Mol gebelik neden oluşur?
Mol gebelik hatalı döllenme sonucu oluşur. Bu hastalıkta 2 çeşit hatalı döllenme ve buna bağlı 2 tip mol gebelik vardır. Bu tiplerden biri olan komplet mol, çekirdeği olmayan boş bir yumurtanın spermle döllenmesi sonucu oluşur. Yumurtanın çekirdeksiz olması nedeniyle fetüs gelişimi olmaz sadece plasenta oluşur. O da anormaldir, sıvı dolu kistler şeklinde oluşan plasenta dokusu bulunur, fetusa ait herhangi bir yapı izlenmez.
Diğer mol gebelik türü Parsiyel (kısmi) Mol’dür. Bu tip mol gebelik normal yumurta hücresinin iki spermle döllenmesi sonucunda oluşur. Bu da anormal döllenmedir. Çünkü normalde tek yumurta tek spermle döllenerek gebelik oluşur. Parsiyel molde plasental anormallik daha hafifdir ve fetüs gelişimi vardır. Ancak her ne kadar bebek oluşmuş ise de genetik olarak anormaldir ve yaşama şansı yoktur. Bu fetuslar genelde çok erken haftalarda anne karnında canlılığını yitirirler.
Mol gebelik en sık kimlerde görülür? Mol gebelik her kadında görülebilir ama en çok anne yaşı ileri olanlarda özellikle 40 yaş üstünde, genç yaşta özellikle 20 yaş altı gebeliklerde, sosyoekonomik seviyesi düşük ve kötü beslenen kadınlarda görülür. Görülme oranı kabaca 1000 gebelikte 1’dir.
Mol gebelik tekrarlar mı?
Daha önceden mol gebelik hikayesi olan kadınlarda tekrar mol gebelik geçirme riski 10 kat artar ve %1' e yükselir. İki kez mol gebelik geçirmiş olanlarda risk %10'a kadar yükselir.
Spiralin farklı tipleri vardır. En sık kullanılan tipleri içerisinde bakır olanlar ve hormon bulunanlardır. Bunların da farklı türde ve büyüklükte olanları vardır. Spiral takılması ve spiral çıkarılması oldukça kolay ve ağrısız bir işlem olduğundan kadınlar arasında sık tercih edilen bir doğum kontrol yöntemidir.
Spiral nasıl takılır?
Spiral taktırma işlemi oldukça basittir. Jinekolojik muayene esnasında rahim ağzı antiseptik bir solüsyonla temizlendikten sonra rahim derinliği ölçülür. Daha sonra alınan bu ölçüye göre hazırlanan spiral rahim ağzından geçirilerek rahim içine yerleştirilir. Spiral takılması 2 dakika süren bir işlemdir. Ancak rahim ağzında darlık olan hastalarda takılma işlemi biraz ağrılı ve zor olabilir. Böyle durumlarda anestezi verilerek takılır.
Spiral ne zaman takılır?
Spiral adetin herhangi bir döneminde takılabilir. Ancak spiral takılırken gebelik olmadığından emin olmak amacıyla adetli dönem tercih edilir. Aynı zamanda adet döneminde rahim ağzı genişlediği için spiral takma işleminde ağrı daha az olur. Gebelik ihtimali olmayan ya da gebe olmadığından emin olan hastalarda spiral herhangi bir zamanda takılabilir.
Spiral zararları var mıdır? Spiralin yan etkileri nelerdir?
Spiralin bilinen önemli bir yan etkisi ya da zararı yoktur. Ancak enfeksiyon riskini bir miktar arttırabilir. Bu nedenle enfeksiyonu olan veya enfeksiyon riski taşıyan hastalara spiral takma işlemi yapılmaz. Enfeksiyon tedavi edildikten sonra tekrar değerlendirilerek uygunsa spiral takmak gerekir. Standart bakırlı spiraller adet miktarını ve süresini biraz uzatabilir. Bu nedenle kansızlığı olan, kanaması çok olan hastalar için uygun değildir. Hormon içeren spirallerde ise ilk aylarda adet düzensizliği, uzayan leke şeklinde ara kanamalar olabilir. Ancak uzun dönemde hormonlu spiraller adet süresinde ve miktarında azalmaya neden olur. Bir süre sonra hasta hiç adet olmamaya başlar. Bu etki geçicidir, spiral çıkarıldıktan sonra normal adet düzeni geri döner.
