Her yıl verilen bu ödül kısa bir süre önce aramızdan sevgili dostumuz Evin İyem’e adanmıştı.
Açılış konuşmasını galerinin yöneticisi, Evin İyem’in oğlu Osman Nuri İyem yaptı. Törende Evin İyem’in eşi, TÜYAP Sanat Fuarı yöneticisi Ümit İyem de vardı.
14. Nuri İyem Resim Ödülü’ne
- 310 katılımcı, 431 adet resimle başvurdu.
- Katılımcıların 199’u kadın, 111’i erkek.
- Katılımcılar arasından 166 kişi İstanbul’dan, 144 kişi İstanbul dışı şehirlerden katıldı.
- Yarışmaya 82 öğrenci, 28 farklı üniversiteden katıldı.
Nuri İyem Resim Ödülü 2019’un sahipleri:
Hiç kuşkusuz önde gelen iki uğraş müzik ve kitap okumaktır. Müzelerimiz de çocukların görsel beğenilerini ve el becerilerini arttırmak için kurslar düzenlemektedir.
Müzedeki çalışmaların önemini vurgulamak gereksiz. Her biri ileride iyi bir galeri ziyaretçisi olarak yetişecektir. Hatta içlerinden bazıları bunu meslek olarak seçebilir.
Değişik yaş grupları için düzenlenen kurslardan bir seçme yaptık.
PERA MÜZESİ
Pera Müzesi Öğrenme Programları, ‘Mürekkepten: Çin Güncel Sanatından Yorumlamalar’ sergisi kapsamında, 4-12 yaş grubuna yönelik yaz atölyeleri düzenliyor.
2-27 Temmuz arasında gerçekleşecek atölyelere katılan çocukların üretimlerinden bir seçki, 8 Ağustos’ta Pera Müzesi Öğrenme Atölyesi’nde gerçekleştirilecek ‘Yaz Yaz Yaz’ başlıklı sergide izleyicilerle buluşacak. Ayrı bir atölyede 9-12 yaş grubu arasındaki çocuklar kitap kapakları yapacaklar. Atölyede uygulamalı çalışmalarla pekiştirilen öğrenme programı, müzeyi sosyal hayatın bir parçası kılmayı da amaçlıyor.
SAKIP SABANCI MÜZESİ
Müzenin Yaz Çocuk Eğitim Programı, 2-19 Temmuz arasında... 7-11 yaş arasına yönelik atölyelerden oluşan programda çocuklar müzenin bahçesinden topladıkları bitkilerden boya üretecek, ağaç dalları ve yapraklarla portreler hazırlayacak, doğal malzemelerle minyatür mobilyalar, günlük objelerden heykeller yapacak ve resim çizen robotlar tasarlayacaklar. Sanat ve bilimin içinden farklı temaların eğlenceli aktivitelerle işleneceği program kapsamında ‘Bahçedeki Portreler’, ‘Tohum Koleksiyoncusunun Defteri’, ‘Bahçe Dedektifleri’, ‘Doğal Minyatür Mobilyalar’, ‘Bahçede Takım Oyunları’, ‘Çiçek Mühürleri’, ‘Müzede Ritim’, ‘Felsefe Atölyesi’, ‘Diş Bot’, ‘Çizen Robot’, ‘Işıklı Kartpostal’ ve ‘Fırçam da Boyam da Bahçeden’ isimli atölyeler düzenlenecek.
Eşi Jale Birsel’le yaşadıkları eve birkaç kez ziyarete gittim.
Şair ve denemeci olarak Türk edebiyatında özgün ve farklı bir yeri vardır.
Şiirindeki ironi, eski metinlerin lezzetini modern bir formatta sunmuştur.
Denemeciliğine gelince, denemenin hem özgür hem bilgi içeren bir tür olduğunu göstermiştir.
Deneme türüne yeni bir üslup kazandırmıştır.
Kitap-lık dergisi* ‘Salâh Birsel 100 Yaşında’ başlıklı bir dosya hazırladı.
Bu tür dosyalar, yazara yeni bir bakış açısı getirdiği kadar, yılların ardından edebiyattaki yerinin irdelenmesi açısından da daima ilgi çekici olmuştur.
Dosyadaki yazılar:
OMAR’ın “Mümkün Mertebe”-Osmanlı’dan Günümüze Müziğimizde Yenileşme CD’sini birkaç kez üst üste dinledim.
Bu besteler müzik tarihimizin serüvenini bize dinleterek öğretmesi, anımsatması bakımından da önemli. CD hakkında bilgi edinirseniz, bir kere dinlersiniz:
“Mümkün Mertebe”-Osmanlı’dan Günümüze Müziğimizde Yenileşme.
Bu CD’de yer alan eserler, OMAR’ın yaz okulunda işlenen temel konu etrafında düşünülerek oluşturulmuş bir bütündür. Bu ses kayıtlarıyla, 19. yüzyılın geleneğe daha bağlı ve bazen de direnen müzik yapısının estirdiği rüzgârı, Tanzimat’ın ikili düşünce yapısının yansımalarını ve düpedüz modernleşme denebilecek değişimleri barındıran eserleri bir arada sunmayı hedefledik. Aslında bu çerçeve etrafında sunulabilecek çok daha fazla eser olduğunu, burada değişimi “Mümkün Mertebe” hissettirebilecek bir özetin hedeflendiğini belirtmek isteriz.
