Paylaş
Türkiye için çok önemli bir günün 94. yıldönümü.
25 Ekim 1923’te TBMM’de yaşanan kabine krizi, 27 Ekim 1923 günü Ali Fethi Bey başkanlığındaki hükümetin istifasıyla sonuçlanmıştı. Dünyada örneği görülmemiş olan “TBMM hükümeti” yöntemi krizler nedeniyle sürdürülemiyordu.
Bir gün sonra, yani 28 Ekim 1922’de TBMM içinden yeni bir hükümet çıksın diye çok uğraşıldı ama olmadı. Yeni hükümet kurulamayınca Atatürk, çalışma arkadaşlarını akşam Çankaya Köşkü’ne davet etti. İsmet İnönü ile uzun uzun yeni yönetim şeklini konuştular ve “cumhuriyet” kararını kesinleştirdiler.
Atatürk, 94 yıl önce bugün, akşam yemek masasındaki misafirlerine dönüp, “Arkadaşlar, yarın Cumhuriyeti kuruyoruz” dedi.
Yarın da 29 Ekim 2017.
Anayasa’nın ilk maddesinin sonuna “Yönetim şekli cumhuriyettir” ifadesinin eklenmesinin, yani Cumhuriyet’in kuruluşunun, aynı zamanda Ulu Önder Atatürk’ün oybirliğiyle Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı seçilmesinin 94 yılı.
NEREDEN NEREYE...
Yıldönümlerinde insan elinde olmadan muhasebe yapar ya 29 Ekimlerde de Cumhuriyet’in muhasebesini yapıyor insan.
Geldiğimiz yeri sağlıklı tartışabilmek için kurucu babalarımızın başladıkları noktayı ve çıktıkları yolu iyi bilmemiz lazım. Onu da en iyi Atatürk anlatır:
“Uçurumun kenarında yıkık bir ülke, türlü düşmanlarla kanlı bir savaş, yıllarca süren bir savaş... Ondan sonra içeride ve dışarıda saygıyla tanınan yeni vatan, yeni devlet ve bunları başarmak için aralıksız devrimler...”
CHP’nin 9-15 Mayıs 1935’teki 4. büyük kurultayında kurar bu cümleyi. Üstelik ses kaydı da korunmuştur.
VİZYON VARSA HEDEF ŞAŞMIYOR
TBMM Kütüphanesi’nden o kurultayın tutanaklarını bulup baştan sona okudum. Cumhuriyet’i kuran parti, 6 gün boyunca, ülkede yaşanan gelişmeleri ve sorunları köy köy masaya yatırmış, bakanlar illerden gelen delegelerden halkın talep ve dileklerini dinlemiş. Kurultayda yaşanmış bir anekdotu sizinle paylaşmak isterim:
Tek parti olan CHP’nin programında “Milli talim ve terbiyede esas düsturlar” sıralanırken, ilk maddede “Maarifimizde her gün nisbeten daha fazla çocuk ve vatandaş okutacak ve yetiştirecek bir program takip olunacaktır” ifadesine yer verilmiş. İzmir delegesi Münir Bey “Bu maddeye iştirak etmiyorum” diye ayağa kalkmış ve yerine “Okuryazarların en kısa zamanda yüzde 100 olmasını temin edecek tedbirler alınacaktır. Cehle karşı seferberlik yapılacaktır” yazılmasını istemiş.
Hem Maarif Bakanı hem bazı katılımcılar bunun bir imkân meselesi olduğunda ısrar etse de Münir Bey ısrarından vazgeçmemiş. Genç cumhuriyet büyük bir eğitim seferberliği başlatmış. 5 yıllık ilk seviye okulları, 3 yıllık köy mektepleri kurulmuş. Sonra köy enstitüleri...
O tartışmadan tam 80 yıl sonra Türkiye Cumhuriyeti, Münir Bey’in hedefini neredeyse yakalayacak.
O kurultayda, ekonomi, sanayi, adalet, dış politika ve savunma gibi alanlarda başka uzun vadeli hedefler de konulmuş ve Türkiye bugün o hedefleri de yakalamış, hatta geçmiş.
Cumhuriyet’i kuranların vizyonu ve yolu yeni nesiller tarafından sahiplenildiği sürece umutsuzluğa kapılmak için bir neden yok.
Yaşasın Cumhuriyet!
Paylaş