Spiralle gebe kalma riski var mıdır? Spiral hamile kalmayı kesinlikle engeller mi?
Genelde vajinismus ilk cinsel ilişki denenmesi ile birlikte oluşur. İlişki sırasında bu bölgelerde yanma, ağrı, sızlama, batma gibi ciddi huzursuzluk veren belirtiler meydana gelir.
Bu kasılma kontrol dışında olduğundan vajinusmus şikayeti olan bir kadının eğitim almadan ve tedavi olmadan bunu kontrol etmesi mümkün değildir. Hatta çoğu kadının cinsel ilişki öncesi böyle bir durumdan haberi bile yoktur. Cinsel ilişki başlangıcında meydana gelen bu kasılma, temas biter bitmez kendiliğinden geçer.
Vajinismus çok sık olan bir durum mu?
Vajinismus olan hastalar bunun sadece kendi sorunu olduğunu düşünür ve anlatmaktan utanır, çekinirler. Oysaki bu sorun sanıldığı kadar az değildir. Hatta toplumumuzda, değişen şiddetlerde olmakla birlikte vajinismus hastalığının her 10 kadından birinde görüldüğü söylenmektedir. Bu çiftlerin pek çoğunda yıllarca cinsel ilişki olmadan evlilik devam eder. Bazı çiftler kendi kendine sorunun üstesinden gelmeye çalışır, başkasının duymasından bilmesinden utanır, bu nedenle doktora da gitmek istemez. Çiftler uzun süre sonra genelde çocuk sahibi olmak istediklerinde tedavi arayışına girer.
İlişki esnasında oluşan her ağrı vajinismus mudur?
Hayır, değildir. Ara sıra her kadında cinsel ilişkide şiddetli olmayan ağrı görülebilir. Bu ağrının pek çok farklı nedeni olabilir. Ancak sürekli ve her ilişkide ciddi ağrı ortaya çıkması cinsel yaşamı negatif etkileyen bir durum olarak karşımıza çıkar. Bu normal bir durum değildir, tedavi edilmesi gerekir.
Vajinismus nedenleri neler olabilir?
İlişkiye girememe sebepleri araştırıldığında aslında bilinçaltına yerleşmiş pek çok fikrin ve endişenin kadında cinsellikle alakalı tabuların meydana gelmesine neden olduğunu görürüz.
PKOS genelde ergenliğe girmeyle beraber başlayan bulgulara neden olur. Ancak erken ergenlik döneminde yani ilk birkaç yıl bu bulgular normal genç kızlarda da görülebileceğinden ayırt edilmesi zordur. Bu nedenle tanı konması gecikebilir. Ergenlik dönemine PKOS benzeri şikayetleri olan genç kızların daha dikkatli takip edilmesi gerekir. Bazı hastalarda ise daha geç yaşlarda aşırı kilo alımı, stres ve kötü beslenmeye bağlı PKOS bulguları ortaya çıkabilir.
Neden hastalığın adına polikistik over denmiş?
PKOS hastalarında ultrasonda yumurtalıklar normalden büyük görünür. Yumurtalıkların içinde minik-mercimek büyüklüğünde kistcikler vardır. Bunlar erken gelişme aşamasındaki yumurtacıklardır. Normal yumurtalıklarda da bunlardan vardır. Ama sayıları 5-8 adet kadardır. Bunlar her ay gelişerek olgunlaşır, içlerinden biri çatlar ve yumurtlama olur. PCOS olan hastalarda ise yumurta gelişmesinin duraklamasına ve yumurtlama olmamasına bağlı bu minik kistciklerden ultrasonda fazla miktarda (10-12’den fazla) görülür. Yumurtalığın içi ufak inci gibi kistciklerle doludur. Bu yüzden hastalığın adına polikistik over denmiştir.
