Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı, 2018 vergilendirme dönemine ilişkin yıllık gelir vergisi ve kurumlar vergisi beyannamelerinin değerlendirilmesi sonucunda Başkent genelinde en fazla vergi beyan eden ilk 100 mükellef listesi açıklandı. Kurumlar vergisinde Türkiye genel sıralamasında olduğu gibi Merkez Bankası ilk sırada yer alırken, ikinci sıra 2 milyar 439 milyon 822 bin 266 liralık vergiyle Ziraat Bankası’nın oldu. Gelir vergisinde ilk on sırada yer alan 6 kişi isminin açıklanmasını istemezken, Koç Holding Yönetim Kurulu Onursal Başkanı Mustafa Rahmi Koç, kendi adına menkul sermaye iradı faaliyetleri alanında tahakkuk ettirilen 54 milyon 169 bin 334 lira vergiyle birinci sırada yer aldı. İkinci sıranın sahibi 35 milyon 236 bin 977 lira vergiyle Rönesans Holding Başkanı Erman Ilıcak olurken, 9 milyon 46 bin lira vergiyle Onur Grup Yönetim Kurulu Başkanı Onur Çetinceviz üçüncü oldu. Koç aynı zamanda Türkiye’nin 2018 yılı gelir vergisi rekortmenleri listesinin üçüncüsü, Ilıcak ise beşincisi oldu.
GELİR VERGİSİNDE YÜZDE 30 ARTIŞ YAŞANDI
Ankara genelinde 2018 yılı vergilendirme döneminde 325 bin 671 gelir vergisi beyannamesi ile 1 milyar 979 milyon 810 bin 295 lira, 87 bin 744 kurumlar vergisi beyannamesiyle 23 milyar 70 milyon 773 bin 744 lira vergi tahakkuk ettirildiğini bildirdi. Ankara’da ilk 100’deki gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin beyanlarına göre tahakkuk eden vergi tutarları, geçen yıla oranla kurumlar vergisinde yüzde 86, gelir vergisinde yüzde 30 arttı.
KURUMLAR VERGİSİNDE İSTANBUL İLE FARK ‘0.13’
Verilere göre Türkiye genelinde tahakkuk eden toplam kurumlar vergisinin yüzde 27,06’sının Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı kurumlar vergisi mükellefleri tarafından beyan ve tahakkuk edildiği ortaya çıktı. Tahakkuk eden kurumlar vergisinin vergi dairelerine göre dağılımında da yüzde 27,19’luk pay ve 23 milyar 179 milyon 303 bin 608 liralık vergiyle İstanbul Vergi Dairesi ilk sırada yer aldı. Ankara yüzde 0.13’lük fark ile 23 milyar 70 milyon 773 bin 744 liralık vergiyle İstanbul’un ardından ikinci sırada yer aldı.
ANKARA İKİ LİSTE DE İKİNCİ SIRADA
Teknoloji üretmek isteyen girişimciler Ankara Üniversitesi Teknokent Prototip Laboratuvarı’ndan ücretsiz olarak faydalanabiliyor. Laboratuvarı kullanarak deney yapmak veya projelerini test etmek isteyen girişimcilerin internet üzerinden randevu almaları yeterli. Girişimcilikte yüksek teknoloji kullanımını artırmak amacıyla kurulan laboratuvar, fikirlerin tasarıma, tasarımların da ticari ürünlere dönüşmesine zemin hazırlanıyor. Ankara Üniversitesi ve Ankara Kalkınma Ajansı’nın iş birliğinde kurulan laboratuvarda 4 farklı alanda girişimcilere teknik ve çalışma ortamı desteği sağlanıyor. Aynı proje kapsamında gelişim sürecindeki ürünlerin ticarileştirmesi için eğitim ve danışmanlık desteği de veriliyor.
