29 Şubat 2004
<B>DÖRTLÜ </B>Final'in en kritik maçında Tuborg, Fenerbahçe'yi, disiplinli ve akıllı oyunuyla yenerek, şampiyonluk maçı oynamaya hak kazandı. Ev sahibi takım, pota dibinde Asım, Jensen ve Whisby ile, rakibinin uzunları Harvey ve Umut Yenice'ye büyük üstünlük sağladı. Bu üstünlük, maç sonundaki ribaund tablosunda açıkça ortaya çıktı: 46-24. Tam 18 ribaund alan Whisby, 3 de blok yaparak, pota dibini Fenerbahçeliler'e kapattı. Bu oyuncu ayrıca, attığı 20 sayıyla sahanın en skorer ismiydi.
Asım mükemmel oynadı
Asım da bu sezon en iyi oyunlarından birini oynayarak, 16 sayıyla galibiyete katkıda bulundu. Tuborg'da oyunu mükemmel yönlendiren ve 15 sayı kaydeden Hakan'ın rolünü de unutmamak lazım. Zaten İzmir ekibinin bütün oyuncuları Avrupa Final Four'una gitmeye çok istekliydiler ve bunu sahada fazlasıyla gösterdiler. Mustafa Kemal 11, Barış Özcan da 10 sayı üreterek, Tuborg'un skor yükünü üstlenen oyuncular arasında yer aldı.
Fenerbahçe ise ilk periyot haricinde neredeyse sahada yoktu. Pota dibinde Umut Yenice'nin 14 sayılık gayretine sadece Harvey 12 sayıyla katkıda bulunmaya çalıştı, ama yetersiz kaldı.
Başlıkta mükemmel organizasyon dememizin nedeni Tuborg Pilsener Kulübü'nün Dörtlü Final'e hem idari, hem teknik açıdan hakikaten iyi hazırlanmış olmasıdır.
Yazının Devamını Oku 23 Şubat 2004
<B>LİGİN</B> ilk yarısında evinde Fenerbahçe'ye yenilen Beşiktaş, bu kez deplasmanda rakibine üstünlük sağlayarak, olası bir Play-off eşleşmesine berabere başlama şansı yakaladı. Fenerbahçe-Beşiktaş karşılaşması enteresan görüntülere sahne oldu. İlk 3 periyot Fenerbahçe'ye nazaran daha derli toplu bir oyun ortaya koyan Beşiktaş, skoru hep önde götürdü.
Ancak oyun disiplini açısından da Fenerbahçe'den daha iyi görüntü veren siyah beyazlıların kenar yönetimi, hakemlerin iki haklı kararına gereksiz itirazlarda bulunanarak, yolunda giden işlerin aksamasına sebep oldu. Bu itirazlar, hem teknik faul almalarına, hem de Fenerbahçe'nin maça asılıp, öne geçmesine yol açtı.
Yapılan hatalar
Bu dakikadan itibaren iki taraf da oyuna müthiş asıldı. Son 3 dakikaya girilirken de Fenerbahçe 8 sayı öne geçti. Bunda Dickel'ın inanılmaz çabası önemli rol oynadı. Ancak aynı Dickel, oyunu daha da hızlandırmak gibi bir hata yapınca, farkın erimesine yol açtı. Buna Fenerbahçe Coachu Murat Özgül'ün, hakeme gereksiz itirazda bulunarak aldığı teknik fauller eklendi. İki tecrübeli oyuncu Ayuso ile El-Amin'in oyuna ağırlığını koymasıyla da Beşiktaş maçı kazandı.
Bu karşılaşmada Beşiktaş'ta El Amin 20 sayı, 9 asistle, Ayuso 17 sayı, 12 ribaundla, Fenerbahçe'de de ikinci yarıda Ayuso'ya uyguladığı müthiş savunmayla sadece 2 sayı şansı tanıyan ve 19 sayı atıp, 5 asist yapan Mike Jones yıldızlaşan oyunculardı. Ama maçın MVP'si El Amin'di.
