Geçen haftaki yazımda uzmanlık alanımın dışına çıkıp güzelliğin bir bütün olduğundan bahsetmiştim. Bu hafta da yazım bayramın hemen öncesine denk geldiğinden, yine biraz konu dışına çıkacağım.
Zira bayramların bizim geleneğimizde çok önemli bir yeri var. Bugün biraz bayram ruhundan, biraz “Ah nerede o eski bayramlar” diyerek andığımız çocukluğumuzun bayramlarından bahsetmek istiyorum.
Evet, bayram denince hepimiz çocukluğumuza gideriz. Aile büyüklerinin ziyaret edildiği, kocaman masalarda bir araya gelinip yemekler yendiği, çocukların el öpüp mendillerin içinde lokum ve harçlık topladığı neşeli, keyifli anlar canlanır zihnimizde. Peki ya şimdi?
Özellikle metropolde yaşam çok zor. Sürekli bir yerlere yetişme telaşındayız. Trafik, kalabalık, stres; hepsi bizi zorlayan süreçler oluyor. Dolayısıyla hepimiz uzun bayram tatillerini kaçış, dinlenme için fırsat biliyoruz. Çok da haklıyız...
Bir de pandemiden dolayı evlerimizde sosyalleşemeden geçirdiğimizden tatil şart oldu, yıllık izinler bayramla birleştirildi ve upuzun tatiller yaratıldı.
Bayramda ziyaret edemiyorsanız öncesinde gönüllerini alın
Aile büyüklerimiz bizim baş tacımız. Bizi var eden, emekleriyle büyüten, var olma sebeplerimiz. Eğer bayramda gidemeyecekseniz bile öncesinde gönüllerini alın.
Her yazımda artık neredeyse hep söylediğim bir şey var; günümüzde medikal estetik teknolojileri neredeyse her gün biz doktorların danışanlarımıza önerebileceği alternatif yüz gençleştirme ve iyileştirme uygulamaları sunuyor. Bu işlemlerden kimi sonuçlar, hasta-danışan memnuniyeti nedeniyle uygulamalar arasında sıyrılarak ön plana çıkıyor.
İp askı yöntemi de ameliyatsız uygulamalar arasında hem bilinirliği hem de sonuçları ile hasta-danışan memnuniyeti çok yüksek olan bir uygulama. Dolayısıyla bu uygulamanın yüzde yarattığı gençleştirici ve toparlayıcı etkisi yanı sıra danışanlarda da yarattığı memnuniyetle “mutluluk askısı” olarak tanımlamak çok yerinde olur. Uygulamanın merak edilen detaylarını birkaç soru ve cevaplarımla yazımın içinde bulabilirsiniz.
İp askı yöntemi nedir?
Aslında isminden de anlaşılacağı üzere iplerle yapılan bir yüz germe uygulamasıdır. Bu uygulamada kullanılan ipler son zamanda farklılaşmaya başladı. İlk başlarda 50 yılı aşkın süredir implant operasyonlarında kullanan metabolizma ile uyumlu dışı polyester kaplı içi silikon ipler tercih edilirken şu anda ciltte kendiliğinden yok olan bio uyumlu ipler de kullanılabiliyor.
İp tercihi tamamen doktorunuzun tercih edeceği ip askı yöntemine göre değişkenlik gösterir. İp askı yöntemi, özellikle yaş alma ile yüz bölgesinde oluşan sarkmalarda önerilmekle birlikte kaşların kaldırılması, köşeleşen yüz hatlarının ovalleştirilmesi; yine yaş alma ile oluşan kırışıkların da açılması için uygulanır.
Bu yöntemin en büyük avantajlarından birinin mimik hareketlerinde engel olmamasıdır. İp askı yöntemi yüz için yapılan ya da bilinen bir ameliyatsız germe uygulaması olarak bilinse de kilo alıp verme ile sarkan iç kol, iç bacak gibi bölgelerde de yapılabilir.
Nasıl yapılır?
İnsan konuşmaya başladığında ya devleşir ya da küçülür. Bizi biz yapan, bizimle özdeşleşen tanımlar vardır. Kimi için “iyi insan”, kimi için “dünya tatlısıdır” deriz.
Peki bizi iyi ya da dünya tatlısı yapan nedir? Sözlerimiz, davranışlarımız, dünyaya bakışımız, duruşumuz...
Bu, öyle bir günde gelişmeyen, çocukluk itibarıyla başlayan bir süreçtir.