Polikistik over neden olur?
PKOS’un tam olarak nedeni belli değildir. Ancak genelde ailesel yatkınlık vardır. Yani ailede kadınlarda benzer bulguları olanlar vardır. Ailenin kadınlarında tüylenme, yumurtlama bozuklukları, gebe kalamama ve adet düzensizlikleri gibi sorunların hepsi veya bir kısmı farklı kombinasyonlar halinde bulunabilir. Farklı bireylerde farklı bulgular görülebilir. Ama ana neden hormonal bozukluktur. Bu sorunlar kilo alımıyla daha da şiddetlenebilir. Bu ailelerde şeker, tansiyon hastalıkları ve obezite daha sık görülür.
PKOS’un diğer bir nedeni insülin fazlalığı olabilir. Özellikle kilosu fazla olan hastalarda insülin miktarı artar. Aşırı insülin yumurtalıklardan aşırı androjen yani erkeklik hormonu üretilmesine neden olup, tüm hormonal dengeyi ve yumurtlamayı bozabilir.
Bazı hastalarda ise beyinden salgılanan yumurtalıkların çalışmasını kontrol eden GnRH hormonun anormal salgılanması söz konusudur. Bunların biri veya hepsi bir arada bulunabilir.
Polikistik over belirtileri nelerdir?
Dış Gebelik Nerede Olur?
Dış gebeliklerin büyük çoğunluğu tüplerde olur ve tubal gebelikler olarak adlandırılır. Bu durum tüplerdeki hasardan ve anormalliklerden kaynaklanır. Tüpler dışında yumurtalık, rahim ağzı veya karın içinde herhangi bir yerde (bağırsakta, dalakta ve karın boşluğunda bulunan diğer organlarda) dış gebelik olabilir.
Dış Gebelikle Boş Gebelik Aynı Mıdır?
Hayır, dış gebelikle boş gebelik aynı şey değildir. Dış gebelikte embriyo rahim dışında bir yere tutunmuştur. Boş gebelikte ise gebelik normal şekilde rahim içine yerleşmiştir, ancak oluşan gebelik kesesinin içi boştur. Yani içinde embriyo oluşmamıştır. Boş gebelik ve dış gebeliğin ortak yönü her ikisinin de sağlıksız gebelik olmasıdır.
Dış Gebelik Riskli Midir?
Evet, dış gebelik riskli bir durumdur. Dış gebeliğin başlıca riski, kadınlarda iç kanama ve ölümlere neden olmasıdır. Cerrahi müdahalenin henüz olmadığı 19. yüzyıldan önceki zamanlarda dış gebeliklerden ölüm oranı %50'yi aşıyordu. Ancak günümüzde, erken teşhis ve tedavi konusundaki ilerlemelerle, cerrahi müdahale nedeniyle ektopik gebeliğe bağlı ölüm oranı 10.000'de beşin altına düşmüştür.
Dış gebelikteki olumsuz sonuçların en önemli nedeni, erken tıbbi yardım istememek, erken gebelik haftalarında yapılması gereken kontrolleri aksatmaktır. Bu nedenlerle günümüzde de dış gebelik, gebeliğin ilk üç ayında gebeliğe bağlı ölümlerin en önemli nedeni olmaya devam etmektedir.
Hem İç Gebelik Hem Dış Gebelik Bir Arada Olur Mu?
Rahim ağzı kanserini saptamanın birincil yolu smear ve HPV testidir. Smear testi ile rahim ağzı kanseri oluşumu öncesi, rahim ağzında yaşanan değişikliklerin tanınması mümkün olmaktadır. Böylece rahim ağzı kanserlerinin öncü lezyonları erken dönemde yakalanabilmekte ve uygun tedavi ile rahim ağzı kanseri gelişim riski ortadan kalkmaktadır.
