FENERBAHÇE, ‘‘ak ile kara’’ gibiydi, AIK Solna karşısında..
Çok iyi çalanın yanında, akortsuz ses çıkaran sanatçılarıyla, sıra dışı bir orkestra idi adeta.. Ümit Özat ile Ortega, bu orkestranın ıslıklanmaması için ellerinden geleni yaparken, Serhat'la Washington hangi enstrümanı çaldıklarını dahi bilmiyorlardı..
Ümit Özat, dün özellikle ilk yarıda olağanüstüydü. Bir libero düşünün, atak kesiyor, orta sahadan akın başlatıyor, forvette gol arıyor. 23. dakikada Nilsson'dan topu söktü, Washington'un önüne ‘‘al da at’’ diye bıraktı. Ancak, Ümit'in omuz omuza mücadelesinde hakem faule hükmedince, bal gibi gol güme gitti. Ardından, 30 metreden bir füze çıkardı, yan direkte patladı. İkinci yarıda, harika ortasıyla takımına 2. golü kazandırdı. Aferin Ümit, sen bu yolda inançla devam et..
Ve de Ortega.. İkinci 45 dakikada temposu düşmesine rağmen, gittikçe takımına ısınan, her hareketiyle tribünleri ayağa kaldıran bir oyuncu.. Bir çalımıyla iki oyuncuyu birden oyundan düşürüyor. Pasları, akıl dolu.. Ne yazık ki, onu anlayan oyuncu sayısı pek az..
BU FORVETLERLE ZOR
Haa, bir de Ceyhun olayı var.. Türkiye'de ender ‘‘dikine’’ oynayan oyunculardan biri. Mükemmel dripling yapıyor, uzaktan iyi şut atıyor. Elazığspor maçında sahanın yıldızıydı. Bir baktık, Solna karşısında ilk 11'de yok. Lorant, onu ancak 54. dakikada oyuna almayı akıl edebildi. Alman hoca bizi sürprizlere alıştırdı ama, bu kadarı da fazla..
Fenerbahçe, Solna karşısında üstün oynadı, topa daha çok sahip oldu ve oyunun kontrolünü elinden bırakmadı. Ama, sarı lacivertlilerin bu forvetlerle bundan sonraki turda işi hayli zor. Washington'un bombası çoktan patladı. Son dakikadaki golün sahibi Serhat ise eski formunda değil. Bu ikili randıman verecek ki, takım rahatlasın, futbol oynasın.. Yoksa, 3-4 oyuncunun gayretiyle bu iş gitmez..
Fenerbahçe'yi Solna önünde izlerken, Johnson 2. golü atana dek ‘‘ya elenirse’’ diye, gene avuçlarımız sırılsıklam oldu.. Kalbimiz ‘‘güm güm’’ attı.. Bir rahat maçınızı seyredemeyecek miyiz be birader! El insaf vallahi...