‘100 Temel Eser’in hiç mi yararı olmadı?

DEĞİŞİK öğretim kademeleri için seçilen 100 Temel Eser ilk günden beri çok tartışıldı, hatta onların okunmadığı iddiaları ağırlık kazandı.

Haberin Devamı

Okuyanlar vardı, bazı aileler çocuklarının iyi kitap okumasını bu kitaplarla sağladılar.
Ancak çoğunluğun bulduğu çözüm, bu listenin göstermelik biçimde uygulanmasıydı.
Buna korsan okuma demeliyiz.
Bakın nasıl bir uygulama yapıldı?
Batı dillerinde çok rastlanan bir tür kitabı göreniniz vardır. Sayfa düzeni şöyledir.
Önce romanın özetini, sonra roman karakterleri üzerine kısa bir açıklama okursunuz böylece romanda neden söz edildiğini öğrenmiş olursunuz.
Malzemeyi zenginleştirmek için, bu roman ve karakterleri üzerine eleştirmenlerin yazdıklarından bir seçmeyi de bulabilirsiniz.
Birçok şehri ziyaretimde kırtasiyelerde, kimi kitapçılarda bu beş sayfalık fotokopiye rastladım.
Bu özetler aracılığıyla teslim edilen ödevler de bir formaliteden ibaret olduğu için, öğretmeniniz de sizin görevi yaptığınız, o kitabı okuduğunuz kanısına kolaylıkla varabilir.
Çünkü edebiyat, birçok kimse için gerekli bir iş değildir.
Yalnız öğrencileri eleştirmeyelim, birçok yayınevi de bu furyadan yararlandı. Çoğu telifsiz kitap olduğu için, telif ödemeden yüz binlerce basıp, okullara satarak hatırı sayılır bir gelir elde ettiler. Çünkü seçilen kitaplar yaşamayan yazarların eserleri arasından belirlenmişti, birçok yazarın da ölümünden 70 yıl geçtiği için telif ödenmiyordu. Ama bu ayrı bir tartışma konusu...

***

BİRAZ da iyimser açıdan bakalım.
Dün akşamüstü markette dolaşırken, sepetler içinde, bu kitaplara çocukların gösterdiği ilgiye tanık oldum. Ana-babalar alışveriş yaparken tatilden dönen çocukların bu kitaplardan aldığını gördüm. Dünya edebiyatının tanınmış kitaplarının yanı sıra küçük sözlüklere, deyimler ve atasözleri kitaplarına da rastladım.
Dayanamadım, iki kitap aldım.
Biri Howard Pyle’ın Robin Hood’u, diğeri Alexander Dumas’nın Üç Silahşörler’i.
Önemli, edebiyat tarihine geçmiş kitapların, her yaştaki çocuk için yeniden yapılmış ‘iyi’ uyarlamalarını bütün dünya yapıyor. Onların yeni sözcükler öğrenmesini, bu sözcükleri kullanmalarını, iyi kitapları tanımalarını bu sayede gerçekleştirebiliriz.
Bu ve benzer iyi uyarlamaları çocuklarımıza okutmalıyız. 100 Temel Eser’e büyük oranda çocuk ‘ödev’ mantığıyla yaklaştığı için okunma oranları çok az kaldı. Belki o kitaplar arasında öğretmenlerin belirledikleri ite kaka okunduysa bile, gerekli okuma arzusunu uyandırmada ne kadar başarılı olundu, bunu merak ediyorum. Örneğin bir eserini okuduğu yazarın diğer eserlerini kaç çocuk merak etti?
Dün edindiğim kitapların içinde ‘uyarlama’ sözü yazılıydı. Hiç kuşkusuz şunu sorabiliriz: Uyarlama, esas, özgün kitabın özelliğini ne kadar taşıyor?
Bütün dünyanın uyguladığı bu yöntem açısından şu gerekçeyi ileri sürebilirim. Özüne sadık kalmak birinci koşul olmalı!
Zaman zaman kitap programlarıyla, televizyondaki çocuk programlarının koordinasyonunu düşünüyorum. Neredeyse hiçbir çocuk programında kitaptan söz edilmemiş olmasını hayretle karşılıyorum.

***

Haberin Devamı

100 Temel Eser Projesi, içeriğiyle, sonrasıyla, uygulamasıyla, sonuçlarıyla yeniden gözden geçirilmeli.

Yazarın Tüm Yazıları