Tansiyonu yüksek karşılaşmaya Beşiktaş seyircisini almayanları da kutlamak gerek. Maçta karşılıklı itirazlar vardı. Eğer Beşiktaş seyircisi salonda olsaydı, bu gerilimi daha da tırmandırıp, istenmedik olayların yaşanmasına yol açabilirdi. Bu arada bir teşekkür de, sahada küfüre engel olan Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'a.
Yazının Devamını Oku 20 Şubat 2004
<B>FINAL</B>-four'a girip şampiyon olmak için, hem maddi hem de oyuncu kapasitesi açısından, kurulacak takım Barcelona gibi olmalıdır. İki yıldır İspanyol ekibine baktığımızda büyük gelişmeler görüyoruz. Dünkü maçta eksik ve liderliğe yerleşmiş olmalarına karşın, çok ciddi bir oyun ortaya koydular. Bunda tabii ki Antrenör Pesiç'in payı çok büyüktü.
Ülkerspor ilk periyotta rakibine verdiği 18 sayılık avantajı maç boyunca dezavantaj olarak yaşadı. Turuncu yeşilliler, kendileri için büyük önem taşıyan Cibona maçında 18 sayı geriden gelip, galibiyete ulaşmayı başarmışlardı. Ama bu kez öyle olmadı. Zaten, sert savunma yapan, her topu hızlı hücumla karşı potaya taşıyan, set oyunununda da 24 saniye süresini en iyi şekilde değerlendiren Barcelona önünde bunu gerçekleştirmeleri mümkün değildi.
Bodiroga farkı
Barcelona'da Bodiroga, gittiği her takımda olduğu gibi, ekibini şampiyonluğa götürecek kapasitede bir oyuncu olduğunu dün bir kez daha gösterdi. Barcelona'nın liderliği, Ülkerspor'un da bir üst tura çıkmayı daha önce garantilemiş olması turuncu yeşillilerde ters etki yaratırken, İspanyol ekibi sanki bir şampiyonluk maçı oynuyormuşcasına oyuna asıldı.
Final-four'un en önemli iki takımı; şu ana kadar gösterdikleri performansla CSKA Moskova ve Barcelona'dır. Ülkerspor'un final-four için kurduğu bu iddialı kadroyu, göreve geldikten sonra mucizevi bir şekilde ikinci tura taşıyan Ergin Ataman'ın da hedefe ulaştıracağını sanmıyorum. Sürpriz olarak girse de, dünkü oyunlarıyla şampiyonluk şanslarının hiç olmadığını düşünüyorum.
Ülkerspor'un final-four hedefinin bir başka bahara kaldığını belirtirken, turuncu yeşillilerde dün, İbrahim'den başka seyredilecek bir oyuncu da göremediğimizi de belirtelim.
Yazının Devamını Oku 14 Şubat 2004
Basketbola emek veren her kesim, federasyonla beraber, özerkliğin getirdiği avantajları en iyi şekilde yorumlamalı. Milli takımları, kulüp takımlarını ve ligleri sağlam temellere oturtmak zorundayız.
1992 yılında başlayan ÖZERKLİK çalışmaları nihayet sonuçlanıyor. Bir aksilik olmazsa mart başında Türk sporunun, dolayısı ile basketbolumuzun önünü açacak özerklik yürürlüğe girdiği andan itibaren, ağır yükümlülükleri de beraberinde getirecek. Şu anda özerkliğe en hazır federasyon BASKETBOL. Basketbola emek veren her kesim, federasyonla beraber özerkliğin getirdiği avantajları en iyi şekilde yorumlayıp, milli takımları, kulüp takımlarını ve ligleri sağlam temellere oturtmak zorunda.
Yukarıda saydığım unsurların başarılı bir şekilde koordine edilmesi için, ilk üç sene içinde bana göre acil yapılması gerekenler var.
Şu anda federasyonun yapılanması, kulüplerimize örnek teşkil edebilecek bir konumda. Milli takımlar konusunda yapılan çalışmalar (Sponsorluk ve reklam çalışmaları) ise mutlaka kulüplerimiz tarafından titizlikle incelenmeli. Federasyon özerklikle birlikte aşağıdaki iki konuda kulüplerin önünü en sağlıklı şekilde açmak zorunda.
