İklim krizi ve toprak

Küresel olarak topraklarımızın %33’ü bozulmuştur.

Haberin Devamı

Toprakların %70’i sağlıklı değildir. Toprak kirliliği nedeniyle dünya çapında yılda 200 bin-800 bin ölüm meydana gelmektedir. Dünya nüfusunun 2050 yılında on milyara ulaşması bekleniyor ve artan nüfusu beslemek için bugünkünün yarısından daha fazla gıda üretilmesine ihtiyaç var. Ancak daha fazla üretim yapılabilecek tarımsal alan yok. Üstelik şu an 2 milyar insan yeterli gıdadan yoksun ve her iki kişiden biri kötü besleniyor.

İklim krizi ve toprak


İklim değişikliği, gıda üretimini, gıda erişimini, gıda güvenliğini, gıda istikrarını, beslenmeyi ve çevresel sürdürülebilirliği tehdit eder hale gelmiştir.
Tarımsal faaliyetler dünyadaki sera gazı salınımının %25’inden sorumlu olmakla birlikte 2,5 milyar için geçim kaynağı olmaktadır. İklim değişikliği buğday, pirinç ve mısır gibi temel tahılların verimini azaltmaktadır.
Atmosferde biriken karbondioksitin besin kalitesini düşüreceği öngörülmektedir. Bu koşullar altında yetiştirilecek buğdayda %5.9-12.7 daha az protein, %3.7-6.5% daha az çinko ve % 5.2–7.5 daha az demir bulunacağı tahmin edilmektedir.
*
Değişen iklim koşulları, bazı gıda kaynaklı hastalıkların görülme sıklığını ve şiddetini etkileme potansiyeline sahiptir. Ayrıca bu durum bitki ve hayvan sağlığını tehdit edebilecek istilacı türlerin oluşmasını tetikleme potansiyeline sahiptir. Üretilen gıdanın %14’ü hasat sonrası perakendeciye ulaşmadan kaybedilmektedir. Toplam gıda kaybı ve israfın sera gazı salınımının %8’ini oluşturduğu tahmin edilmektedir.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) yakın zamanda dünya toprağının üst 30 santimetresinin tüm atmosferden neredeyse iki kat fazla karbon içerdiğini gösteren bir harita yayınladı. Havadaki karbondioksiti yakalama kabiliyeti açısından ormanları ve diğer bitki örtüsünü geçen toprak, okyanuslardan sonra en büyük ikinci doğal karbon yutağıdır. 
*
İklim değişikliğinin toprak üzerinde önemli etkileri var ve arazi kullanımı ile topraktaki değişimler de iklim değişikliğini etkilemektedir. İklim krizi ile mücadele edebilmek ve gıda üretimini sürdürülebilir kılmak için topraklarımıza sahip çıkmamız gerekiyor:

 

Haberin Devamı

İklim krizi ve toprak

Haberin Devamı

Tarıma elverişli kullanılmayan alanlar yüzde 225 arttı

BURSA, pek çok kimliğinin yanında aslında en çok tarım kenti sıfatını taçlandırıyor. Verimli ova toprakları ve ürün çeşitliliği açısından çok kıymetli bir şehir; ancak bu sıfatının konutlaşma ve sanayileşmenin gölgesinde kaldığını hepimiz biliyoruz.
*
Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Bursa Şubesi’nin derlediği verilere göre, Bursa’nın sahip olduğu tarım arazilerinin son 15 yılda yüzde 13 oranında azaldığı belirtiliyor.
2006 yılında tarım arazileri 417 bin 420 hektarla toplam arazinin yüzde 38,34’ünü oluştururken, 2021 yılında 363 bin 150 hektara düşerek yüzde 33,36’ya gerilediği açıklanıyor. Dolayısıyla 15 yılda yaklaşık 54 bin hektar tarım arazisi, tarım dışına çıkartılarak, çoğunlukla yerleşim yeri ve sanayi alanına dönüştürüldüğü, 2006 yılında 108 bin 415 hektar olan yerleşim yeri ve sanayi alanının 2021 yılında yüzde 51 oranında artarak 163 bin 550 hektara ulaştığı ortaya konan veriler arasında yer alıyor.
*
Verilerde yer alan bir diğer dikkat çekici nokta ise tarıma elverişli olduğu halde kullanılmayan arazilerin 2006-2021 yılları arasında 20 bin 654 hektardan 67 bin 330 hektara çıkmış olması ve dolayısıyla yüzde 225 oranında artması.
Sağlıklı topraklar ile sürdürülebilir bir arazi ve toprak yönetimi olmadan iklim krizlerini engelleyemez, gıda üretemez ve değişen bir iklime uyum sağlayamayız. Tarım ve orman ekosistemlerin iyileştirilmesi, korunması ve güçlendirilmesi, kaynak etkinliği ve düşük karbon ve iklime dayanıklı ekonomiye geçişin teşvik edilmesi oldukça önemlidir.

Yazarın Tüm Yazıları