“Annemden melodika istedim oyuncak piyano aldı.
Dört yaşında bahçede oynarken arkadaşımın elinde gördüğüm melodikayı anneme ‘Üzerinde düğmeleri var, müzik sesleri çıkarıyor’ diyerek heyecanla anlatmıştım.
Tarifimi anlamayıp bana küçük, oyuncak kuyruklu piyano almıştı. Her hafta beni ve kardeşimi Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası konserlerine götürürdü.
Evde klasik müzik ve opera dinlenirdi.”
Müzisyenlerin çoğunun hayatına baktığınızda, ailenin etkisi olduğunu görürsünüz.
Hiç kuşkusuz müziğe bağlılık ille de müzisyen olmayı da sağlamaz. Başka mesleğe de girse müzikle ilgilenir, beste yapar, icracı olur.
BBC Music dergisinin son sayfasında bir yazı yer alıyor. Müzisyenler, çeşitli mesleklerden kişiler müziğin hayatlarını nasıl etkilediğini, nasıl değiştirdiğini anlatıyor.
Artık kitapçılarda düzenlenen raflarda çeşitli türde kitaplar yer alıyor. Seçiminiz için bir kitapçıya uğrayın. Büyükler kendi seçimlerini yaparken çocukların da kendilerinin kitap seçmesine müsaade edin. Büyükler bir yılın ödül alan kitaplarını okumalılar. Hatta yıllar önce okuduğunuz kitabı yeniden okuyun, bu kitap sizin kültürel değişiminizi, hayata bakışınızın nereden nereye geldiğini gösterecek. Bu okuma bir ayna gibidir. Başka bir deney. Çocuğunuz da aynı kitabı okuyorsa, onunla tartışın, kuşaklararası farklılıklar ortaya çıkar, ayrıca çocuğunuzun kişiliğini de bu yolla anlayabilirsiniz.
Tatilden dinlenmiş ama donanımlı dönün
Klasikleri okumadınızsa bu eksiğinizi giderin. Çünkü her okuduğunuz yeni kitap önceki kitabın izinde var olmuştur. Şimdi Türk edebiyatının ustaları telif zincirinden kurtulduğu için, çeşitli baskıları okuyabilirsiniz. İster özgün dilinden, ister bugüne aktarılmış baskısından, isterse sözlüklü olandan okuyabilirsiniz. Sözlüklü olanlardan yeni kelimeler de öğrenebilirsiniz. Ne alırsanız alın bir şiir antolojisi, bir öykü antolojisini mutlaka valizinize koyun. Değişik adları okuyarak yeni adlar keşfedebilirsiniz.
Okumayı, edebiyatı bir noktada bırakmayın, edebiyatın da geliştiğini, sizi de okuyarak geliştireceği gerçeğini unutmayın. Edebiyat da ilerliyor, yeniliği öğrenmeniz gerekiyor. Basit bir karşılaştırma... Daktilodan bilgisayara geçerken bir öğrenme süreci geçirmediniz mi? Geçirdiniz. Yahya Kemal Beyatlı’dan Ülkü Tamer’e, Refik Durbaş’a uzanan çizgide de bir çaba harcayacaksınız. Kimi okurlar da tatilde hafif kitaplar okumayı tercih eder. Sanırım bu gereksinimi karşılayacak dünya polisiyesinin en iyi örnekleri dilimize çevrildi, bizim polisiye yazarlarımız en usta işi ürünleri verdiler. Çocuğunuz kitap seçerken bir özelliği de anımsatın, gelecek yıl okulda okutulacak kitaplar arasından seçebilirsiniz. Öğretmeninden öneri de alabilirsiniz.
Geliştirme kitapları ne kadar yararlı? Her bünyeye uygun mu? Tavsiye kitapları moda ama... Peki, edebiyatın sınırları içinde mi bir yaz geçireceksiniz? Düşünme insanoğlunun vazgeçemediği bir özelliği. Herkes için yazılmış, yalın bir dille kaleme alınmış felsefe tarihi kitapları alabilirsiniz.
