Paylaş
contemporary istanbul fuarını gezerken rahatça bu yargıya varıyorsunuz. Başlangıçlardan çok süreklilik gerçekleştirilecek girişimler de güveni arttırır. Fuarın sekizinci yılına ulaşması bu açıdan da görsel sanatlar adına da bir kazançtır.
Fuar boyunca yapılan konuşmalar da kalıcılık kazandıran unsurlar arasında yer alır.
Türkiye’de birçok galeri açıldı, bu mekânlarda birçok ünlü sanatçı yapıtlarını sergiliyor, bu alanda dergiler yayınlanıyor, kitaplar, kataloglar çıkıyor.
Bu yılki fuara 98 galeriden 750 sanatçı katılmış, 3 bin eser sergileniyor.
Uluslararası fuarların öne çıkan özelliği, ülkelerin birbirlerinin sanatını tanıma olanağı yaratmasıdır.
Akbank Private Banking ana sponsorluğunda düzenlenen ci (contemporary istanbul)’da, dünyanın sayılı galerilerinin uluslararası üne sahip sanatçıları yer alıyorlar. Bildiklerimizi/bildiklerinizi yenileme konusunda bu fuarların işlevini anımsatmak isterim. Ayrıca size aynı türdeki yaratmaları karşılaştırma fırsatını da sunacaktır.
Ustaların yanı sıra genç kuşağın çalışmalarına da dikkatimi yoğunlaştırdım, ziyaretçilere bir hatırlatmada bulunayım. Genç kuşağın eserlerini dikkatle izleyin...
* * *
FUAR kataloğunun başında biri seçkin bir koleksiyoner, diğeri de ressam olan iki kişi anılıyor.
Aramızdan ayrılanlar: Barbaros H. Çağa (Koleksiyoner) 1941-2013.
Burhan Doğançay (Ressam) 1929-2013.
Kataloğun girişinde yer alan Genel Koordinatör Hasan Bülent Kahraman’ın yazısından bir bölümü okuyalım:
“Çağdaş sanatın iki büyük beslenme alanından söz edebiliriz rahatlıkla: siyaset ve teknoloji. (...) Siyaset bunların en önemlisi. Mikro alanların ürettiği sayısız sorun teker teker giriyor sanat dünyasının çözümleyici eleştirel kapısından içeri. Ama bu makro sorunların unutulmasına bir gerekçe oluşturmuyor. Tarih, bütün üretimiyle bugün çağdaş sanatın hükmü altında.
Bu büyük sorgulamayı sağlayan dildir. Çağdaş sanat bir dildir. Yerleşik olan dilin ötesindedir o dil hiç kuşkusuz ama kendi kurduğu ifadeyle bizi belli bir sınırın ötesine aktarır. (...)
Bunları aklımızda tutarak hazırladık İstanbul’un ayrılmaz parçası, alamet-i farikası olan CI’nın bu yılki programını. İstanbul dünyanın en çekici kentlerinden biri olurken biz de onun bu canlılığına yeni bir sunuda bulunmak istedik. Rusya bu yılki konuk ülkemiz. Rusya’nın güçlü galerileriyle yeni bir ufuk hattı oluşturacağımıza eminiz.”
Hiç kuşkusuz bizim koleksiyonerimiz de, sanırım buradan bazı eserleri koleksiyonlarına katacaklardır.
Nedense bir meraklı olarak, ilgim heykellere odaklandı, belki caddelerinde, meydanlarında heykel olmayan bir ülkede hissettiğim eksiklik bu duygumun ardındaki nedendir.
Bazı adların yapıtları önünde daha uzun süre kaldım.
Serkan Yüksel, Fatma Tülin, Stephan Reusse, Manolo Valdes, Ergin İnan, Jean-François Rauzier.
Yeni Ufuklar bölümündeki çalışmalar, yenilik kavramı üzerine düşündürdü beni.
Baksı Müzesi’ni de yazmalıyım, Anadolu’ya açılan övülmesi gereken bir kapı.
* * *
PAZARINIZI burayı ziyaret ederek değerlendirin. Son gün, kaçırmayın.
Paylaş