Paylaş
“Karanlıktaki Işık Yılmaz Güney”.
Bu ayrıntılı kitapta, Güney’in hayatını, filmleri hakkında bilgiyi, öyküsünü, oynadığı her filmin afişini, hiçbir yerde yayınlanmamış fotoğraflarını okuyabilir, öğrenebilirsiniz.
Kitabın yazarı Tahir Yüksel’den şöyle bir mektup aldım:
“Saygıdeğer Doğan ağabeyim merhaba,
Nasılsınız, iyi misiniz? Umarım iyisinizdir. Yılmaz Güney üzerine hazırladığım ‘Karanlıktaki Işık Yılmaz Güney’ kitabımı sizin de görmenizi istedik.
1970 yılından başlayarak, Türkiye’deki en büyük Yılmaz Güney arşivini oluşturdum. Sinemanın merkezinden oldukça uzak Kütahya’nın Simav ilçesinde hatta köyünde bunu yapmanın zorluğunu takdir edersiniz. Yılmaz abimle önce yazışarak tanıştık. Onu kaldığı ceza evlerine görmeye gittim. Çok iyi dost olduk. Beni bütün ailesiyle tanıştırdı.
Ben bir yazar değilim. Kitapta anlattığım gibi Yılmaz abimle bir konuşmadan yola çıkarak bu kitabı hazırladım. Sinema panolarında kullanılmış, yıpranmış afişleri ve fotoğrafları photoshop ortamında on iki yıl tamir ettim. Kitabın tasarımını ve editörlüğünü, kapağın tasarımını; her şeyini kendim yaptım.
Menderes Samancılar beni başkan Zeydan Karalar ile tanıştırdı, böylece Adana Büyükşehir Belediyesi kitabı bastırdı.
12 Eylül darbe yönetimi ona ait her şeyi yok etmeye çalıştı. Ben de bu kitapla yok edildiği düşünülen birçok şeyi ortaya dökmeye çalıştım.
Umarım beğenirsiniz.
Saygı ve sevgilerimle...”
Böyle bir kitap ancak sevgi ve tutkuyla hazırlanır.
Kitapta mektuplaşmalarını okuyunca, Yılmaz Güney’in de ona inancını, sevgisini göreceksiniz.
Tahir Yüksel, kitabın Önsöz’ünde şunları yazıyor:
“Yılmaz Güney, senaryosunu yazdığı ‘Yol’ filmiyle Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye almasının yanı sıra, Altın Koza Film Festivali tarihinin de unutulmazları arasındadır. Adana’da 1969 yılında ilki gerçekleştirilen Altın Koza Film Festivallerinde 4 ayrı dalda 11 ödül elen Yılmaz Güney’in bu alandaki başarısı eşsizdir. Yılmaz Güney, ilki 1969 yılında düzenlenen 1. Altın Koza Film Festivali’nde yazıp, yönetip, oynadığı ‘Seyithan’ filmiyle üçüncülük ve en iyi erkek oyuncu ödüllerini aldı.”
“Kimdir incir kuşlarını, kumruları yok eden?
Kimdir kitapları yakan, türküleri, kol kola yürümeyi yasaklayan?
Kimdir erik ağaçlarından, kiraz ağaçlarından, ağaçların çiçek açmasından korkan... Kim?”
Yılmaz Güney...
‘KANLI BUĞDAY’LA TANIDIM
“Yılmaz Güney’i 1966 yılında tesadüfen ‘Kanlı Buğday’ filmini izleyerek tanıdım. Ondan çok şey öğrendim. Ailemin attığı temeller üzerine ondan öğrendiklerimle hayatımı şekillendirdim. Ondan sevmeyi, saymayı öğrendim. Hak yememeyi, hak aramayı, adaletli olmayı öğrendim. En önemlisi ondan vicdanlı olmayı öğrendim.
Baba mesleği olan nakliye işinde çalışmaya başladım. Her İstanbul’a gittiğimde Beyazıt’taki sahaflara uğrayıp ne bulursam satın aldım. Kapanan Sinematek Derneği’ne ait birçok dergiyi sahaflarda buldum. İstanbul, İzmir ve Uşak’taki bütün film şirketlerine defalarca gittim. Depolarında film, afiş, lobi ve fotoğraf ne bulduysam satın aldım.