Hekimlik vasfımdan ziyade bir insan, bir kadın ve anne olarak belirtmek isterim ki; hayat yolculuğunda çocukluktan itibaren sevgi ile aile ortamında büyümek, iyi eğitimler almak aslında bedenimize ve ruhumuza yatırım yapmaktır.
Tüm bunlar da cildimizin ve bedenimizin gelişiminde çok önemli etkenlerdir. Hatta diyebilirim ki, iyi yaş almanın sırrı da buradan geçiyor.
İYİ YAŞ ALMAK İÇİN
Son yıllarda “yaşının iyisi olmak”, “iyi yaş almak” gibi kavramlar hayatımıza girdi.
Ancak buna sadece estetikle ya da spor yaparak, beslenmemize dikkat ederek sahip olmamız mümkün değil.
Yaygın olarak kullanılan adıyla cilt çatlakları, derinin dermiste fazla gerilmesi ile oluşur. Gerilen deri, incelir ve gözle görülür bir şekilde çatlar.
Bu çatlaklar, ilk başta koyu bir renkteyken, sonrasında renkleri açılır. Cildin elastikiyetini sağlayan elastin liflerinin kopması ile oluşan cilt çatlaklarının oluşmasındaki en önemli etkenler, hızlı büyüme, kontrolsüz kilo alıp-verme ve kadınlarda ise gebelik döneminde alınan kilolar olarak sayılabilir. Bunun yanı sıra bazı ilaçların kullanımı da ciltte çatlaklara neden olabildiği araştırmalarla ortaya çıkarılmıştır.
Vücudun tüm bölgelerinde çatlaklar oluşabilse de genellikle göğüs, kalça, bacak, karın, iç kol ve bel çevresinde daha çok oluşur. Kadın ve erkeklerde çatlakların oluştuğu alanlar farklılık gösterir.
Kadınlarda özellikle gebelikle birlikte, karın, göğüs, bel ve bacak bölgesinde, erkeklerde ise kol, bel çevresi (sırt) ve kalçalarda çatlaklar meydana gelir.
Çatlak oluşumu sırasında çoğunlukla ciltte kaşıntı meydana gelse de kimi zaman hiç belirti vermeden çatlaklar ortaya çıkabilir.
Çatlak görünümü
Bu hafta çok sık sorulan, internet aramalarında karşımıza çıkan, bizlere her yerde sıklıkla danışılan “cilt bakımı” konusunu ele almak istedim. Çünkü hâlâ “Benim cildim gayet iyi hocam, 40 yaşına kadar cilt bakımı yaptırmadan geldim, bundan sonra da yaptırmasam olur” gibi yorumlarla karşılaşabiliyoruz.
Cilt bakımı, cildin hava alması, nemlenmesi, tazelenmesi ve en önemlisi yenilenmesi için gerekli. Nasıl ki bedenimiz için detoks uyguluyor, yediklerimize, içtiklerimize dikkat ediyorsak cildimizin de arınması için düzenli olarak bakım rutinleri uygulamalıyız.
Cildinizin sağlıkla ışıldamasını, parlamasını, tazelenmiş ve canlı görünmesini istiyorsanız, bunun bir kremle ya da mucizevi içeriklerle olamayacağını da bilmelisiniz.
İŞTE NEDENLERİ
◊ İyi bir cilt bakımı rutini, cildinizin iyi durumda kalmasına yardımcı olur: Cildimiz 28 günde bir kendini yeniler.
Ancak yenilenirken ölü hücreler ciltte birikir.
Dolayısıyla cildi ölü hücrelerden arındırmak, cildin yenilenmesi için çok önemli bir adım.
Yeni nesil medikal cilt bakımlarında cilt PH’ına uygun solüsyonlarla dışarıdan sıvılar püskürtülerek cilt üzerindeki ölü tabaka atılır.
Hayatınızın son 1,5 yılını anlatın desek ya da son dönemin kelimelerini yazmanızı istesek, herkes aşağı yukarı aynı kelimeleri yazardı. Acılar, kayıplar, yeni edinimlerle filmlerde izlediğimizde “yok artık” diyebileceğimiz bir döneme şahitlik ettik. Aşılama ve güçlü toplum bağışıklığıyla daha kontrollü bir hayata “merhaba” diyeceğiz. Maskelere veda edip, özlemini kurduğumuz özgür hayatımıza dönebileceğiz. Bu dönem medikal estetik ve plastik-rekonstrüktif cerrahide “maske ve çevrim içi toplantılar” gibi iki kavram, yapılan müdahaleleri şekillendirdi.
