, çok önemli bir çalışma.
Toplatılma gerekçesinde; ‘‘halkın ar ve haya duygularını rencide eder, veya cinsel arzuları tahrik ve istismar eder nitelikte’’ bulunduğu yazılı.
Sanat tarihine, edebiyatın seçkin eserlerine bu ahlak bekçisi gözüyle bakarsanız toplatmak yetmez, yakmalısınız.
Ahmet Altan'ın Sudaki İz'ine de bu layık görülmüştü.
Eğer kitapları yakarsak, hem depo masrafından kurtuluruz hem de Nazi Almanyası’ndaki özgürlüğü aratan bir özgürlük anlayışıyla François Truffaut'nun tüyleri diken diken eden Fahrenheit 451'inin yeni versiyonunu adalet tarihine armağan edebiliriz. (Yakacaklara bir hizmetim olsun, kağıt Fahrenheit 451'de yanıyormuş.)
Mehmet Ergüven'in Pusudaki Ten'i bazı üniversitelerin güzel sanatlar bölümünde ders kitabı olarak da okutuluyor.
* * *
PHILIP Roth, dünyaca tanınmış bir yazar. Daha geçen hafta Fransa'da düzenlenen bir kitap fuarında ödül aldı.
Toplatılan kitabını, The Times Literary Supplement kitap eki; 'yüzyılın en iyi 100 romanından biri' seçmiş.
Portnoy'un Feryadı'nı kitapla ilgilenen, biraz yabancı yayınları izleyen herkes bilir. Bütün dünyanın okuduğu, büyük okur kitlesini çekebilen kitaplar hakkında, 'ar ve haya' gerekçesini akıl almıyor.
Amerikan Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, Mehmedin Kitabı üzerine konuşunca, yabancılar iç işlerimize karışıyor diye alınıyoruz.
Oysa artık dünyada yerli yabancı ayrımı kaldı mı?
'Ar ve haya' duygularındaki hassasiyete gelince...
Bu kararları verenler televizyon izlemiyorlar mı?
Onları seyrederken görüntülerin ve konuşmaların bayağılığından rahatsızlık duymuyorlar mı?
Yoksa onları rencide etmiyor, sadece tahrik mi ediyor?
* * *
OSCAR Wilde'ın bir sözünü anmanın tam zamanı galiba.
‘‘Müstehcen kitap diye bir şey yoktur, kötü kitap vardır.’’
Paylaş