YENİ yıla her zaman olduğu gibi evimde girdim. Ne havai fişekler altında, ne de bir dost partisindeydim.
Saat 12’yi vurduğunda, yeni yıl gelmiş sözünü telaffuz edip etmediğimin bile bunca yıl farkında olmadım. Ailemden bir birey kalmadığından 12 sonrası seremonisini aza indirgenmiş biçimde uyguladım. Müziğim ve kitabım yanımda olduğuna göre; yarının yahut yeni yılın da her zaman yaşadığım günlerden/yıllardan çok farklı olmayacağını anımsarım. Her zaman geleceğe umutla baktığımdan, küçük bir iyimserlikle habbeyi kubbe yapma tabiatım, yeni yılda da sürecek. Işıklar, süsler beni ne kadar etkiler? Oranını bir türlü tahmin edemedim. 2012 yılının ilk gününde, size kültürün iyimser tablosunu çizeceğim. Geçen yılın acılarını, depremlerini, kıyımlarını unutmadan, sanatın, edebiyatın çizelgesini özetleyeceğim. 2011’in estetik muhasebesini kayda geçireceğim. Ekonomik tablo benim alanım dışı, hiç kuşkusuz ekonominin sanatı, kültürü etkilediği gerçeğini unutmadım. Belirli günlere karşı alerjim vardır. Kitle coşkusunu algılama zorluğunu yaşarım. Gene de bir zaman dilimine, bir sınıflamanın kolaylığı açısından bağlıyım. Gerçekten de sevgileri, üzüntüleri, başarıları, yıkımları ancak takvime göre sıralamak, biraz yapay değil mi? ¡ ¡ ¡ BUGÜN nasıl bir ruh haliyle uyandığınızı kestiremiyorum. “Nuş ahiri niş”i yaşadınız mı? Ben yılın ilk gününü daima kendimle bir hesaplaşma günü sayarım. Sorularım bellidir: Geçen yıl neleri dinledim, neleri okudum, neleri seyrettim? Dünyaya bakışım, yeryüzünü algılayışım değişti mi? Bu değişime katkısı olanlar neler? Bunu yalnız kendinize sormayın, eşinize, dostunuza, sevgilinize, çocuklarınıza da sorun. Eğer hiç değişmemişsek, bir arpa boyu bile yol almamışsak, 365 günü hovardaca harcadığımız duygusuna kapılmaz mıyız? Algılamayı, değişmeyi sadece bireysel planda düşünürsek yanılırız. Eğer kültürde, sanatta, edebiyatta altın adımlar atılmışsa bu beni sevindirir, sizi de sevinmeye çağırıyorum. Hiç olmazsa tanıklık yapın. Birçok gazetede, dergide yılın sanat olaylarına dair özetler, seçmeler yayınlandı. Onları gözden geçirip, eksikliklerinizi tamamlama girişiminde bulunmanın tam zamanı. Yeni yıl, yeni başlangıçlar için çok uygundur. Kitaplığınız, diskoteğiniz, DVD rafınız zenginleşti mi? Değişik alanlarda verilen ödülleri izlediniz mi? Hiç olmazsa şimdi merak edin. Bildikleriyle, kısıtlı öğrendikleriyle yetinmek istemeyenlerdenseniz, yılın ilk gününde, kitapçıya, müzik mağazasına koşacaksınız. ¡ ¡ ¡ NELERİ almak için gittiniz, neler aldınız? Kitapçılar, CD mağazaları birçok sırrı, güzelliği saklayan gizli hazine sandıkları gibidir. Indiana Jones gibi hissederim ben kendimi, oralara uğradığımda. Okumadığınız bir yazar, dinlemediğiniz bir sanatçı, sizin hayatınızı yeniler. Hatta değiştirir. Armağan aldınız mı? Eğer almadıysanız, bir kitap, bir CD alın, o armağan sizin kişiliğinizin birçok yönünü ele verir. Başka açıdan da bakın? Aldığınız armağan, sizin karşınızdakini ne kadar tanıdığınızın da belgesidir. Şöyle geriye bakıp düşündüğünüzde, bir dostunuza kitap veya CD almadıysanız, dahası onlar da size almadıysa bu sene ilk önce bunun önüne geçmek için çaba göstermelisiniz. Çünkü inanıyorum ki, ilk defa tanışacağınız veya bir dostunuzu tanıştıracağınız bir yazar, bir kitap bu yılı daha anlamlı kılacaktır. Sinemalar, tiyatrolar sizi bekliyor. Gülmek, düşünmek için size bir fırsat sunuyorlar. Tatil günü bugün, yeni alışkanlıklar kazanabilirsiniz. Müzeleri gezmenin bir okul dönemi zorunluluğu değil, bir yaşamı renklendirme biçimi olduğunu öğrenebilirsiniz. Elektronik, dijital ajanda zaten kullanıyorsunuzdur. O çok akıllı telefonlarımız, minicik bilgisayarlarımız, tabletlerimiz artık elektronik bir sistemde yaşamamıza sebep oluyorlar. Bugün, teknolojinin soğukluğundan biraz olsun uzaklaşın. Takvimlerden birini seçin, bir ajanda alın, o ajandayı yıl boyunca kullanın, notlar alın. Notlarınız yıllar sonra size anılarınızın, yaşamınızdaki aşamaların tarihini verecektir. İlk günü ajandalarıma yazmaya başlarım. Eğer ajanda tutuyorsanız, yıl sonunda bir göz gezdirin. Önemli işlerin yanı sıra boşa harcadığınız zamanları da okuyacaksınız. Hâlâ duvarıma Saatli Maarif Takvimi asarım. Arkasındaki bilgileri, olayları, yemek tariflerini okumak bile keyif verir bana. ¡ ¡ ¡ YENİ yılınızı kutlarım, yeni umutlarla başlamanızı dilerim. Beşeri açıdan talihsiz, üzücü olaylarla dolu, gözyaşlarının çok olduğu bir yıldı 2011, bu yüzden daima Sisifos Efsanesi’ni düşünün. Hayallerinizden vazgeçmeyin. Bunlar birer nasihat değil, yaptıklarımın, yapamadıklarımın bir listesi. Bir dost sohbetinde dile getirilenler... Bu tür yazılar bana hep, Shakespeare’in hayat hakkında söylediğini anımsatır: “Belki de bütün bu söylediklerim, bir delinin (mecnunun) ses ve öfkesi. Aslında hiç bir şeyi de imlemiyor.”