WERNER Lorant, Malatyaspor maçından bir gün önce düzenlediği basın toplantısında ‘‘F.Bahçe'nin kötü oynadığı şeklindeki görüşlere katılmıyorum. Kazandığımıza göre, iyi oynuyoruz’’ diye açıklama yapıyor.
Pes vallahi.. Buna iki türlü yanıt verilir: A) Sen de çoğumuz gibi skor yazarlığına özendin. Türkiye'yi çabuk tanıdın. İşi idare ediyorsun. B) Hepimizle dalga geçiyorsun..
Siz, bu şıklardan işinize geleni seçin.
F.Bahçe, doğru dürüstten de vazgeçtik, hiç top oynamıyor. Buna rağmen şampiyonlukta iddialı.. 40.000 taraftarı maçına geliyor ve sonuna kadar destekliyor. Ama, sabrın da bir sınırı vardır. Bu sınırı zorlamayacaksın. Zorlarsan, işte böyle çarpılırsın..
İki pas yapamayan, organize olamayan, rakip kaleyi bilinçli şekilde rahatsız edemeyen, futbolun temel prensiplerini yerine getiremeyen bir takımın, lig ikinciliği bile büyük başarı. Oktay'ın sahada ayağına top değmiyor. Rapaiç, ölü topları değerlendirme çabası dışında yok. Kapalı Malatya savunmasını açabilecek tek anahtar olan
Yusuf ise 64 dakika kenarda oturuyor. İkinci yarıda Oktay çıkıp, Lazetiç sağ tarafa, Serhat ise Andersson'un yanına alınıyor. Lazetiç'in oyuna girer girmez yaptığı ortaya Ogün'ün kafası, Malatya'nın kilidini de çözüyor. Ancak, bu da uzun sürmüyor.
BİR TARAFTAR Kİ...
Canını dişine takıp ölümüne oynayan ve kümede kalmak için sahada terinin son damlasına kadar akıtan Malatyaspor'un 1 puan hakkı.. Yalnız, Malatyaspor'un ikinci golü öncesi Fazlı'nın Zoran'a yaptığı hareket bence faul.. Bunu süzemeyen yardımcı hakem Muhittin Gürses, Serdar Tatlı'yı da zor duruma sokuyor. Böylesine gergin başlayan bir maçta, onu ‘‘Kurtlar sofrasına’’ atıyor. MHK, hakemlerden önce yardımcılarını eğitsin.. Yoksa, bu lig tatsız olaylara sahne olacak.
F.Bahçe, 3-5 oyuncusunun gayreti ile buralara kadar geldi. Sonrası, tüm takımın çabasına ve iyi futbola bağlı.. Böyle bir taraftarı bulmuşsun, Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda her maça adeta 1-0 galip başlıyor ve bundan yeterince yararlanamıyorsun.. Hep, taraftar mı oynayacak? Tanrı aşkına biraz da sen oyna!