Bu yazımızda kadın ve üreme sağlığı için son derece önemli olan smear testiyle ilgili merak edilen ve sıkça sorulan soruları sizin için derledik.
Smear testi kimlere yapılır?
Cinsel aktivite başlamış olan tüm kadınlara düzenli aralıklarla smear testi yapılır. Bakirelere tarama amaçlı smear testi yapılmaz. Rahim ağzı kanseri cinsel temasla bulaşan bir hastalık olan HPV’den kaynaklandığı için cinsel olarak aktif olan ve 21 yaşın üzerindeki her kadın yılda bir defa jinekolojik muayene olmalı ve smear testi yaptırmalıdır. Smear alınmasının amacı, hiçbir şikayeti olmasa bile, bir kadında daha sonra rahim ağzı kanserine dönüşebilecek bir problemi erkenden saptamak ve tedavi ederek kansere dönüşümünü engellemektir.
Smear testi kaç yaşında yapılır?
20 yaşından önce rahim ağzı kanseri görülmesi nadirdir. Bu nedenle 21 yaşından itibaren test yapılmaya başlanır. Daha erken yaşta cinsel aktivite başlamış olan kadınlarda herhangi bir sorun yoksa 21 yaşına kadar test için beklenebilir. Ancak muayenede rahim ağzında yara, anormallik, siğil, enfeksiyon varsa veya daha önce yapılan smear testinde anormallik tespit edilmişse erken yaşlarda da test uygulanabilir. Smear testinin 65 yaşına kadar düzenli aralıklarla alınması gerekir. 65 yaşından sonra rahim ağzı kanseri görülme olasılığı çok düşük olduğundan riskli hastalar dışındakilerden test alınmasına gerek yoktur.
Smear testi kaç yılda bir yapılır?
Smear testi düzenli takip yaptıran kadınlarda bir sorun yoksa 3 yılda bir yapılır. Art arda yapılan yıllık 3 smear testinin normal olması koşulu ile 3 yılda bir takibe dönülür. 30 yaşın üstündeki kadınlara smear testi ile beraber HPV testi (ko-test) yaptırmaları önerilir. Bu şekilde yapılan taramanın rahim ağzı kanserini saptamada daha etkin olduğu görülmüştür. Smear ve HPV testinin ikisinin de normal olması durumunda tarama sıklığı 5 yılda bir olacak şekilde ayarlanır. HPV+ olan, smear testinde anormallik çıkan veya kanser açısından risk taşıyan kadınlarda smear testinin yapılma sıklığı farklıdır. Böyle durumlarda genelde 3-6 ay aralarla test tekrarı yapılır.
Tüp bebek tedavisinde başarıyı artıran en önemli etkenlerden biri ideal kiloda olmaktır. Aşırı kilolu olanlarda tüp bebekte başarı şansı azalır. İdeal kiloda olmayanlar tedaviye başlamadan önce diyetisyene görünmelidir.
En çok dikkat edilmesi gereken, her gün yeterince su içmektir. Pek çok kişi aslında yeterince su içmediğinin farkında değildir ve dehidratasyondadır. Kişinin kilosuna bağlı değişmekle beraber günde en az 10-12 bardak su içilmelidir. Bu miktar yaz aylarında 1 litre daha fazladır. Yeterince su içmek kanı seyreltir, tüm organlara ve rahme giden kan akımını artırır ve vücuttan toksinlerin uzaklaştırılmasını kolaylaştırır.
Tüm gıdalar doğal ve organik olmalıdır. Sebze ve meyveler taze olmalı, çeşitli tür ve renktekiler tüketilmeli, tek yanlı beslenme olmamalıdır. Günde en az 5 porsiyon sebze ve meyve tüketilmelidir. 12 saatten uzun süre bekleyen yemekler güvenli ve sağlıklı olmadığı için tüketilmemelidir. GDO’lu gıdalar, rafine edilmiş-işlenmiş, paketlenmiş ürünler tüketilmemelidir.
