FIBA'nın yanlışları

Başkan Vasilakoupoulos, kendi ülkesinin menfaatleri ve koltuğunu sağlamlaştırma yolunda verdiği tavizlerle sistemi alt üst etti. Her yıl değişen kriterlerin rayına oturması için ise 2 seçenek var...

FIBA... Bu kurum büyük yanlışlıklar içinde. Zaten bu yanlışlıklar sonucu ULEB doğdu. Avrupa’da iki başlı bir yönetim ortaya çıktı. FIBA ve ULEB aralarında anlaşma yaptıkları halde, bütün ağırlık ULEB’te. FIBA’nın kupalara katılan takımlara gerek sistem, gerekse maddi olarak hiçbir şey verememesi ULEB’in kuvvetlenmesine neden oldu. Yapılan anlaşma sonrası FIBA, ULEB’in elinde oyuncak haline geldi.

FIBA bu arada milli takımlar organizasyonlarında da gerçekçi kriterler ortaya koyamamaya başladı. FIBA Başkanı Vasilakoupoulos kendi ülkesinin menfaatleri ve koltuğunu sağlamlaştırma yolunda verdiği tavizlerle sistemi alt üst etti.

2003 İsveç’te kura çekiminde kriterler çekim anında belirlendi. 2002 Dünya Şampiyonası ve 2001 Avrupa Şampiyonası’ndaki derecelerin hiçbiri göz önüne alınmadı. Çünkü Yunanistan’ın bu 2 turnuvada hiçbir derecesi yoktu.

Eleme gruplarından Avrupa Şampiyonası’na yükselen Yunan takımı, aldığı galibiyetlerle birinci torbaya sokuldu. Son 2007 İspanya’daki kura çekiminde ise bu sefer Dünya Şampiyonası’nda alınan dereceler kıstas alınmadı ve geçen yılki Avrupa Şampiyonası’ndaki puanlama ve eleme gruplarındaki oynanan maçlar torbaları belirledi.

Yani yine her yıl değişik kriterler menfaatler doğrultusunda ortaya çıktı. Bir an önce yapılması gereken kura çekimlerinden önce bu kriterlerin net bir şekilde belirlenmesi gerek. Bana göre 2 yol var.

1- O dönem oynanan Dünya Şampiyonası ya da Olimpiyatlar ile bir önceki seneki Avrupa Şampiyonası dereceleri göz önüne alınarak puanlama yapılır ve torbalar belirlenir.

2- Ülkelerin tüm kategoride katıldığı maçlar 5 yıllık bir platformda değerlendirilir ve ortaya çıkan sıralamaya göre torbalar belirlenir.

Bu sistemlerin aksine yapılan her türlü sıralama şeffaf olmaktan çok uzakta. Bu durum basketbolu kaosa sürüklemekte.

Bir de şunu eklemek istiyorum. Milli takımların katıldığı gerek dünya, gerek olimpiyatlar gerekse Avrupa şampiyonalarında 12 kişilik kadro 24 saat önce belirlenmek zorunda olduğundan turnuvaya giden 14 ya da 16 kişiden oluşan takımlar bu oyuncularını turnuva boyunca oynatamıyor.

Düşünün 2.5 ay gibi bir dönemde hazırlanan takımlar turnuva içinde sert geçen maçlarda sakatlanan oyuncularının yerine hiçbir oyuncuyu kadroya alamıyor. Bu da kabullenecek gibi gözükmüyor. Bir an önce bu konuda da değişikliklerin yapılması, takımlara hedeflerini gerçekleştirme doğrultusunda bir avantaj getirecektir.

İspanya’da şansımız yüzde 50

DÜNYA Şampiyonası sonrası 2007 Avrupa Şampiyonası kuraları İspanya’da çekildi. Birinci torbadan kuraya gireceğimiz açıklanırken, daha sonra her zamanki gibi çeşitli oyunlar oynanarak üçüncü torbadan kuraya katıldık.

Kura sonucu C Grubu’nda Litvanya, Almanya ve Çek’lerle eşleştik. Değişen sisteme göre grubumuzda ilk 3’e kaldığımız taktirde (4. takımlar evlerine dönüyor) yan grupta İtalya, Fransa, Slovenya ve Polonya’dan gelen üç takımla karşılaşacağız..

Bu sistemde grupta dördüncü olmamak şartıyla turnuvanın sonuna kadar oynama şansınız bulunuyor.

Geçen senelerde ilk gruptan yenilgisiz çıksan da yan gruptan eşleştiğin takıma yenilip elendiğin zaman bütün emekler boşa gidiyordu. Yeni sistemde yaz aylarında yapılan 2.5 ay gibi uzun kamp döneminin çalışmaların karşılığını almış oluyorsunuz. Yani doğru bir sistem...

Kura çekimi sonrası şansımıza bir göz atacak olursak, şahsi görüşüm gerek grubumuzda, gerekse gruptan çıktıktan sonra yan eşleşmelerden gelecek takımlarla yapacağımız maçlarda şansımız yüzde 50-50.

Dünya Şampiyonası’nda oyuncularımızın ortaya koyduğu takım konseptini bu Avrupa Şampiyonası’nda da gerçekleştirebildiğimiz anda bu ibre bizim lehimize doğru yükselir.

Tehlikeli tırmanış

AMERİKA NBA’den başka basketbol organizasyonu tanımaz hale geldi. Avrupa’da oynanan basketbolu da hiçbir şekilde ciddiye almıyor. Avrupa’da sivrilen her oyuncuyu ülkeler de dikkate alınarak NBA’ye çekiliyor.

Yine Avrupa ülkelerinde oynanan milli organizasyonlar onları hiç ilgilendirmiyor. NBA kulüpleri, Avrupalı oyuncularını milli maç organizasyonlarına göndermemek için ellerinden geleni yapıyor. Bu oyuncuları bir para makinası haline getirip, bayrak sevgisini ikinci plana attırıyorlar. Bunda tabi ki istisnalar var ama bu yara büyüyerek tehlikeli bir boyuta gidiyor.

Bu durum Avrupa basketbolu için en büyük tehlike. Bir an önce ülke federasyonları, NBA ile masaya oturup bu konuya bir çözüm üretmek zorundalar. Eğer bu süreç böyle devam ederse NBA dışında hiçbir organizasyon kalmayacak.
Yazarın Tüm Yazıları