Paylaş
240’ıncı yıldönümü sebebiyle, Rektör Mehmet Karaca’nın editörlüğünde, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Mühendislik Tarihimiz başlıklı İTÜ’yü ve çeşitli fakültelerini tanıtan ayrıntılı bir kitap yayımladılar.
Kitabı hazırlayan adlar: Mustafa Kaçar, Tuncay Zorlu, Burak Barutçu, Atilla Bir, C. Ozan Ceyhan ve Aras Neftçi.
Kitabın dikkatle okuduğum bölümü, İTÜ Tarihinden Sazı Unutulmaz Simalar başlığını taşıyor.
Kurumların tarihine dair kitaplar, bu kurumu bugüne getiren kişileri sunması açısından önem taşır.
Hiç kuşkusuz benim İTÜ kitabında asıl merakla okuduğum bölümün adı: İstanbul Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı İTÜ’ye Bağlanıyor.
Konservatuvarın bugün birçok bölümü var. İTÜ’nün musiki ile ilişkileri epey eskiye dayanır: “Aslında mühendislerin musiki ile ilgileri konservatuvar öncesine, hatta Yüksek Mühendis Mektebi yıllarına kadar gider. Yüksek Mühendis Mektebi talebeleri ilk defa 1938 yılında bir Mühendisler Marşı besteler ve yine kendilerinin düzenlediği konserde bunu söylerler.”
İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı, böyle önemli bir eğitim kurumuna yakışır şekilde her ay çeşitli etkinlikler düzenliyor.
Bunların içinde anmalar, sempozyumlar, konserler yer alıyor.
* * *
KONSERVATUVAR mensupları ve mezunları, İTÜ 240 yaşında adlı bir CD* çıkarmışlar. Türk sanat musikisinin ve halk müziğinin seçkin parçalarını sazlarıyla ve sesleriyle sunmuşlar. Eserleri İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Oda Orkestrası seslendirmiş.
Rektör Karaca, albüm kapağında konservatuvarın önemini şu sözlerle belirtiyor: “37 senedir Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı, Atatürk’ün ulusal musikimiz için ortaya koyduğu ana ilkenin gerçek anlamı doğrultusunda, Türk musikisini ‘devlet katında belgelemek, örneklemek, araştırmak, yaymak ve çağdaş müzikteki yerini almasını sağlayacak çalışmalar yapmak’ amacıyla 3 Mart 1976 günü Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olarak Türkiye’de kurulan ilk Türk Musikisi konservatuvarıdır.”
Sevilen parçalar, yeni bir düzenleme, yeni bir anlayışla kulaklarımıza ulaşıyor. Türk müziğinin iyisinin, hasının bu icralarla ses belleğimizde kalmasını her müziksever temenni eder.
İsmail Dede Efendi’nin Yine Bir Gülnihal’i ile başlayan CD, potpuri ile bitiyor.
Oğuzhan Balcı albümün içeriğini şöyle anlatıyor: “Bu CD’de bulunan beste ve düzenlemeler karmaşık bir müzikal anlayıştan uzak ve kolay anlaşılabilir biçimde hazırlanmış çeşitli eserlerdir. Hem beste hem de de düzenlemelerde ön planda tutulan ilk unsur, geleneksel müziğimizin muhafaza edilmesi gereken melodik zenginliği olmuştur.”
* * *
37 yıllık bir konservatuvarın, bağlı olduğu 240 yıllık bir okula anlamlı armağanı bu CD.
Paylaş