AVNİ Aker Stadı birini mutluluğa boğarken, diğerine kabus gördürüyor.. Trabzonspor'un tarihindeki en başarılı yabancı Şota, tribünlere çağrılıyor, alkışa boğuluyor..
Bizim milli takım oyuncularımız da teker teker çağrılıyor ve alkışlanıyor. Biri hariç.. O ki, ismi anons edildiğinde kulübede bile yok.. Bütün stat, ‘‘Abdullah’’ dendiği an, hep bir ağızdan ‘‘yuh’’ çekiyor. Bu ne kindir, anlamak mümkün değil.. Ne yapmış, şehri mi satmış? Bu davranışı Trabzon seyircisine yakıştıramadık, yakıştıramıyoruz..
Dünya üçüncüsü milli takımımız, Avrupa Futbol Şampiyonası elemelerine kesinlikle hazır değil.. Şunun şurasında kaç gün kaldı ama, görüntü maalesef böyle.. Ümit Davala ne savunmayı dörtleyebiliyor, ne orta sahayı beşleyebiliyor. Bülent ve Alpay hem isteksiz, hem uyumsuz. Hakan Ünsal da öyle.. Gürcistan Milli Takımı'nın ilk yarıda dört net pozisyonu var. Şota'nın iki pasından birinde Demetradze'nin vuruşu direkten dönüyor, aynı oyuncu diğerini kaleci ile karşı karşıya iken atamıyor. Bir diğerini de Kinkladze değerlendiremiyor. Bu pozisyonların hepsi, savunma hataları ve orta sahanın defansa yeterince yardım edemeyişinden kaynaklanıyor.
BİR TEK YILDIRAY
Okan, sahada geziniyor. Tugay, halı saha topçusu gibi.. Emre Belözoğlu'nun hiçbir pası yerine gitmiyor. Şımarıklığı ise aynen baki.. Forvette Arif ile Serhat da etkisiz.. Bir tek Yıldıray var, ‘‘Ben dünya üçüncüsü Türk Milli Takımı'nın yıldızıyım’’ diyen.. Mücadele ediyor, top kapıyor, yerinde paslarla arkadaşlarını pozisyona sokuyor.
İkinci yarıda Bülent, Okan, Emre Belözoğlu, Ömer çıkıyor, yerlerine Emre Aşık, Nihat, Cihan, Zafer giriyor. İkinci ve üçüncü golün imzalarını da bu ‘‘yeniler’’ atıyor. Önce Cihan, sonra Nihat.. Hele Nihat'ın bir üçüncü golü var ki, şapka çıkarılır.. Bu yarıda ‘‘Şenol Güneş klasiği’’ de yaşanıyor. Yıldıray iyi oynadığı için oyundan alınıyor, Dünya Kupası'nın flaş ismi Hasan Şaş sahaya ayak basıyor. Ayrıca, kenardaki yedeklerin hepsi de birer kez daha milli oluyor.
ÖNEMLİ OLAN BUGÜN
Her şeye rağmen bu yarıda daha istekli, gole daha yakınız.. Ancak, İngiltere gibi bir devle mücadele öncesi, bu görüntü ne yazık ki, yetersiz.. Özel maçlarımıza artık daha ciddi gözle bakıyoruz. Skor da, anlayış da güzel.. Ne var ki, mücadele gücümüz ve teknik kapasitemizin yeterince iyi olmadığı da bir gerçek. Avrupa'da oynayan oyuncularımızın çoğu ‘‘antrenman topçusu’’ oldu. Yeterince forma giyemedikleri için, maç eksikleri var. Biz bu devşirme kadroyla nereye kadar gideriz, işte o merak konusu.. Bu çocukları yeterince kaynaştıramazsak, sonra çok üzülürüz. Dünya üçüncülüğümüz de bir süre sonra unutulur ve güme gider. Dün santradan röveşata ile gol atmışsın, kimin umurunda? Bugün atabiliyorsan, ona bakarlar.. Unutmayın ki, futbol dünyanın en nankör spor dalıdır!