Benim duyduğum endişeyi Mahmut Tali Öngören de duyar. Yılmaz Güney’in kaybı üzerine Videosinema dergisinde bir yazı kaleme alır:
“...Evet, yaşantısını ve kişiliğini filmlerine yansıtan ender film yaratıcılarından biriydi. Yolunu sezgileriyle buluyordu. Hiç yapaylığa kaçmadan, hiç sahtecilik yapmadan... Bu nedenle müthiş bir ‘etkileme’ gücüne sahip. ‘Umut’u, ‘Acı’yı, ‘Ağıt’ı, ‘Umutsuzlar’ı, ‘Baba’yı ve ‘Arkadaş’ı önce boş salonlarda izledim. Sonra kalabalıklarla beraber... Onun etkileme gücünü bana kendisi değil, bu kalabalıkların etkilenmesi öğretti.”
TÜRKAN ŞORAY İLK KARŞILAŞMAYI ANLATIYOR
Peki “Çirkin Kral” adı nereden geliyor?
Türk edebiyatının usta yazarlarından Tarık Dursun K., Milliyet gazetesinde onunla yaptığı bir söyleşiye “Çirkin Kral” başlığını atınca böyle anılmaya başlandı.
Kitapta Türkan Şoray, Yılmaz Güney ile ilk karşılaşmasını şöyle anlatıyor: “Yılmaz Güney’i gördüğümde ilk dikkatimi çeken anlamlı gözlerinin yaralı gibi bakmasıydı. Bakışlarında acı, merhamet, sevgi, anlayış vardı. Sahici bir insan, doğal, sade, sıcak, şefkatli ve çok etkileyici...”
İşte ben bunların hepsini ‘Kanlı Buğday’ filminde görmüştüm.
Atıf Yılmaz ise şunları söylüyor: “Yılmaz’ın kendine has taktiklerle, sessiz sedasız, istediği yere, işe sızma yeteneği vardır. Neden sonra fark edersiniz bu yeteneğini. Kızım Kezban 3-4 yaşlarında olmalı. Onun hatırına Sarıyer’e yazlığa gitmişiz. Yılmaz’ın ısrarlı taleplerine olumlu yanıt verdim mi? Tam olarak hatırlamıyorum. Yılmaz’ı Sarıyer’de Kezban’ı gezdirirken buldum birdenbire.”
GÜNEY’DEN MEKTUPLAR
Tahir Yüksel’e notlar bölümünde Yılmaz Güney’in mektupları da yer alıyor...
“Tahir Yüksel Kardeşim...
Emekçi halkımız umudu ve umutsuzluğu yenecektir...
Sevgili Tahir,
Ayşe’nin ve senin gözlerinden öperim. Yeni yıl, geçmiş yıllardan çıkartacağımız derslerle daha olumlu olacaktır. Mutlu olmanızı dilerim.
2 Ocak’ta ‘Güney’ Kültür-Sanat dergisi çıkıyor. Bu dergiyi elbirliğiyle yaşatmak, kitlelere ulaştırmak gerek. Maddi ve manevi desteğe ihtiyacımız var. Bu konuda bütün arkadaşlardan olduğu gibi, senden de olanakların nispetinde yardım bekleyeceğiz.
Düşüncelerini bana yaz.
Mektuplarına gerektiği biçimde cevap veremediğim için alınmadığını umarım...
Yüksel ailesine, Ayşe’ye ve Osman’a selam
Yılmaz Güney”.
Kitapta içindekiler şöyle sıralanıyor:
Giriş
Abim Yılmaz Güney
Yılmaz Güney
Filmleri
1958’den 1982’ye kadar filmleri
İsmi değiştirilen filmlerin afişleri
İkinci sezon afişleri
Albüm
Film dizini
Yılmaz Güney’in yayımlanmış kitapları
Yılmaz Güney üzerine yazılmış kitaplar
Dipnotlar.
*
YILMAZ GÜNEY’i, tanımak için kütüphanenizde bulundurulması gereken bir çalışma.
Paylaş