Paylaş
Cerrah bir kadın olarak, hatta bir bölümü estetik olan bir branşın cerrahı olarak işte ben. Yarın benim doğum günüm.
40’lı yaşlar eskiden çok uzak gelirken, şimdi bir bakıyorum 40’lı yaşların ortasını bile geçmişim.
Yaşadığımız güzelliklerin, sıkıntıların, zaman zaman büyük acıların ardından el sallarken, hayal ettiğimiz güzelliklere ulaşma azmi, heyecanlarımız ve en önemlisi de sevdiklerimiz bizi canlı tutuyor.
Asistanlığımın ilk yıllarında yeni yeni kongrelere gitmeye başladığım dönemlerde kongre konuşmalarında yüzdeki sarkmalar, göz altı torbaları, gıdı sarkmaları anlatılırken hiç dikkatimi çekmezdi.
Hatta çoğu zaman “Aman ne gerek var böyle şeylere” diye düşündüğümü hatırlıyorum.
Öyle ki konusu anti-aging’le ilgili hiçbir konuşmaya katılmak bile istemezdim. Meme büyükse küçültülmeli, burunda sıkıntı varsa düzeltilmeli, dudak inceyse kalınlaştırılmalı ve hep daha “iyisi” olmalı diye bakardık arkadaşlarımla.
Tabii o zamanlar 20’li yaşlarımızdaydık tek derdimiz nöbet çıkışı ne yapacağımızdı.
20’li yaşlarım öğrencilik
ve asistanlık yıllarımdı
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde şahane geçen öğrencilik yılları ve ardından asistanlık dönemi boyunca daha başarılı olma ve arkadaşlarımla daha çok vakit geçirebilme dışında bir düşüncem yoktu.
Şimdi geri dönüp o yıllara baktığımda, 20’li yaşlardaki hayat enerjimizin doğru aktarılmasının ne kadar önemli olduğunu görüyorum.
20’li yaşlar sadece okulu tamamlama değil, aynı zamanda nasıl bir hayat yaşamak istediğinize karar verilen yaşlar.
Başında kavak yelleri esen, hiçbir şey umurunda değil gibi görünen 20’li yaşlar, aslında gelecek beklentisi yüksek olan gençlerin en verimli dönemi.
Ben o yıllarda ders çalışır, hafta sonları arkadaşlarımla biriktirdiğimiz harçlıklarımızla Uludağ’a çıkar, kaymaya çalışırdım. O yılların ardından yoğun tempolu bir asistanlık süreci ve ondan daha yoğun bir iş temposuna geçtim.
Çalışmak, eğlenmek, dost biriktirmek, hayal kurmak, estetik uygulamalar yaptırmak istemek; hepsi güzel...
Ancak tüm bunların zamanında ve yerinde olması gerekir.
20’li yaşlarda, gerçekten ihtiyaç varsa ve ailenin de desteği alınarak burun ameliyatı, meme ameliyatı gibi operasyonlar ihtiyaç durumunda elbette yapılabilir.
Genç yaşlarda lazer epilasyon, akne bakımı, cilt bakımı gibi uygulamalar yapılabilir.
Ancak gereksiz ve aşırı uygulamalardan kaçınmak gerekir.
Böylelikle gençlerin estetik uygulamalardan zarar görmelerinin önüne geçilmiş olur.
İşte bu nedenle genç yaşlarda akademik temponun yanına sporu, sanatı, tatilleri ve aileyle, arkadaşlarla vakit geçirilen zamanları eklemek gerekiyor.
30’larımda estetiğe “merhaba” dedim
İtiraf etmem gerekirse 20’li yaşlarımın ardından gelen 30’lu yaşlarımı ben pek hatırlamıyorum. 30’lu yaşlar anneliğe “merhaba” dediğim dönem oldu. 30’lu yaşlar kadın hayatında farklı yıllar oluyor.
Anneliğin ilk yılları, kariyer basamaklarını tırmandığınız, bazen hayal kırıklıklarına uğrayıp pes etmeyi düşündüğünüz bir dönem.
30’lu yaşlar birçok kadın gibi benim de estetik uygulamalara “merhaba” dediğim dönem oldu.
30’larla birlikte, özellikle hamilelik sonrası yüzümün çökük olduğunu hissettim.
Doğum sonrası hormonlarım normale döndüğünde birden yüzümün yaşlandığını, vücudumun yıprandığını hissettim.
Doğum sonrası minik bir-iki küçük cerrahi ve medikal dokunuşla bu sıkıntıları vaktinde çözme şansı yakaladım.
Burada zamanlama önemli, bu tür ufak dokunuşlar hemen doğum sonrası yapılmamalı ancak kişinin ihtiyacı varsa çok da geciktirilmemeli.
Çalışan kadın olmak, üstelik mesleği güzellik olan bir cerrah olmak hem de annelik bazen farklı roller gerektirebiliyor.
Ben, girdiğim her rolde kendim olmaya özen gösterdim. Ailemin bana verdiği kültür, kişinin önce kendini sevmesi gerektiğini öğretmişti. Bunun ne kadar önemli olduğunu 40’lı yaşlarımda anladım.
Kendini sevmek, “bencillik” demek değil. Kendini sevmek, sevdiklerine değer vermek, mutlu olmayı seçmek, kendini ve çevresini iyi etmeye çalışmak demektir.
Bu aynı zamanda estetik bir görünümü ve estetik bir yaşamı da beraberinde getiriyor. Estetiği bir amaç için değil, daha iyi hissetmek için yeterli dozda yaptırmayı tercih ediyorsunuz.
Gelelim 40’lı yaşlara...
Bazılarımız için 20’lerin ortaları, bazılarımız için 30’lar olsa da birçoğumuz 40’lı yaşlarda estetik konularla daha yakından ilgilenmeye başlıyoruz.
Elimden geldiğince sağlıklı ve aktif bir yaşam biçimim olsa da genetik ve yaşın etkisiyle yüzüme baktığımda kaslarda, yanaklarımda ve gıdımdaki değişimi görüyorum.
Tabii ki hepsinin çözümü var.
Medikal veya cerrahi dokunuşlarla bunları hızlıca çözebiliyoruz. Ne düşünürsek düşünelim, önemli olan yaşadığımız güne şükretmek.
Ben 40 yaşımda şunu öğrendim... Estetik sadece yüze dolgu veya botoks yaptırmak değil, liposuction yaptırmak değil.
Estetik, bir yaşam şekli, kişinin duruşuyla, hayata bakışıyla, bedenine gösterdiği özenle bir bütün. Düne özlemle değil, yarının heyecanı ve bugünün mutluluğunu hissederek geçirilen her vakit, güzel ve estetik olacaktır.
50’li ve 60’lı yaşlara güzel bir şekilde geçmek istiyorsak, 40’lı yaşlar daha çok “biz” olma, “kendimiz” olma vaktidir.
Estetik uygulamalar en kolayı. Önemli olan kendimize güzel bakabilmek ve geleceğe sevgiyle yatırım yapabilmek.
Paylaş