Yararını sıralamakla bitmez. Düşünme kapasitenizi artırdıkça, çözüm yeteneğiniz de yükselir. Günlük yaşamda bunun etkilerini görebilirsiniz. Çetin problemler karşısında çözüm sürecinde felsefe yardımcınız olur. Felsefenin günlük yaşamda ne kadar gerekli olduğunu hayat bize öğretmiştir. Birçok tarihi yapıyı gördünüz, gezdiniz. Göbeklitepe’den geriye doğru yüzyıllar içinde arkeolojik bulguları da biliyorsunuz. Peki bu konuda kaç kitap okudunuz? Arkeoloji ve sanat tarihini de öğrenebilirsiniz. Az sayfada çok bilgi veren kitapları bulabilirsiniz. Onlar elbet roman gibi, öykü gibi okunmaz ama gezdikçe, merak ettikçe sayfalarını açarsınız. Gittiğiniz kentleri, beldeleri tarihiyle tanırsanız, daha çok tadına varan bir gezi yapmış olursunuz. Üstelik gittiğiniz yer hakkında bir yazarın kitabı orayı daha da güzel, daha da çekici kılar. Geziye çıkmadan önce bakacağınız başka kitaplar da vardır. Görmeniz gereken 100 yer, seyretmeniz gereken 100 film, okumanız gereken 100 kitap gibi... Ben gideceğiniz yerin tayininde bu kitapların da etkisi olduğu kanısındayım. Ayrıca sevdiğiniz bir edebiyatçının, bir sanatçının kentine gittiğinizde, onun yaşadığı yerleri görmenin de onu daha iyi anlamanızda etkili olduğunu düşünüyorum. Ben yurtdışı ve yurtiçi gezilerinde yazarın oturduğu, yaşadığı yeri gördüğümde, eserleriyle bunlar arasında bağlantılar kurdum. Rodin başta olmak üzere... Şimdi evlerin kısıtlı metrekarelerini düşündükçe kitaplığın da buna uygun olmasının gerektiğini düşünürüm. Ama bu tür temel kitaplar mutlaka bulunmalı.
Tatilden dinlenmiş ama daha da donanımlı dönmenizi salık veririm.
Geçenlerde televizyonda üç kuşak davulculuk yapan bir ailenin küçük bireyinin davul çalması çok hoşuma gitti.
Davulcuların mânilerini çok severim.
Âmil Çelebioğlu’nun hazırladığı ‘Ramazan-Nâme’yi okurken, eski ramazanları hatırladım. Onlara dair kitapları belleğimden geçirdim.
Önsözde mânilerle, kitapla ilgili bilgileri okuyoruz.
Önsöz’ü Müellife Dair, Esere Dair yazıları izlemektedir.
Yazılanlardan, eserin Emir Mustafa’ya ait olduğu yargısına varıyor Çelebioğlu.
Bir mânisinden “İstanbullu olduğu anlaşılmaktadır” deniliyor:
“Kervanda boru çalınır
Çünkü kitap size yeni dünyalar açar, başka insanları tanıtır, kendinizi onlarla karşılaştırır, kendinizi tanırsınız.
Kitaplar ayrıca sevgi aşılarlar, ailenizi, arkadaşlarınızı, öğretmenlerinizi tanırsınız. Yalnız insanların değil hayvanların da dünyasını bu tür kitaplarla tanırsınız. Belki de kuracağınız kitaplığın ilk kitabı bu olacak, ardından yeni yazarlar, yeni dünyalar gelecek.
Türkiye İş Bankası her yıl öğrencilere yaz tatilinde okuma zevkini de yaşasınlar diye kitap armağan ediyor. Diplomanızı, karnenizi gösteriyorsunuz ve armağan kitabınızı alıyorsunuz.
İlk kitaplar asla unutulmaz, çünkü okuma sevgisini o yaratmıştır.
Ben ilkokulu bitirdiğimde Hürriyet gazetesinin armağanı olan bir kitabı Cemal Nadir Sokağı’ndaki binadan almıştım.
Hayat insana çok hoş sürprizler hazırlıyor.
O kitabı aldığım binada yıllar sonra çalıştım.
Hürriyet Yayınları yönetmenliği yaptım, Hürriyet Gösteri dergisini de orada çıkardım.
Budak, 100. sayının başındaki “Yüzüncü Sayıyı Gördüm Ya...” yazısında bir derginin, dergiciliğin öyküsünü kaleme dökmüş:
“Şairlere söyleyecek söz bırakmamış olan Cemal Süreya, bir defasında da ‘Edebiyat dergileri batmak için çıkar’ demişti. Sincan İstasyonu, Bu sözün aksini kanıtlayan dergilerden biri oldu. İnsan gibi dergiler de ölümlüdür elbet; ne var ki, ne kadar yaşarsa o kadar iyi. Edineceği ve gün geçtikçe artacağına inandığı okurlarına güvenerek yola çıkmış olmak, bir kez olsun gecikmeden, aksamadan 12 yaşına basmak, 100 sayıya ulaşmak meseledir. İlk ve son kertede bu iş bir gönül, yaptığından sevinç duyma işidir. Dergi dediğin edebiyata, edebiyatçılara olduğu kadar, çıkarana da iyi gelmelidir. Hatta bu öncelikli olmalıdır. Bana da öyle gelmeseydi yüz’ü göremezdim.
