Avrupa'da basketbolu yöneten iki kurum bir an önce birleşmeli. İşte o zaman hem Avrupa basketbolu bugün düştüğü içler acısı durumdan kurtulabilir, hem de geleceği sağlıklı bir şekilde görmek mümkün olabilir.
AVRUPA basketbolu kulüpler ve milli takımlar açısından tatsız günler yaşıyor. İdari mekanizma FIBA ve ULEB olarak ikiye bölünmüş. Bazı federasyonlar, kulüpler düzeyinde ULEB'i tanımazken, milli organizasyonları düzenleyen FIBA, ULEB'in aldığı her kararda geri adım atıp, Avrupa basketbolunu sevimsiz bir konuma getiriyor. Yaşanan sorunların arkasında ise kanımca NBA var.
NBA, hepimizin de kabul ettiği gibi basketbolun en üst düzeyde oynandığı organizasyon. ABD'de faaliyetini sürdüren NBA, politikasını tüm dünyaya yayılmak olarak belirledi. Globalleşme hedefleri arasında 2010 yılında Avrupa'da olmak olan NBA, bu hedefini gerçekleştirme yolunda adım adım ilerliyor. Bu çerçevede ULEB'in arkasında NBA’in olduğunu düşünüyorum. Bunun nedeni ise ULEB'in attığı her adımın NBA organizasyonunun izlerini taşıyor olması.
Buram buram NBA
Euroleague'e katılan takımların soyunma odalarını basına açmaları, milli takımlarda oynayan oyuncuların kontratları karşılığı federasyonlarından sigorta istenmesi ve uygulanan oyun kuralları, buram buram NBA kokuyor. Her sene NBA takımlarından bazıları, Avrupa'da sezon öncesi hazırlık maçları oynuyor. NBA, Avrupa'da oynanacak yeri belirlerken, kendi standartlarına en uygun olan ülkeleri seçiyor. Bir örnek vermek gerekirse, geçen sene ekim ayında Paris'te oynanan San Antonio Spurs-Memphis Grizzlies karşılaşmasını gösterebiliriz. Bu maçın oynandığı salonun NBA standartlarına çok uygun olması, NBA yönetiminin seçiminde önemli rol oynamıştır.
Yıldızları alıyorlar
NBA'in, Avrupa'ya gözünü diktiğinin en büyük kanıtı ise Avrupa'da her sivrilen ismi kendi organizasyonunun içine çekmesidir. Ancak NBA'in bu politikası yüzünden Avrupa kupalarında yıldız oyuncu sıkıntısı baş gösterdi. Son iki yıl içerisinde Avrupa'dan NBA'e giden yıldızları şöyle bir düşündüğümüzde, Avrupa basketbolunun aldığı darbeyi çok daha iyi anlayabiliriz. Neredeyse tüm gelecek vaadeden Avrupalı yıldızlar şu anda NBA'de oynuyor, belki de oynayamıyor. Örneğin bu yılki draftta 2. sıradan seçilen ve Avrupa'daki takımı Hemofarm'ın tüm çabalarına karşın Detroit Pistons tarafından NBA dünyasına dahil edilen 18 yaşındaki Sırp pivot Darko Milicic, Pistons benchinde kök salmış durumda. Takımının oynadığı 40 maçın 14 tanesinde sahaya çıkabilen ve toplam sadece 39 dakika süre alabilen Milicic'in bir sezon daha Avrupa'da kalarak kendisini geliştirmesine dahi sabredemeyen NBA, geçtiğimiz sezon yaşı kemale ermiş Antoine Rigaudeau'yu alacak kadar Avrupalı düşkünü bir hal aldı.
FIBA ve ULEB birleşmeli
Bence bir an önce FIBA ve ULEB kişisel menfaatleri bir yana bırakıp, birleşmeli. Şu andaki iki başlı organizasyonun yarattığı kupa enflasyonuna (Euroleague, ULEB Cup, Adriyatik Ligi, FIBA Champions Cup, FIBA Europe League) son vererek, hem kulüpleri hem de milli organizasyonları kuvvetli ve sağlam temellere oturtabilirler. İşte o zaman hem Avrupa basketbolu bugün düştüğü içler acısı durumdan kurtulabilir, hem de geleceği sağlıklı bir şekilde görmek mümkün olabilir. Aksi taktirde bugünkü mevcut çekişme ve belirsizlik ortamı sürdüğü müddetçe, ne yıldızlarımızı Avrupa'da tutabiliriz ne de Avrupa basketbolunu o eski güzel günlerine döndürebiliriz. Ve yine bu sayede NBA'in Avrupa ile entegrasyon sürecini de hızlandırmış oluruz. Er ya da geç gerçekleşmesi kaçınılmaz olan bu birleşmeyi ne ölçüde çabuklaştırırsak, -ki bu ULEB ve FIBA'nın elinde- Avrupa basketbolu o ölçüde sınıf atlayacaktır.
2003'te NBA'e gidenler
Boris Diaw-Riffiod: Fransa-guard/forvet-Pau-Atlanta
Jon Stefansson: İzlanda-guard-TBB Trier-Dallas Mavericks
Francisco Elson: Hollanda-forvet-Pamesa-Denver
Darko Milicic: Sırbistan&Kar.-forvet/pivot-H.Vrsac- Detroit
Mickael Pietrus: Fransa-guard/forvet-Pau-Golden State
Slavko Vranes: Sırbistan&Karadağ-pivot-Buducnost-New York