Rüya Lig’in yöneticilerinin amacı, Avrupa'nın metropol olmuş şehirlerinde hükümet ve belediyelerin gücünden faydalanıp, kriterlerine uygun salonları yaptırıp, bu şehirleri bünyesine katarak kendi hegomanyasını tüm dünyaya kabul ettirmek.
Senelerdir Avrupa basketbolunun tek hakimi FIBA, uyguladığı sert politikalar ve diktatör havasındaki tutumuyla kulüplerin tepkisini almıştı. Bunun neticesinde de ULEB doğdu...
ULEB'in gayesi kulüpleri TV, isim haklarını ve reklam anlaşmalarıyla maddi olarak refaha ulaştırmak, ülkelerin en iyi takımlarından oluşan bir lig organize etmekti.
Sponsor Telefonica sayesinde ilk başlarda verilen sözler tutuldu. Ancak, son günlerde Telefonica'nın taahhütlerini yerine getirmemesi ULEB'i zora soktu. Hakem ve kulüplere ödenmesi gereken paralar sekteye uğradı. FIBA'da bu durumu kullanarak, tekrardan yeni bir Avrupa Ligi kurma aşamasına girdi.
Kaideleri değiştirdi
Bu olumsuz tablo sonrası FIBA'nın Avrupa Ligi'nin tek sorumlusu Nar Zanolin, tüm ülkeleri dolaşarak en iyi kulüpleri bu lige katmak için bire bir görüşmeler yaptı. Avrupa'nın önde gelen kulüpleri FIBA'yı inandırıcı bulmadıkları için, bu lige iyimser bakmadı ve yine 'ULEB' dediler. (Barcelona, Benetton, Efes Pilsen, Ülker, CSKA, Maccabi gibi..)
Avrupa'nın önde gelen kulüpleri ULEB'in içinde yer aldığından FIBA hiçbir yaptırımını rakibine kabul ettiremiyor.
Euroleague'in isim hakkı FIBA'ya ait olduğu halde, ULEB bunu kendisininmiş gibi kullanabiliyor. Hakemlere FIBA'dan daha iyi olanaklar sağlayıp, organize ettiği ligi 3 hakemle oynatıyor. Maç periyotlarını NBA'de olduğu gibi 4 kademeye çıkarttı. Hava atışlarını da Rüya Ligi'nin kaidelerindeki gibi yürürlüğe koydurdu.
Son olarak da kulüplerin isteği doğrultusunda milli maçları yaz aylarına kaydırdı. FIBA, buna da ses çıkaramadı.
Kulüplerden ret
Bu iki kurumun birleşememesi ve liglerin ayrı kurallara göre oynatılması Avrupa'da büyük bir kaosa neden olurken, basketbolun gelişmesi de engellenmiş oluyor.
Bütün bunların yanında bir de NBA, Avrupa'nın tüm yıldızlarını her yıl artan oranda toplamaya başladı. Gerek ULEB, gerekse FIBA'nın organizasyonları renksiz ve yıldızsız bir hale geldi.
Kupalara göz attığımızda ise Benetton'dan Edney, Barcelona'dan Bodiroga, Panathinaikos'tan İbrahim, Siena'dan Mirsad'dan başka yıldız göremiyoruz.
Bu kaosu sona erdirmek ULEB ile FIBA'nın bir çatı altında birleşmesinden geçiyor. Tek bir yumruk olup, kuvvetli bir Avrupa Ligi oluşturulursa, NBA'ye karşı ayakta kalınabilir. Ama şu andaki manzara buna izin vermiyor.
Avrupa basketbolunun iki patronu olan FIBA ve ULEB'in çekişmesinden faydalanan NBA ise, tüm gözde oyuncuları bir bir ABD'ye çekerken, Avrupa basketbolu için tehlike çanları çalmaya başladı.
Mumla ararız
NBA'in hedefi 2010 yılında Avrupa'yı da içine almak. Plan, Avrupa'nın metropol olmuş şehirlerinde (Barcelona, Paris, Roma, İstanbul, Berlin gibi) hükümet ve belediyelerin gücünden faydalanarak, NBA kriterlerine uygun salonları yaptırıp, bu şehirleri bünyesine katarak kendi hegomanyasını tüm dünyaya kabul ettirmek.
İşte bu gerçekleşirse Avrupa basketbolu o zaman bu günleri mumla arar...
BÜYÜK HEDEF
NBA yöneticileri dünyada kendi kriterlerini oturtmak için kolları sıvarken, öncelikle Avrupa’da yaptıracakları dev salonlarla bu işe başlayacak. Oyuncu transferinden sonra şimdi de kaleyi içten fethetmek için çalışmalar başladı.