TASARLA-TEST ET-ONAYLA
Proje kapsamında kurulan altyapı 4 ana laboratuvardan oluşuyor. 3B Üretim ve Ölçüm Laboratuvarı’nda 3 boyutlu üretim teknolojileri ile makine, teçhizat, tarım ve sağlık sektörlerinde ihtiyaç duyulan karmaşık geometrili parça prototiplerinin oluşturulması amaçlanıyor. Elektronik laboratuvarında ise, yazılım, bilişim sektörleri başta olmak üzere girişimcilerin ürünlerinde kullandıkları devreler ile kontrol sistemleri tasarlalanarak test edilebiliyor.
ÜRETİM HIZLI MALİYET DÜŞÜK
Mekanik Laboratuvar’da ise girişimciler konvansiyonel üretim teknolojileri ile üretilmesi gereken parçaların prototiplerini imalat firmalarına maliyet hizmeti ödemeden üretebiliyor. Biyokimya Laboratuvarı’nda ise tarım, hayvancılık, gıda ve sağlık sektörlerinde faaliyet göstermek isteyen girişimcilere mekanik ve elektronik üretim ve ölçüm sistemleriyle destek sağlanıyor.
Ankara'ya yapılması planlanan 53.6 kilometrelik bisiklet yolu projesinin detayları ortaya çıkmaya başladı. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın bugün düzenlenecek lansmanla kamu oyuna duyuracağı bisiklet yollarının inşaatına 3 ay içinde başlanması planlanıyor. Metro istasyonları ve EGO’nun bin 600 otobüsünün bisiklet taşımaya uygun hale getirilerek, 2020 yılında projenin tamamlanmasını hedefleniyor. Ankara’nın Bisiklet yolu Ümitköy Metro İstasyonu’ndan başlayarak, Hacettepe Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Milli Kütüphane ve Ankara Üniversitesi güzergahını takip ederek, Gazi Üniversitesi’nde son bulacak.
6 FARKLI HATTAN BESLENECEK
Bisiklet yolları ilk etapta 6 parçalı hattın birbirine bağlanmasıyla oluşacak. Proje kapsamında oluşturacak hatların mesafeleri ve güzergahları şöyle olacak:
*Eryaman’da 6.9 ve 3.5 kilometrelik iki ayrı hat olacak.
*En büyük hat olan Etimesgut-Bağlıca-Ümitköy arasında 16.7 kilometre bisiklet yolu yapılacak.
Atatürk’ün, “Seymenlik geleneğini ve 27 Aralık ruhunu yaşatın” talimatıyla kurulan Ankara Kulübü’nün Başkanı Metin Özaslan, Ankara Seymenleri’nin hikâyesini anlattı.
Ankara Seymenleri’nin yolu, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’le 27 Aralık 1919’da Ankara Dikmen sırtlarında kesişti. 3 bin atlı ve 700 yaya Seymen, etrafında çember olup, Atatürk’ü bağrına bastı. Şaşıran ve duygulanan Ulu Önder’in “Merhaba Efeler! Niye zahmet ettiniz, neden geldiniz?” sorusuna Seymenler hep bir ağızdan, “Paşam seni görmeye geldik, bu vatan uğruna ölmeye geldik” diye haykırdı. Bunun üzerine Atatürk, “Fikrinizde sabit misiniz?” diye sorduğunda, Seymenler büyük bir kararlılıkla “And olsun” dediler. Atatürk ise “Var olun yiğitler” karşılığını verdi.
Ankara Seymenleri, 10 Kasım 1953’te ise bu defa Ata’nın Anıtkabir’e nakledilen naaşının başında çember oldular.
Çocuk yaşta yakalandığı Serebral Palsi (beyin felci) hastalığı nedeniyle el ve ayaklarını kullanamayan Mucurluoğlu, Anadolu Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde eğitimine devam ediyor. Engel tanımayan Mucurluoğlu, “Kitap yazmak benim için hayata tutunmak” diyor ve ‘Bütün Suç Benim’ adlı son kitabında kendi hayatında yaşadığı hikâyeleri anlattığını söylüyor. Engelsiz adamın sıradaki hedefi ise gazetecilik bölümünde yüksek lisans yapmak.
