O taş hepimize

ŞANLIURFA Harran Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde, Abdulkadir Keskinli isimli bir hasta yakını, çocuğuyla ilgilenen nöbetçi hekim Ahmet Yalçın’a saldırdı. Yerden kaptığı kaldırım taşıyla Dr. Yalçın’ı ağır yaraladı.

Haberin Devamı

Çeyrek asırdır bu tür haberlerle karşılaşıyorum. Meslektaşlarımız başta olmak üzere kamuoyunun, yetkililerin bu konuda tam bir çıkmaz içinde olduğunu düşünüyorum.

Başlamadan önce çuvaldızı biz gazetecilere batırmak niyetindeyim.

Konuyla ilgili çıkan haberlerin çoğunda kullanılan şu başlığa bakar mısınız?

“Şanlıurfa’da doktorun başında kaldırım taşı kırdılar” (Cumhuriyet gazetesi).

“Çocuğun ateşi düşmeyince doktorun başında parke taşı parçaladı” (Karar gazetesi, Hürriyet.com.tr).

“Doktorun başında taşı parçaladı” (CNN Türk).

“Dehşete düşüren olay! Çocuğunun ateşi düşmeyince doktorun başında parke taşı parçaladı” (DHA).


ÖZNESİ TAŞ MI CAN ÇEKİŞEN HEKİM Mİ?
Ortada bariz bir canavarlık var. Hekim olmasını bir kenara bırakın, bir “insan” canice bir saldırıya uğruyor. Kendi adaletini hayata geçirmek isteyen “öfkeli” biri, bir insanı kendi barbarca yöntemi ile cezalandırmaya kalkışıyor, kafasına acımasızca taşla vuruyor.

Ve biz bu barbarlığın haberini, öznesi hayatta kalma mücadelesi veren genç bir hekim değil, kırılan bir kaldırım taşı olan başlıklarla okuyoruz.

Üstelik, hafifletici nedenmişçesine düşülen bir “tahrik” detayıyla: “Çocuğunun ateşi düşmeyince...”

Saldırganın eşi de “Doktor ilgilenmedi, çay içti” sözleriyle kamuoyunda bir şekilde “Hak etmişti” duygusu yaratmaya çalışıyor.

Ne yazık ki aradan geçen iki günde hasta ruhlu olduklarını düşündüğüm birçok kişi de sosyal medyada bu bakış açısını benimseyen mesajlar paylaştı.


MÜNFERİT OLMAKTAN ÇIKMIŞ
Dün sağlık muhabirimiz Meltem Özgenç’ten sağlık çalışanlarına yönelik saldırılara dair istatistikleri rica ettim. Türk Sağlık-Sen’in verilerini paylaştı. 2013’te 10 bin 715, 2014’te 11 bin 174, 2015’te 12 bin 245, 2016’da 11 bin 867 ve 2017’de 13 bin 409 sağlık çalışanı şiddete maruz kalmış.

Gördüğünüz gibi ayda 1000 saldırıdan fazla. Yani mesele artık münferit olmaktan çıkmış. Başka bir detay daha var:

Saldırıların yüzde 43’ü devlet hastanelerinde, yüzde 27’si eğitim ve araştırma hastanelerinde yüzde 13’ü aile sağlığı merkezlerinde olmuş.

Üniversite hastanelerinde ve özel hastanelerde şiddet gören sağlık çalışanlarının sayısı toplam sayının yüzde 5’i kadar.


BÜYÜK BİR ATILIMIN TEHLİKELİ YAN ETKİSİ
Saldırı rakamlarındaki artış dikkatinizi çekmiştir. 2013 ile 2017 arasındaki fark yaklaşık 3 bin saldırı. 2017’de saldırılara neredeyse ayda 100 saldırı eklenmiş.

Bu artışın arkasında elbette hastanelerden yararlanan insan sayısının artması var. Şöyle ki; AK Parti’nin ilk dönemlerinde sağlıkta büyük bir atılım yaşandı ve hasta ile doktor arasındaki ekonomik, fiziki engeller azaldı. Teknoloji kullanımı arttı. Bu yüzden insanların hekimlere erişimi arttığı gibi, hekimler ile hasta arasındaki iletişim de güçlendi. Ancak zaman geçtikçe bazı gelişmeler, bu büyük atılımı sarsmaya başladı.

Hekim sayısı hasta sayısı ile orantılı artmayınca, hekimlerin hastaya ayırdığı zaman azaldı. Aile hekimi ile başlaması gereken muayene zinciri kırıldı. Performans uygulaması her kademedeki hekimlerin mesleki yabancılaşmasını arttırdı, nicelik (muayene sayısı vs) niteliğin önüne geçmeye başladı.

Bir taraftan da “şikayet hattı” gibi uygulamalar, siyaset ortamının yarattığı popülist kaygılar, “Hasta her zaman haklıdır” hissini yarattı. Bu da hasta beklentileri ile haklı haksız şikâyetlerini arttırdı.


HEKİMLER CAYDIRICI YASAL DÜZENLEME İSTİYOR
Bu saldırının, yeni Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın ilk günlerine denk gelmesi çözüm fırsatı yaratabilir. Örneğin, Türk Tabipleri Birliği’nin “TCK’ya sağlık çalışanlarına yönelik saldırılarla ilgili ağır yaptırımlar eklensin” talebi dikkate alınabilir.

Yargımız görevdeki bir polis üniformasının düğmesini kırana nasıl bakıyorsa görevdeki bir hekim önlüğünün düğmesini kırana aynı bakmaya başlayabilir.

Diğer taraftan, sistem gözden geçirilerek “hasta-hekim ilişkisinde” bu tür sonuçları ortaya çıkaran sorunlar giderilebilir.

Aksi takdirde o taş bir gün gelir, hepimizin başında kırılabilir!

Yazarın Tüm Yazıları