ŞU bizim Sadi Kemal Yaşar, ünlü kahin Nostradamus gibi..
Sezon başından bu yana hangi maça gitsek, ‘‘İlk gol şu kaleye girecek’’ diyor ve söylediklerinin hepsi tutuyor.. Genellikle de ilk golleri F.Bahçe yiyor. Elazığspor maçından önce ‘‘Ağabey, ilk gol sağ taraftaki kaleye girecek’’ dedi. Haydaa, F.Bahçe o kaleyi almaz mı? 5. dakikada soldan gelişen atakta, top Erhan Namlı ile buluşur buluşmaz, Sadi'nin kehaneti gerçekleşti. Sonra, tam 39 dakika F.Bahçe kabus dolu dakikalar yaşadı. Ne organize bir atak, ne ayağa doğru dürüst bir pas, ne kolektif futboldan örnek vardı.. Sahada ter döken, hiç olmazsa kişisel becerisini oyuna yansıtan Ceyhun da olmasa, sarı lacivertlilerin işi baştan bitikti. 44. dakikadaki beraberlik golünde top Ceyhun'un ayağından çıkarken, Johnson, Kingston'a Elazığ savunma oyuncularından daha yakındı. 45+4'te ise Ortega, F.Bahçe'ye derin bir ‘‘oh’’ çektirdi. Taa ki, 67. dakikada Ümit'in beraberlik golüne dek..
NE UMDUK, NE BULDUK!
F.Bahçe bu oyun yapısı, taktik anlayışı ve zevk vermeyen futboluyla hiçbir yere gidemez. Talihiyle, kör-topal bir-iki adım atar gibi görünür, sonra gene tökezler.. Antrenör de feleğini şaşırmış.. Düşünün, o kadar sakat olmasa, bu Ceyhun takımda yer alamayacak.. Ceyhun'u bugüne dek kazanman gerekmez miydi? Kanat oyuncularını artık yazmıyorum, buna değmez. Ama, Ceyhun, iki golün sahibi Johnson, biraz da Ümit Özat dışında hiçbir oyuncusunun dün onlardan farklı bir özellik sergilediğini söyleyemeyiz.. Ortega'ya yapılan penaltıyı es geçen İsmet Arzuman ise, bu dakikadan sonra kontrolü elinden kaçırdı ve ardı ardına anonslarla maçın kahramanlığına soyundu..
Şimdi hedef, AIK Solna maçı.. Lütfen, Elazığ maçından daha iyi oynayın da, bu statta yeni bir ‘‘dram’’ yaşamayalım.. Bıktık, usandık ve tam anlamıyla ‘‘acıların yazarı’’ olduk.. Halbuki, neler düşlemiştik? Ne umduk, ne bulduk!