Federasyonun üzerine düşenler
1-Aynı futbolda olduğu gibi televizyon yayın hakkını en az dört yıllığına pazarlamalıdır. Elde edilen yayın gelirini de hakkaniyet çerçevesi içinde dağıtmalıdır.
Hakkaniyet çerçevesini açmak gerekirse, yayın gelirini dağıtırken kulüplerin ligde kaç sene yer aldıkları, şampiyonluk sayısı, seyirci kapasitesi, milli takımlara oyuncu verme sayısı gibi kriterler aranmalıdır.
2- Federasyon tüm ligleri en iyi şekilde organize edip pazarlamalı. Bu konuda kulüplerle birlikte ortak çalışmalar yapılarak ligleri organize edecek ve pazarlayacak bir profesyonel kadro oluşturulmalı.
Kurulacak profesyonel kadro, ligin nasıl oynanacağından, ligin isim hakkının pazarlanması ve seyircilerin salonları doldurmasına kadar her türlü çalışmayı yaparak, kulüplerimizi hem maddi, hem de manevi açıdan rahatlatmalı ve basketbol liglerini sağlıklı ortama taşımalılar.
Kulüplerin yapılandırılması
Liglerde yer alan kulüplerimizin yapılarında belli kriterler aranmalı. Kulüpler, genel menajer, antrenör, istatistik ekibi, sağlık kurulu (doktor, masör), basın bölümü (internet, video ve fotoğraf) ve pazarlama-reklam bölümleri, tamamen profesyonel kadrolardan oluşturulmalı. Birinci ligde oynayan kulüplerimize zaman içinde en az üç bin kişilik salon şartı getirilmeli.
Aranılan genel şartlar
Birinci lig başta olmak üzere, liglere katılan takımlarda bütçelerin üst ve alt limitleri tüm birimlerin (federasyon, kulüpler vs.) ortak kararları ile belirlenmeli. Bana göre birinci lige katılan takımların bütçelerinin üst limiti 3 milyon dolar, alt limiti ise 1 milyon dolar olmalı. Avrupa kupalarında üst sıralara oynamak isteyen takımlarımız, bütçelerini 3 milyon doların üzerinde belirleyebilirler. Ancak, bütçelerinde arttırdıkları her dolar için federasyonun belirleyeceği bir oranı federasyonunun ilgili fonuna yatırmak zorunda kalırlar. Bu uygulama takımlar arasındaki maddi açıdan meydana gelen güç dengesini belli ölçüde ortadan kaldıracak ve liglerimizin daha çekişmeli geçmesini sağlayacaktır.
Ayrıca kulüpler, belirledikleri bütçelerin karşılıklarını sezon öncesi teminat olarak federasyona sunmalılar. (Teminat olarak: Televizyon yayın hakkı, forma reklam geliri, saha içi reklam gelirleri, seyirci hasılatı toplamı vs.)
Bugüne kadar hayali bütçelerle yola çıkan bazı kulüplerimiz maalesef düşündükleri gelir kalemleri gerçekleşmediğinde, maddi sıkıntılara girdiler. Bunun sonucu profesyonel kadrolarının kontratlarını ödeyemediler. Sezon içinde bu tip olumsuz durumlarla karşılaşmamak için, federasyon bu teminatı kulüplerden istemeli.
Sponsor geliri sağlanmalı
Ayrıca antrenör ve oyuncu dernekleri var. Ancak, bunların varlıkları sadece isimlerinde kalıyor. İki derneğin de bir an önce işlerlik kazanması gerekiyor. Bunun da iki sebebi var. Birincisi, işsiz kalan veya şanssız bir sakatlıkla kariyerini noktalamak zorunda kalan sporcu ve antrenöre destek sağlamak. İkincisi ise, özerklikle kurulacak genel kurulda söz sahibi olarak oy hakkı elde etmek.
Bu iki derneğe maddi kaynak yaratılması için de sporcu ve antrenörün yaptıkları sözleşmenin belli bir yüzdesinin derneğe aktarılması gerekiyor. Bunu da federasyon tarafından, lisans alma ve sahaya çıkma belgesi alınması sırasında zorunlu kılarak sağlaması gerekiyor. Ayrıca sponsor geliri elde etmeleri de lazım.
