Onur ve cesaret

GOETHE, ‘‘Mal kaybeden bir şey kaybetmemiştir. Onurunu kaybeden bir çok şey kaybetmiştir. Cesaretini kaybeden herşeyini kaybetmiştir’’ der.

Dünya üçüncüsü bir ülkenin, üstüne üstlük 10 milyonlarca dolarlık transfer yapmış gözde takımının haline bakın.. Daha kafadan, sahaya beraberlik için çıkıyor. Korkunun ecele ne faydası var? Karşındaki Real Madrid mi, Manchester United mı? Ortega'yı almışsın, ilk 11'e koymuyorsun. Tamam formsuz, kararın doğru ama, o zaman bu kadar parayı neden sokağa saçıyorsun?

Bir Washington var, bana Cahit Külebi'nin ‘‘Sivas yollarında’’ adlı şiirini anımsatıyor. Külebi'nin tarif ettiği ‘‘Kağnılar’’ gibi Washington.. Ağır, aksak..

Rapaiç tel tel dökülüyor. Bir gol atıyor, iki ay yatıyor. Sahada bir dakika görünüyor, 89 dakika kayboluyor. Peki, bu adam ne zaman oynayacak?

BORÇ ÇORBASI

Ben, Fenerbahçe savunmasına fazla suç bulmuyorum. Elinden geleni yapıyor. Önünde bu orta saha oldukça, daha fazlasını yapması da zor.. Fenerbahçe orta alanı ‘‘Borç çorbası’’na benziyor. Pres yapan, kaptığı topu iyi kullanamıyor. Tekniği iyi olan da pres yapmıyor, yeterince mücadele etmiyor. Feyenoord karşısında, Fenerbahçe'nin en büyük güvencesi gene Rüştü'ydü. Rüştü, tereddütsüz dünyanın en iyi kalecilerinden biri. O olmasa daha farklı bir skorla tanışabilirdik. Mustafa Doğan, van Hooijdonk'u iyi marke etti. Steviç de özellikle ilk yarıda çok başarılıydı.

Herşeye rağmen 1-0'lık yenilgi Fenerbahçe için umutsuz bir skor değil.. Sarı lacivertliler, eksiklerini görür ve rövanşa daha iyi hazırlanırsa, Feyenoord'u eleyip Şampiyonlar Ligi'ne katılabilir.. Ya katılamazsa? İşte, bu sorunun yanıtını düşünmek bile istemiyorum.. Fatura kimlere kesilir bilemiyorum ama, Fenerbahçe'yi ‘‘Acıların takımı’’ yapmaya da kimsenin hakkı yok!
Yazarın Tüm Yazıları