BENİ HAYATA TUTUNDURAN YAZMAK
Oğuz Mucurluoğlu son kitabı hakkında şunları söylüyor: “Beni hayata tutunduran yazmak ve okumak. İlhamım ve ilacım insan sevgisi. Kitabı yazmam iki yıl sürdü, bir maddi beklentim yok, yayınevi bana destek oldu bende karşılık beklemeden bu kitabı kaleme aldım. Yaşamış olduğum gerçek hikâyeleri kurguladım. Şu anda felsefe eğitimim devam ediyor, onun etkisiyle teknik olarak en etkili kitabım bu oldu diyebilirim.”
Mucurluoğlu'nun en büyük destekçisi annesi Meral İpek.
OKURLARIYLA BULUŞACAK
Engelsiz yazar 9 Kasım’da Kızılay Konur Sokak’ta gerçekleşecek imza gününde okurlarıyla buluşacak. Saat 14.00’de başlayacak programda Mucurluoğlu, konuklarla kısa söyleşiler de gerçekleştirecek.
2003 yılında sadece 1 firma ile başladığı yolculukta bugün 11 AR-GE binasında faaliyet gösteren 260’ın üzerinde firması ile Ankara’nın teknolojik değerlerinden biri olan Hacettepe Teknokent de bunlardan biri. Hacettepe Teknokent bünyesindeki ‘Ön Kuluçka ve Prototipleme Merkezi’nde her şey ticarileşme potansiyeli olan bir fikirle başlıyor. Aklınıza gelen fikirle projeyi sunduğunuz jüriyi ikna edebilirseniz, size 6 ay boyunca ücretsiz çalışma ortamı ve danışmanlık hizmeti sağlanıyor. 7 gün 24 saat açık olan çalışma ortamında, Ankara Kalkınma Ajansı’nın desteğiyle kurulan ‘Hamle Prototipleme Merkezi’nde 3 boyutlu yazıcıdan tamir araç gereçlerine kadar bir çok üretim elemanı bulunuyor. Girişimciler üç boyutlu yazıcı, makine ve ekipmanları kullanarak, hayalini kurduğunu ürünlerin prototiplerini çıkarabiliyor.
BAŞARILI OLAN TİCARİLEŞİYOR
‘Ön Kuluçka Merkezi’nde başarılı olan girişimciler buradan mezun olarak, yine Hacettepe Teknokent bünyesindeki kuluçka merkezinde ürün geliştirmeye devam ediyor. Ürünlerin ticarileşmesi aşamasında ise Hacettepe Teknokent’in uzman isimleri girişimcilere ücretsiz olarak eğitim, danışmanlık ve mentörlük hizmeti veriyor. Bu süreçte girişimciler, fikirlerinin olgunlaşması, farklı fikirlerin doğması, şirket yönetimi gibi pek çok konuda eğitim görüyor.
TİCARİLEŞEN SEKTÖRLE TANIŞIYOR
Bu sayede girişimciler ürünlerinin ticarileşebilme potansiyeli konusunda fikir sahibi oluyor ve yol haritasını buna göre çizebiliyor. Kuluçka merkezine giderek ticari faaliyetine başlayan girişimciler ise düzenlenen panellerle yerli ve yabancı sektör temsilcileriyle bir araya gelme fırsatı yakalıyor. Firmaların ticari ve uluslararası faaliyetini hızlandırmak amacıyla eğitim ve seminerler düzenlenerek, girişimci adaylarının ticari iş birlikleri oluşturması için zemin hazırlanıyor.
FİKİR SİZDEN DESTEK BİZDEN
Şehrin hareketli noktalarından Çayyolu Beysupark Yaşam Merkezi’nde hizmet verecek mekana, komşusu olduğu Palo Santo Pub’ın içindeki gizli bir bölmeden geçerek giriş yapılıyor. 3 boyutlu ve neon efektli tasarımlarla duvarları kaplanan mekanda, sosyal medya kullanıcıları için hazırlanan fotoğraf paylaşım noktaları da yer alıyor.