“Osmanlı’dan Günümüze Müziğimizde Yenileşme” konusunu eksene aldığımız OMAR 5. Uluslararası Yaz Okulu kapsamında hazırlanan bu çalışmada yaz okulumuzda ders veren, ülkemizin yetiştirdiği en önemli sazendeler yer aldılar. Bu ses kayıtları, İÜ OMAR’ın T.C. Kalkınma Bakanlığı tarafından desteklenen “Tarihi Türk Müziği Araştırmaları ve Multimedya Arşivi (OMARŞİV)” projesi kapsamında kültür hizmeti olarak hazırlanmıştır.
Eserleri seslendirilen besteciler:
Dede Efendi
Zeki Ahmet Ağa
Genç kuşaklar, yaptığı heykelleri sergileyecek mekânı bulmakta zorluk çekerler, hatta bulamazlar.
Genç sanatçıların maliyetli olan heykel üretimi için maddi olanakları elvermez.
Bu gerekçelerle düzenlenen yarışmanın işlevinin büyük olduğunu belirtmeliyim.
Yarışmanın amacı ve hedefi şöyle özetlenebilir:
“Heykelde Yeni Keşifler Sergisi yarışması yeni arayışları olan sanatçılarımız için alternatif bir kapı açmayı, galerilerde temsiliyeti olmayan sanatçılara yeni alanlar sunup keşfedilmelerini sağlamayı, aynı zamanda da genç sanatçıların üretim masraflarına katkıda bulunmayı amaçlıyor.”
Kemer Country Hotel önündeki çim alanda sergilenen eserler 11 Ekim 2019 tarihinde gerçekleştirilecek müzayede ile satışa sunulacak. Bu eserlerden elde edilecek gelir, gelecek yıl ‘Heykelde Yeni Keşifler Sergisi’ için üretim yapacak sanatçıların desteklenmesinde kullanılacaktır.”
Sergilenen eserler, Türkiye’nin çeşitli yerlerindeki sanatçılardan, heykel bölümü öğrencilerinden gelen 200’e yakın eser arasından seçildi.
Ben daima otellerin, holdinglerin, kurumların girişlerinde, bahçelerinde heykel olmasını savunurum.
Çeşitli edebiyat türlerinde yapıtlarıyla tanınan Adalet Ağaoğlu, tiyatro oyunlarıyla da bu alanda iyi ürünler vermiş, çoğu da sahnelenmiş, seyircinin büyük ilgisini çekmiştir.
Tiyatro oyunlarının bir özelliği vardır. Onlar edebiyatın diğer türleri gibi, sadece okunmak için alınmazlar, ancak sahnelendiğinde ilgililer ve meraklıları, eleştirmenler tarafından okunur.
Bu gerekçeyle ben Türk tiyatro yazarlarının mutlaka sahnelenmesini savunuyorum.
Özellikle Adalet Ağaoğlu’nun oyunlarının sahnelenme gerekçesini sanırım okurlarım da doğru bulacaklardır.
O yalnızca oyun yazarı olsa oynanıp oynanmaması üzerinde bu kadar durmazdım. Ama başka edebiyat türlerinde de ürün verdiğinden, onu bir bütünlük içinde değerlendirmemiz koşulu, oyunlarının da okunması, sahnelenmesi zorunluluğunu getiriyor.
Ödenekli ve özel tiyatroların da bu açıdan yaklaşmalarını salık veririm.
Oyunlar için kim ne yazmış?
Sevda Şener:
Gerek Türk gerek Batı müziği kurumlarının konser kayıtları yapılmalı ve piyasada satılmalı.
İyi orkestra şefi Rengim Gökmen’le müzik ve Batı müziğinin durumu üzerine konuştuk.
Her iki müziğin de dinleyicisi var, her iki müziğin de kayıtları yapılmalı.
Radyolarda, televizyonlarda yıllar öncesinin kayıtlarını dinleyebiliyor, seyredebiliyoruz. Ama bunları diskoteğimize katmak istesek alamıyoruz. Çünkü kayıtları yok.
İstanbul radyosunda bazı sanatçıların ses kayıtlarından yapılma CD’leri aldım. Ama bu arşiv çalışması, bir düzen içinde, sıra gözeterek yapılmadığı için dinleyiciye ulaşmadı.
Devletin yaptığı kayıtlar da hiçbir zaman müzik mağazalarında satılmadı.
Her çeşit müzik için birer kurul oluşturulmalı, o icralar dışarıda da satılmalı.
Prof. Dr. Özcan Köknel’i Altın Kitaplar Yayınevi’nde kitapları yayımlanırken tanıdım.
Bilimi kişiliğine sindirmiş, konuşma üslubu ve nezaketiyle dikkat çeken biriydi.
Mert İnan’ın yayına hazırladığı kitabın tam adı şöyle:
Psikiyatrinin Duayeni Prof. Dr. Özcan Köknel’den
Bilgenin Aynası
Toplumsal Ruh Sağlığımıza İlişkin Tespitler (*)
Kitabın başında Özcan Köknel ile Mert İnan’ın biyografileri yer alıyor.
Kitap, Alaçam’da başlayıp İstanbul’da devam eden bir yaşam serüvenini aktarıyor.