Sıkışan jenerasyon

TÜRK basketbolu tüm sıkıntılara karşı yoluna hızla devam ediyor. Ekonomik kriz iki yıldır TBL'de erkek ve bayan takımlarımızın güçlerini azaltırken, basketbol kalitesi de düştü.

Ancak bütün bu olumsuzluklara rağmen Milli Takımlarımız her kategoride dünya ve Avrupa şampiyonaları oynama başarısı gösteriyor. Şimdi hem kalite yok, hem de bu nasıl oluyor diye sorabilirsiniz. İşte bunun yanıtı...

A takımlar seviyesinde oyuncularımızın çoğunluğunu Ülker ve Efes Pilsen'den seçilen sporcularımız oluşturuyor. Bu takımlarımız da Avrupa Ligi'nde sert maçlar oynadıklarından oyuncuları güçlü. Mirsad, İbrahim, Hüseyin, Mehmet Okur ve Hidayet gibi Milli Takımımız’ın diğer yıldızları da yurt dışında oynuyorlar. Bu da başarıyı getiriyor. Ancak çıkışın sürekli hale gelmesi için bir an önce özerkliğin gelmesi gerekiyor. Böylece liglerde oynayan takımlarımız ekonomik olarak güçlenecek ve bunun getireceği rekabet ortamı Milli Takımlarımızı daha da yukarı çekecektir.

Basketbolumuzda yaşanan ikinci bir sıkıntıdan da sözetmek istiyorum. Kulüplerimizde alt yapıda oynayan oyuncular, genç takım yaşlarını doldurduktan sonra, A takımı ile genç takım arasında sıkışan bir oyuncu kitlesi oluşturuyor. Bu sıkışan jenerasyon konusu Türk basketbolunun geleceği açısından son derece önem taşımaktadır. Kulüplerimiz de bu sorunu aşmak için iki yol izlenmekteler.

Birinci yol, bir kulüple anlaşıp, A takım ile genç takım arasında sıkışan, yani kadro fazlası oyunculara orada tecrübe kazandırmak. Sıkışan oyuncuların maç tecrübelerinin artması amacını taşıyan bu yöntemin, başarılı olabilmesinin en önemli şartı, seçilen pilot kulübün başına kendi bünyesindeki antrenörün konması.

Karamsar tablo

İkinci yol ise, bu oyunculara, oynayabilecekleri bir kulübe kiraya verilmeleri suretiyle tecrübe kazandırmak.
Bu iki yolun sonunda, eğer oyuncular geriye döndüklerinde takımlarına girip dakika alabiliyorlarsa, yapılan tüm organizasyonun başarılı olduğu söylenebilir.

Bu güne kadar yapılan bu tip çalışmalara baktığımda, başarılı bir tablo görülmüyor... Efes Pilsen'in Antalya Murat Paşa ve Pertevniyal, Ülker'in İstanbul Spor Kulübü ile yaptığı çalışmalarda, sadece Efes'in Pertevniyal ile birinci senesindeki çalışması dışında verimsiz yapılanma göze çarpıyor. Tofaş'ın Taç Spor ile yaptığı çalışma ise, semeresini bu kulübün kapanmasının ardından verdi. Tofaş yeni çehresiyle bölgesel ve İkinci Lig'de başarılı oldu.

Kiralama yolundaki projelere baktığımızda ise önümüzdeki en çarpıcı örnek Fatih Solak. Ülker bu oyunuyu Beşiktaş'a kiraladı. Fatih Solak'ın iki senelik Beşiktaş macerası, bu basketbolcuya bir takım tecrübeler kazandırdı. Ancak A Milli Takım'ın ümit vaad eden oyuncusu Ülker'e döndüğü andan itibaren gerekli dakikaları alamadı. Bu da onun basketbolunda gerilemeye neden oldu.

Bu iki yol seçilirken en önemli konu, seçilecek pilot takımın başına kendi bünyesinden antrenör konulması, tecrübe kazandırılacak oyuncuların geriye dönüşlerinde kulüplerinde oynayacak konuma getirilmesi. Kiraya verilecek oyuncular için doğru kulüp seçimi de çok önemli. Bugüne kadar bu konuda çalışma yapan Efes, Ülker belli deneyimler elde ettiler. Ama gerçek anlamda başarılı olamadılar. Bundan sonra yapacakları çalışmalarda daha önce elde ettikleri tecrübeleri doğru bir şekilde hayatiyete geçirebilirlerse, bu büyük sorun ortadan kalkacak. Diğer kulüplerimize de örnek teşkil ederek, basketbolumuzun önünü açacaklardır.
Yazarın Tüm Yazıları