F.BAHÇE’de basketbola 3 yıldır bir yatırım var.Özellikle başkan Aziz Yıldırım’ın kız basketboluna yaptığı yatırım ve aldığı başarılardan sonra, son hamlesi erkek takımına oldu. Aydın Örs’ü transfer ederek bu işe ne kadar ciddi baktığını bir kez daha gösterdi.
Sezon başında kısıtlı bütçeyle yola çıkan Aydın Hoca, kendi prensiplerine uygun bir takım kurdu. Lig başlamadan ‘F.Bahçe zirveyi zorlayacak’ dediğimde herkes bana tuhaf tuhaf baktı.Türkiye Kupası’nda Ülker galibiyeti, FIBA Europe League’deki galibiyetler F.Bahçeliler’in bu kısıtlı bütçeyle kurulan takımlarına güvenmesine ve inanmasına neden oldu.
Ayrıca yeni transferler Mrsic, Salyers, Booker, Harvey ve Ömer Onan’ın kısa sürede kaynaşması, takımdaki kazanma arzusu, sevgi ve saygı faktörleri Örs’ün bünyesinde çok çabuk filizlendi, herkesin takdirini kazandı.
Son 3 dakika
Bu başarılı takım, geçen hafta Salyers’ın sakatlığı sebebiyle oynamadığı maçta Tuborg karşısında iş kazasına uğradı. Dün de bu oyuncunun sakatlığının etkisi altında kalması takımına zor anlar yaşattı. Hafta içinde Real Madrid galibiyetiyle moral bulan ‘Avrupa Fatihi’ Efes’in fırtına gibi başladığı dünkü maçta, sarı lacivertlileri galibiyeti getirecek bir görüntüsünü de göremedim.
3/26’lık üçlük, ve 17/28’lik faul yüzdesiyle maçı kazanması imkansızdı. Hücumda Mrsic, Salyers ve Ömer inanılmaz kötü oynadı. Efes’te ise Kaya, Ermal ve Domercant, Real Madrid galibiyetinin verdiği moralle rakiplerine ezici bir üstünlük kurdu. Ama Fenerbahçe’nin başında Türkiye’nin en iyi antrönörü Aydın Örs vardı. Onun, her zaman güvendiği savuma anlayışını benimseyen ve inanan oyuncuları, bitime 3 dakika kala 14 sayı geride olmalarına rağmen maçtan kopmadı. Ne olduysa da bu 3 dakikada oldu.
Anahtar, taraftar
Efes Pilsen’de Ender’in inanılmaz kötü oyunu, maç boyunca yapılan 18 top kaybı ve Fenerbahçe’nin sert savunması farkı eritti, sarı lacivertlilere galibiyeti getirdi. Kurt antrenör Aydın Örs bir kez daha inanılmazı gerçekleştirdi, galibiyetin mimarı oldu.
Bu arada Fenerbahçe seyircisinden de bahsetmeden geçemem. Her zaman basketbolu seven, bilen ve takımına inanan muhteşem sarı lacivertliler, takımlarına verdikleri destekle galibiyetin önemli anahtarı oldu.
Bu arada 2010 Dünya Şampiyonası’nın ülkemize verilmesi ve dünkü basketbol şöleninin bu spora gönül verenleri ne kadar mutlu ettiğini söylememe gerek yok.