İlk başlarda yaşanan korkuyla bizlere gelen hastaların büyük bir kısmı göz ve göz çevresi, yüz liftingi tercih etti. İkinci dönemde ise buna hareketsizlik ve beslenme alışkanlıkların bozulmasından dolayı vücut toparlama uygulamaları için talep oluşmaya başladı. Ameliyatların yerini de iyileşme süresi olmayan ameliyatsız gençleştirme, yüz ovali toparlama işlemleri aldı. Ve tabii yıldız hep botokstu. Bundan sonrasında da bu dönemde edinilen alışkanlıklar bir süre daha etkisini devam ettireceğini düşünüyorum.
Bu dönem vücudumuzu
ve cildimizi de sarstı
Herkesin evde olduğu, kişisel bakıma yöneldiği, cildine gerçekten iyi baktığı ve doğru beslenip, daha fazla egzersiz yaptığını düşünmek istesek de gerçek şu ki; son 1,5 yıl herkesin doğrudan etkilendiği bir dönem oldu. Umutsuzluk, çaresizlik ve en önemlisi hastalanma kaygısı ruh sağlığının yanı sıra beden sağlığını doğrudan etkiledi.
Kimileri pandemiye rağmen bakımlarını, doktor randevularını ertelemedi. Ancak hastalık kaygısıyla kalabalık ortamlara girmemeyi tercih edenlerin doktor randevularını ertelemeleri, sonrasında uygulanacak işlemleri daha kapsamlı hale getirdi.
Yaptırılan işlemlerden, uygulamalardan ya da operasyonlardan mucize sonuçlar ortaya çıkmasını beklemek, sıkça karşılaştığımız bir durum.
Oysa bir şeyin süreklilik arz etmesi; ona iyi bakmak, ihmal etmemek ve önerileri yerine getirmekle olur.
Atalarımız “Bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur” sözüyle anlatmak istediğimi bir cümleyle özetlemiş aslında.
Ben bu haftaki yazımda sizlere “cildimiz kadar değerli” önerilerde bulundum.
Biz doktorlar sizin için en iyisini yapsak da eğer ev ödevlerinizi yerine getirmezseniz sonuç iyi olmaz.
Özellikle medikal estetikte yapılan müdahalelerin veya zayıflama, incelme, sıkılaşma gibi uygulamaların etkileri kısa sürebilir.
Yani tüm bu uygulamalardan elde edeceğiniz sonucun etkisini uzatmak sizin elinizde.
Güzellik içte başlar
Genel olarak estetik müdahaleler ya da medikal estetik işlemler söz konusu olduğunda nedense yaza yetişmeli gibi bir izlenim oluşuyor. Bunu tetikleyen de hastalarımızın özellikle zayıflama, sıkılaşma ya da toparlanma gibi ameliyatlı ya da ameliyatsız uygulamalarla yaza daha fit girmek için yaptırmak istemelerinden kaynaklanıyor. Oysa yaz döneminde de uygulanabilecek, risk yaratmayan uygulamalar ve ameliyatlar var.
Ancak burada hastanın kendisini operasyon sonrasında koruması, kendisinden istenenleri harfiyen yerine getirmesi önem arz ediyor. Bunun yanı sıra yeni nesil cihazlı uygulamaları da gönül rahatlığı yaptırabilirsiniz. Yani güzelleşmek için yaz molası vermek şart değil.
Cilt bakımı yaptırmaya
devam edebilirsiniz
Eskiden cilt bakımı dendiğinde aklımıza sıkmalı, acılı, yapıldığında cildi tahrip eden klasik cilt bakımları gelirdi. Oysa şimdi yeni nesil cilt bakımı olarak nitelendirdiğimiz uygulamaları eğer güneşe çıkmak gibi bir niyetiniz yoksa yazın da rutininizde yapmaya devam edebilirsiniz. Güneşlenmekten vazgeçemiyorsanız da cildinize yoğun nem verecek maskeleri, bakımları tercih edebilirsiniz. Ayda bir kez yaptıracağınız yaz bakımları ile cildinizi konforlu bir yaz geçirtebilirsiniz.
Botoks ve dolgu zamanı geldiyse sonbaharı beklemek