Yukarıda özerkliğin gelmesiyle yapılması gereken çalışmaları, kendime göre yorumladım. Basketbol camiası içinde bulunan diğer değerli arkadaşlarımın da bu konuda görüşleri olduğuna inanıyorum.
Bu konuda herkes fikirlerini bir an önce ortaya koyarsa, yetkililer bu görüşleri değerlendirip, gerekli kararları daha sağlıklı bir şekilde alabilirler. Bana göre, özerklik basketbolda her şeyin halledildiği anlamına gelmiyor. Bilakis, bu konuda başarılı olmak için bugünden daha çok özverili, yoğun bir çalışma gerektiriyor.
Yazının Devamını Oku 13 Şubat 2004
<B>EFES </B>Pilsen, deplasmanda yenildiği Polonya ekibi önünde çok zorlanmasına karşın, önemli bir galibiyet elde etti. Hızlı hücumu iyi oynayan, isabetli üçlükler sokabilen İdea Slask, ilk iki periyot çok üstündü. Özellikle ilk çeyrekte Greer'in attığı sayılar Efes'i bunalttı. Bu oyuncuyu ikinci periyotta alan savunmasıyla durduran lacivert beyazlı ekip, bu seferde Tomzczyk'in sayılarına engel olamadı ve ilk yarıyı 47-40 geride kapadı.
Granger sahnede
Üçüncü periyotta zaman zaman alan savunması, zaman zaman da sert adam adama savunma uygulayan Efes, rakibini durdurdu ve farkı 1 sayıya kadar indirdi. Granger, takımın skor yükünü üstlenirken, Ender de yaptığı başarılı savunma ve arkadaşlarına verdiği sayı paslarıyla yıldızlaştı.
Maçın son periyodu büyük çekişmeye sahne oldu. Efes Pilsen farkı 11 sayıya kadar çıkarmasına karşın, İdea Slask, Greer ve Tomczyk'in gayretleriyle oyundan kopmadı. Bu periyotta Ender'in rakiplerine yaptırdığı iki hücum faulü Efes Pilsen'e maçı getirdi.
En heyecanlı maç
Lacivert beyazlı takımda Granger 28 sayı, 6 ribaundla karşılaşmanın MVP'si olurken, bana göre gecenin gerçek kahramanı olan Ender de kritik anlarda attığı 14 sayıya, 8 asist ekledi. İnanılmaz soğuk bir havada salona gelebilen seyirciler, belki de bu sezonun en heyecanlı ve en güzel maçını seyretme keyfine erişti.
Yazının Devamını Oku 5 Şubat 2004
<B>ÜLKERSPOR, </B>Cibona önünde 4. periyoda kadar ne hücumda, ne de savunmada istediği basketbolu sahaya yansıtamadı. Cibonalı oyuncular ise, neredeyse her hücumda dışarıdan ve pota dibinden ellerini kollarını sallaya sallaya basketler buldular. Turuncu yeşilliler tüm hücumları dışarıdan kullanırken, şutları isabetsiz olmasına karşın, nedense topu pota dibine indirmeyi hiç düşünmediler. Böyle olunca da oyunu uzun süre geride götürdüler.
Cibona takımında pota dibinden Ziziç 13, Golemaç 12 sayı kazandırırken, dışarıdan da Vrankoviç 18, Rimaç da 8 sayı ile iyi bir performans gösterdiler. Üçüncü periyotta Cibona farkı 18 sayıya kadar çıkardı. Ülker de buna karşın Rentzias ve Booker'ın sayıları ile saman alevi gibi direndi. Ülker Coachu Ergin Ataman takımına farkı kapatmak için zamam zaman alan savunması, yarı saha ve tam saha baskı uygulatmasına karşın 4. periyoda kadar Ülkerli oyuncuları canlandıramadı.