ÜNLÜ DJ’LER KABİNE GELİYOR
Çarşamba, cuma ve cumartesi geceleri müşterilerini ağırlayacak ‘Kleo’da yalnızca DJ performansı sergileniyor. Özel gecelerde ulusal ve uluslararası müzik dünyasından önemli isimlerin kabinde yer alması planlanıyor. Mekanın içerisinde özel bir konseptle hazırlanan localarda veya bistrolarda eğlence tutkunlarına farklı eğlence seçenekleri sunuluyor.
VİTRİNDE SATILAN EŞYALARIN GELİRİ YARDIM VAKIFLARINA
Kleo’ya giriş yapılan Palo Santo Pub da haftanın 7 günü geç saatlere kadar eğlence tutkunlarına alternatif bir eğlence sunuyor. Mekân, adını aldığı Güney Amerika sahillerine özgü Palo Santo ağacından hazırlanan tütsü eşliğinde müşterilerini ağırlıyor. Palo Santo Pub çalışanları ve müşterileri tarafından mekandaki bir vitrinde satışa sunulan ikinci el eşyalardan elde edilen gelir çeşitli yardım vakıflarına ulaştırılıyor.
Bölgedeki hayvanseverler adına konuşan Hayvanların Yaşam Hakları Konfederasyonu Başkan Yardımcısı Haydar Özkan, aynı adreste bir buçuk yıl içinde 100’e yakın canlının zehirlendiğini söyledi. TBMM Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu’nun hayvan haklarına ilişkin hazırladığı raporun yasallaşmasını talep eden Özkan, sözlerine şöyle devam etti:
HAYVANLARIN HAKLARI YASALLAŞSIN
“Bunların önüne geçecek güvenlik talepleri yerine getirilemedi. Ankara Valiliği’nden bölgedeki güvenlik kameralarının sayısını artırmasını talep ediyoruz. Maalesef hâlâ güvenlik kameraları takılmadı. Zehirlenme olayına karşı yasal uyarılı afişlerin şehrin farkı noktalarına asılmasını istiyoruz. Genel olarak sorunun çözümünde ise TBMM Hayvan Hakları Araştıma Komisyonu’nun vahşetlerin durması için hazırladığı bir taslak rapor var. Buradaki kararların, yani hayvanların haklarının ivedilikle yasalaşması gerek.
BELEDİYELERİN DE SORUMLULUĞU VAR
Belediyelerin de çözüm noktasında sorumluluğu var. Her gece yüzlerce hayvan bazı belediyelere bağlı ekipler tarafından farklı ilçelerin sınırında ölüme terk ediliyor. Belediyelerin kısırlaştırma ve tedavi merkezlerini kurmasını zorunlu hale getirilmesi ve belediyelerin ceza kapsamına alınmasını da istiyoruz. Ankara’da 25 ilçeden sadece 8 tanesinde bakım evi var. Bunlardan yalnızca 2 tanesi kısırlaştırma yapıyor. 4-5 tane ilçede sadece derme çatma toplama merkezi var. Çoğu hayvanları unutmuş durumda.”
BUNUN CEZASI KAPALI ALANDA SİGARA İÇMEKLE EŞ DEĞER Mİ?
Bir başka hayvasever topluluk Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) adına konuşan Zeynep Pehlivan ise yaşanan hayvan katliamlarının önüne geçmek için caydırıcı cezalar uygulanması gerektiğinin altını çizdi. TBMM Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu’nun hazırladığı taslak raporun yasallaşmasını talep eden Pehlivan, “Sokak hayvanına zarar vermek Kabahatler Kanunu kapsamında cezalandırılıyor. Yani bir canlıyı öldürmek, kapalı alanda sigara içmekle eşdeğer mi? Bunların cezası eşdeğer olabilir mi? Biz bunun Türkiye Cumhuriyeti yasalarına hapis cezası olarak girmesini istiyoruz. Böylece caydırıcılığı artacaktır. Yaşanan vahşetlerden dolayı bir ‘koruma’ gününü kutlayamıyoruz” dedi.
RAPOR HAZIR SIRA MECLİS’TE