Türk edebiyatının önemli kuşaklarından biri 1950 Kuşağı’dır. Yazarın iyi bir okur olması koşulunu unutan birinin, edebiyat çizelgesinde yer almayacağını bilmesi gerekir.
Bazı kuşaklar vardır ki, başkalarının niçin yazdığını irdelemedikleri gibi kendileri için de bu soruyu sormazlar. 1950 Kuşağı’nın ortak özelliği iyi bir okur olmalarıdır. İyi bir okurluk sürecinden sonra yazmaya başlarsanız, en azından yerli ve yabancı ustaların kura llarını öğrenirsiniz. Yazarlık sadece bireysel çabanın yarattığı bir uğraş değildir. Siyasal ve toplumsal tarihin kavşağında bulunmanız da, sizi yazmaya doğru götürür. 1950 Kuşağı’nın ilk kitaplarını 1959’da yayınladığını düşündüğünüzde, o zamanki tarihin dönüşüm sancılarının hissedildiği bir zamana rastladığını kabul edersiniz. 27 Mayıs 1960’ta, 1950 Kuşağı’nın birçok yazarının yer aldığı a dergisi’nin son sayıyla, yayınına son verdiğini anımsatmak isterim. 1950 Kuşağı’nı inceleyen bir araştırmacı, ne kadar dikkatli bakarsa baksın, taklit sözünü kullanamayacaktır, ancak esinlenme mertebesine kadar gelebilir. Yazılı buluşmalar dışında o kuşağın sözlü buluşmalarının da edebiyat beğenilerinin oluşmasında etkili olduğu kanısındayım. Bir kuşağın belirgin kalıcılık ölçütü, o kuşaktaki her yazarın neyi en iyi yapabileceğini, yazabileceğini tayin edebilme konusundaki yeteneğidir. Başkalarını taklit etmediğimiz gibi birbirimizi de taklit etmedik. Kuşağıma bağlıyım, değerlerine inanırım, savunurum da.50 Kuşağı’nın kitaplarının yayımlanmasının 50. yılı projesi, iyi yazar Ferit Edgü’den geldi. Kuşağına gösterdiği vefayı burada mutlaka anmalıyım. Bana da, 50 Kuşağı’nın bütün öykü kitaplarına önsöz yazmamı o önerdi, dört kitabın da başında benim ortak önsözüm var. Ferit’e gönülden teşekkür ederim, beni gerçekten onurlandırdı.Masamın üstünde dört kitap duruyor. İshak - Onat Kutlar, Bırakılmış Biri - Orhan Duru, Bunaltı - Demir Özlü,Kaçkınlar - Ferit Edgü. Hepsinin kapağında, Elli Kuşağı’nın İlk Kitapları 50 Yaşında yazıyor. İshak, 1959 yılında yayımlanmış 1960 Türk Dil Kurumu Öykü Ödülü’nü kazanmıştı. Bu ödül hepimizi sevince boğmuştu, kuşağa verilen bir ödül olarak algılıyorduk. Edebiyat okurları yarım yüzyıl okunurluğunu yitirmemiş kitapları yeniden okuyacaklar, genç kuşaklar bir edebiyat yapıtının nasıl taze kaldığının gizini de bu kitaplardan öğrenecekler. Bir kuşağın iyi öykücülerini severek, beğenerek, edebiyat tarihindeki yerlerini anımsayarak okumanızı gönülden isterim. (Onat Kutlar, İshak, YKY. Bırakılmış Biri - Orhan Duru, Bunaltı - Demir Özlü, Kaçkınlar - Ferit Edgü, Sel Yayıncılık)
DEMİR ÖZLÜ Bunaltı adlı metni bugün de yazabilirdim
Yirmi yaş çevresinde yazılmış metinlerdir bunlar. Ferit Edgü ile başladığımız yazma uğraşının (o, belki de benden de önce) ilk ürünlerinden bazı parçalar... Kısa parçalarda imgeler, insanın üzerine bastırmak istiyor, uzun parçalarda da düşünceler boğmak istiyor yazını. Kuşkusuz, gençlik, dahası ilk gençlik metinleridir bunlar. Ama şunu söylemekten kendimi alamayacağım: ‘Bunaltı’ adını taşıyan son uzunca metni, bugün de yazabilirdim yeniden.
FERİT EDGÜ Yazış biçiminin ve kişiliğimin ilk örnekleri
Toplumumuzun 30 yıl önce geçirdiği, bugün bile yoğunlaşarak geçirmekte olduğu sancıların ürünleri de sayılabilir bu öykülerin bir bölümü. Onlara geriden başa doğru bakmak gerekiyor. Yazılış tarihlerine göre geridekiler daha eskiye gidiyor ve ilk öykü denemelerime uzanıyor. Başlardaki öyküler ise daha sonraki yazdıklarımın ya da bugün eriştiğimi sandığım yazış biçiminin ve kişiliğimin ilk örnekleri. Hepsi de belli bir çaba, değişik ve yeni bir anlatım biçimi yaratma uğraşısının sonuçları.
DOĞAN HIZLAN Solistlerden oluşan bir koro
Türk edebiyat tarihçileri için, mutlaka, önemle üzerinde durulması gereken bir kuşak 1950 Kuşağı. Hepimiz aynı edebî anlayışı mı bölüştük? Hem evet, hem de hayır. Beslendiğimiz kaynaklar aynı mıydı? Hem evet, hem hayır. Çünkü bu kuşağın, edebiyatın dönüşüm tarihindeki yerini saptamadan, vurgulamadan bugün bir yargıya varma olanağı yoktur. Edebiyat tarihçisi, eleştirmen, hangi metne bakarsa baksın, 1950 Kuşağı’nın izdüşümüne rastlayacaktır. (...) Yararlanabileceğimiz kaynakları yapay bir başkaldırma uğruna yok sayma züppeliğine düşmedik. Geleneğin eskiyen yanlarını tıraşlayıp içinden çıkardığımız yeniyi, yeniden yarattık. Edebiyatın bir bütün olduğunu, kuşaktan kuşağa geçen bir özellik taşıdığını kanıtladılar. Ustaları da vardı, eleştirdikleri de. 1950 Kuşağı, farklılık içinde bir anlayış, algılayış ortaklığını temsil etti. Çoksesli bir anlayışı vardı, solistlerden oluşan bir koroydu.
DOĞAN HIZLAN’IN SEÇTİKLERİ
Pertev Naili Boratav Köroğlu Destanı Kırmızı Yayınları Alâ El Asvani Chicago Türkuvaz Nazan-Mazhar İpşiroğlu Sanatta Devrim Hayalbaz Yayınları Desmond Morris Çıplak Adam NTV Yayınları Cahide Birgül Eflatun Koza Everest Yayınları