Gıdalar tarım ilacı, hormon, antibiyotik gibi maddeleri içermemelidir. Tüm bunların hormonal sistem dolayısıyla üreme sistemi üzerine olumsuz etkileri vardır.
Proteinden zengin gıdalar tüketilmelidir. Özellikle hayvansal proteinler; yumurta, balık, yağsız kırmızı et, süt ve süt ürünleri tüketilmelidir. Vejeteryan olan ya da etle arası iyi olmayan hastalar bitkisel kaynaklı proteinlere ağırlık vermeli ve beraberinde mutlaka hayvansal kaynaklı vitaminleri içeren vitamin ilaçları kullanmalıdır.
Karbonhidratlar da sağlıklı diyetin bir parçasıdır. Karbonhidratlardan kompleks karbonhidratlar (doğal lifli gıdalar) tüketilmelidir. Yani meyve, tam tahıllar, bal tüketilmelidir. Rafine karbonhidratlar, doğal olmayan şekerler yani saf şeker, çay şekeri, suni tatlandırıcılar özellikle sakkarin içeren gıdalar, işlenmiş ve paketlenmiş ürünlerden uzak durulmalıdır.
Çinkodan zengin gıdaların doğurganlık üzerine olumlu etkileri olabileceği düşünülmektedir. Bu nedenle bundan zengin gıdaların tüketilmesine dikkat edilmelidir. Kabuklu kuruyemişler, tam tahıllar, baklagiller, patates ve süt ürünleri çinko açısından zengindir.
Kızlık zarı vajinal girişi örten ince bir mukozal katlantıdır. Tıbbi terim olarak kızlık zarına ‘hymen’ denir. Hymen eski Yunan mitolojisinde evlilik tanrısı ‘Hymenaios’ dan gelmektedir. Terim anlamı olarak kızlık zarı demektir.
Hymen normalde incedir ve ortasında adet kanının dışarı çıkmasına müsaade edecek büyüklükte bir delik vardır. Bu delik iğne ucu kadar ince olabileceği gibi, bazı kızlarda farkı genişlikte olabilir. Bazen de kızlık zarında hiç delik olmaz. Bu nedenle adet kanı içerde birikir, dışarı akmaz. Bu durum ergenlikten sonra aşırı sancı ve ağrıya neden olur. Bu şekilde kapalı kızlık zarının cerrahi olarak açılması gerekir.
- Kızlık zarı ne işe yarar?
Kızlık zarının şimdilik bilinen tek fonksiyonu, vajinal girişi kapatarak genital enfeksiyondan ergenlik çağına gelinceye kadar çocuğun korunmasını sağlamaktır. Ergenlikten sonra hormonların etkisiyle vajinal pH düşer ve oluşan asidik ortam nedeniyle enfeksiyon riski azalır.
- Kızlık zarı düşünüldüğü kadar kalın ve sert değildir
Genel inanışta düşünüldüğü gibi hymen vajinayı kapatan kalın sert bir doku değildir. Embriyolojik dönemden kalma ince, esnek bir yapıdır. Şekli kişiden kişiye değişir, yaş ilerlemesiyle de şekli değişebilir. Yapısı genelde esnektir ve az damarlıdır. Nadiren kalın ve damarlı olabilir.
- İlk gecede kanama olmaması kızlık zarının bozulmuş olduğunu göstermezKızlık zarı genelde ilk ilişkide yırtılır. Ancak çok ince ve esnek olan kızlık zarları ilk ilişkide yırtılmayabilir. Çok az damar içerdiği için yırtılsa bile kanama olmayabilir ya da az kanama olduğu için fark edilmeyebilir.
- Kızlık zarı yırtıldığında belirgin ağrı olmaz