Ne olduysa 4. periyotta oldu. İlerlemiş yaşına karşın büyük deneyime sahip Naumoski, 4. periyotta öyle bir oyun ortaya koydu ki, attığı 25 sayının yanı sıra arkadaşlarını organize etmesiyle, Cibona takımını adeta sahadan sildi süpürdü. Bu maçı başından beri seyredenler Ülker'in galip geleceğini hiçbir an beklemiyordu. Ancak, Naumoski'nin bu oyunu bir mucizeyi gerçekleştirdi. Ülkerspor grubunda altın değerinde bir galibiyet daha aldı ve iddiasını sürdürdü.
Yazının Devamını Oku 30 Ocak 2004
<B>LİDER</B> Efes Pilsen, pota dibinde <B>Kaya</B> ve <B>Prkacin</B> gibi iki önemli oyuncusunun sakatlığına karşın, Olympiakos önünde müthiş bir mücadele örneği verdi. İlk üç periyot, neredeyse dişe diş bir çekişmeye sahne olurken, iki taraf da sert savunmalarıyla dikkat çektiler. Zaten maçın skoruna baktığımızda (61-52) bunu da açıkça görmek mümkün.
Lacivert beyazlılarda Ermal Kurtoğlu, tüm oyuncular içinde attığı 26 sayı, aldığı 13 ribaund ile galibiyette büyük pay sahibi olurken, maçın da en değerli oyuncusuydu.
Mahmuti'ye tebrik
Son periyoda 47-45 önde giren Efes Pilsen, rakibine 5 dakika 37 saniye sayı imkanı vermedi. Bu arada Granger'in kritik 5 sayısı galibiyette önemli bir faktördü. Efes Pilsen'i, bugüne kadar gösterdiği takım halinde savunma ve hücum anlayışından dolayı bir kez daha tebrik ediyorum.
Yenildikleri maçta dahi terlerinin son damlasına kadar ellerinden geleni yapmaları, benim açımdan da, basketbolseverler için de takdir edilecek bir durum. Efes Pilsen'in bundan sonraki mücadelesi, liderliği kaybetmemek için olacaktır. Lacivert beyazlıların bu görüntüsü, birincilik için yeterli ve hatta Final-Four için de bir avantaj teşkil ediyor.
Bu arada takımı, bu seviyede basketbol oynatan Oktay Mahmuti'ye bir tebrik de benden.
Yazının Devamını Oku 25 Ocak 2004
<B>EFES</B> Pilsen, Euroleague'de ve ligde yoluna emin adımlarla devam ediyor. Antrenör Oktay Mahmudi, lacivert beyazlıları bir sistem takımı haline getirmiş. Takdir etmemek elde değil. Kerem, Kaya ve Prkaçin'in sakatlığına karşın, takım tıkır tıkır işliyor.
Sezon başından beri çok eleştirdiğim Nikoliç, son haftalarda benchten gelme özelliğine ilk 5'te (sakatlıklar dolayısıyla) basketbol seviyesini yükselterek devam ediyor. Bu gerçekten takdir edilecek bir nokta.
Dünkü maçta Nikoliç, Benetton maçındaki gibi mükemmel performans ortaya koydu. Attığı 20 sayı ve aldığı 14 ribaundla galibiyette en büyük pay sahibi olan oyuncuydu.
Galatasaray cephesinde ise, parasızlık, tek yabancı ile oynama gibi sorunlar devam etmekte. Sarı kırmızılıların Efes Pilsen önündeki tek olumlu yönleri, canla başla mücadele etmeleriydi. Bu mücadele savunma anlamında başarılı olurken, hücumda Kemal ve Tufan'ın bireysel olarak maçı kurtarma çabaları ile takım halinde kaybettikleri 18 top olumsuz yanlarıydı.
Galatasaray, yabancı oyuncularla takviye edildiği anda ligin iddialı takımlarından biri haline gelebilir. Bu arada genç Cihat ve Burak'ın ciddi anlamda takıma katkıları her geçen gün artıyor.
Ama önemli olan, takım halinde mücadelelerini savunma ve hücumda aynı derecede yansıtmaları. Bu durum, Efes Pilsen ile aralarındaki en büyük fark. Maçın sonucu da bu farktan kaynaklandı.
Yazının Devamını Oku