Sincan İstasyonu, içinde ya da başında bulunduğum dördüncü dergim. Çeşitli röportajlarda ve yazılarda ayrıntılarıyla anlattım dergicilik serüvenimi. Yeniden anlatmaya kalkmak yerine, derginin yayımlanmaya başladığı yılların başlarında verdiğim röportajlardan birinin bazı bölümlerini buraya almakla yetinmeliyim. 10 yıl önce Ali Ekber Ataş’ın yaptığı bir röportajdan alıntı: Bir şiir dergisinde olması gereken ve nitelik açısından herkesçe benimsenip beğenilen bir ölçüyü tutturmak hiç de kolay değil günümüzde. Abdülkadir Budak bunu başarıyor. Şairlik birikimi ve önceki dergicilik deneylerinin ışığında kotardığı Sincan İstasyonu, daha nice şairleri konuk edecek gibi görünüyor.”
*
SİNCAN İstasyonu’nda şimdiye kadar 407 yazarın ürünü yayımlanmış. Budak’ın “Ya Şiir Olmasaydı” (2) kitabının başında şöyle bir ad var: “Kişisel Şiir Tarihi”.
Önsöz Yerine’de ayrıntıya giriyor:
“İçinde, mutfağında, başında bulunduğum dört dergi (Ozanca, Hakimiyet Sanat, Şiir Odası, Sincan İstasyonu) başta olmak üzere, 47 yıla yayılmış olan onca kitap ve bunların serüvenleri yankıları. Az şey değil. Kimler ne düşünür, nasıl karşılar bilemem ama bana göre bunların anlatılma, kâğıda dökülmelerden oluşan bu kitabın vakti gelmiştir. Sezai Karakoç’un, ‘Övgüler de, yergiler de dayanıksızdır. Şair dayanıklı olduğu ölçüde kalacaktır’ sözü de rehber oldu bana.
Gülten Akın’
İklimlere, ülkelere kadar form ve ifade ediş tarzı müziği evrensel kılar.
Ben Zekâi Dede’yi de Bach’ı da dinlerken aynı zevki duyarım.
Sufi müziğin de ayrı bir atmosferde dinlediğinizde yoğunlaştırdığı duygular farklıdır.
Eserler
ELHAN
Musikî Topluluğu’nun icra ettiği eserlerin kapağında şu yazılı:
“Mest ü Hayrânım”
Sevgili Duygu Asena’nın adına düzenlenen ödül toplantısı yapıldı geçen hafta. Ödülü Gaye Boralıoğlu’nun ‘Dünyadan Aşağı’ kitabı kazandı. Boralıoğlu’nun ödül alan kitabını okumanızı tavsiye ederim. İyi bir roman.
Ben bu vesileyle adına ödül verdiğimiz Duygu Asena’nın röportajlarından oluşan ‘Zamana Değen Sorular’ kitabından söz edeceğim. Yeni yayımlandı. Duygu’nun yaptığı röportajlar bir araya getirilmiş kitapta. Adını ‘Kadının Adı Yok’la geniş bir okur kitlesine ulaştırmıştı deneyimli gazeteci. Hürriyet’in Kelebek ekinde yazdıkları çok ilgi gördü. Kadınların da bu toplumda yeri olduğunu, kişilik kazanması gerektiğini savundu, yerleştirdi. Röportajın iyi, başarılı örneklerini verdi. Bu kitabı herkesin, hele söyleşi yapanların mutlaka okumasını salık veririm.
Kimlerle yaptığı röportajlar var kitapta:
Aziz Nesin
Süleyman Demirel
Hele şimdi, bir basın toplantısına gittiğinizde dizüstü bilgisayarınızdan hemen gazeteye yazınızı ulaştırabilirsiniz. Gelin görün ki her dalın uzman muhabirleri olsa da gene de bilmediğiniz kelimelerle, kavramlarla, terimlerle karşılaşırsınız. Sanırım o anda internete girip bilmediğiniz bir deyimi arama zahmetine katlanmazsınız. Yabancı bir sözcüğü okurun anlamasına bırakamazsınız. Ayrıca yazıişleri masası da size bunun ne demek olduğunu sorar, yanıtlamakta, açıklamakta sıkıntıya düşersiniz.
Ben bugün size pratik, kolay bir çözüm önereceğim.
Adı: ‘Türkçe-İngilizce Sosyal Kelimeler Sözlüğü’.
Cebinize ya da sırt çantanıza koyacağınız sözlüğün ebadı 10X16 ve 187 sayfa.
‘Siyaset Bilimi, Uluslararası İlişkiler, Hukuk, İktisat ve Mütercim Tercümanlıkta Yardımcı Kelimeler’.
Tanju Tatlı*.
Birçok durumda ihtiyacınızı karşılayacak bir sözlük.
Türkçe, Osmanlıca ve İngilizce karşılığı var kelimelerin.