Paylaş
Başbakan Binali Yıldırım ile yaptığı görüşmeden sonra sayın Kılıçdaroğlu ile telefon görüşmesi yapma fırsatı buldum. Gazetecilik refleksi ile Başbakan Yıldırım’ın anlatmış olabileceğini düşündüğüm bilgileri sordum ama görüşmenin içeriği hakkında konuşmak istemedi. “Başından beri bizi bilgilendiriyor. Operasyon başlamadan Almanya’daydım, arayıp bilgi verdi. Bugün de (dün) harekat hakkında bilgiler paylaştı. Desteğimiz için teşekkür etti” demekle yetindi.
Ben de bu durumda “O zaman sizin Zeytindalı Harekatı ile ilgili görüşlerinizi öğrenmek isterim” dedim.
Kılıçdaroğlu, cümlem bitmeden, “Bu milli bir sorun. Türkiye’nin sınır güvenliği söz konusu. O nedenle elimizden gelen desteği sağlarız. Bizim desteğimizi ortaya koymamız, ordumuzun morali ve motivasyonu açısından da önemli” dedi.
Büyük ihtimalle bu desteği Başbakan Yıldırım’a da iletmişti.
İÇ POLİTİKA İÇİN KULLANILMAMALI
Kılıçdaroğlu, verdikleri açık desteğe rağmen, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Bay Kemal...” diye başlayarak kendisini eleştirdiğini anımsatarak şöyle konuştu: “Erdoğan’da Kılıçdaroğlu takıntısı var. Ben artık ciddiye almıyorum. Ordu Afrin’e girmiş. Biz açıktan destek veriyoruz, ‘sınırlarımızda sorun var, bu milli bir sorundur’ diyoruz. Böyle bir konuyu oy devşirmek için kullanmak ahlaksızlıktır. O desteğimizden bile rahatsız oluyor.”
AFRİN, ESAD’LA YENİ DÖNEM BAŞLATTI
Kılıçdaroğlu’ndan Afrin operasyonu konusunda detay alamayınca operasyonla ilgili yetkililerin kapısını çaldım. İlk sorum şu oldu:
- “Rusya’nın desteği sonuna dek sürer mi?”
Yanıt netti: “Rusya, ABD ile bir denge politikası izliyor ve Türkiye’yle işbirliği bu denge için önemli. O nedenle ABD’den beklediklerini alana dek Türkiye’yi yanında tutmak istiyor. O nedenle desteğini sürdürür.”
Bu yanıtın ardından şu soru geldi aklıma:
- “Esad yönetimi, ‘Türk uçaklarını vururuz’ demişti. Ancak operasyonu kınamakla yetindi. Esad’la temas mı var?”
Şu yanıtı aldım: “Her şey Rusya’nın kontrolünde olsa da Esad ayak direseydi, sorun çıkabilirdi. Esad’a Rusya üzerinden yazılı belge ile bilgi verildi. Uzun zamandan beri merkezi otoriteyi muhatap alan ilk diplomatik belgeydi.”
Gördüğünüz gibi, Afrin operasyonu, Türkiye ile Esad rejimi arasında da yeni bir dönemi açmış görünüyor. Ankara’da “Esad Rusya’dan sonra ABD’nin de desteğini almış görünüyor. Bu da bir süre daha kalıcı olacağını gösteriyor. ‘Esad’ı görmüyoruz’ tavrı artık sürdürülemez” görüşü çok üst düzeyde dile getirilmeye başlandı bile.
YENİ HARİTA ŞEKİLLENİYOR
Afrin Operasyonu konusunda yapılan en önemli açıklamalardan biri ABD’den geldi. Amerikan Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, Türkiye’nin Kuzey-Batı Suriye’de bir güvenli koridor kurması fikrine açık olduklarını ima etti. Bu gerçekleşirse, Cerablus’tan başlayıp Hatay’ın Hassa ilçesine kadar uzanan bir (TSK Destekli) Özgür Suriye Ordusu koridorundan söz etmek mümkün olacak.
Ancak Afrin operasyonu sürerken, hemen Afrin’in güneyinde başka bir gelişme yaşanıyor. Esad ordusu, Halep’in batısında muhalifler tarafından kontrol edilen en önemli yerlerden biri olan Abu Duhur havaalanı ve çevresindeki önemli köyleri ele geçirdi. Rus uçakları İdlib ve çevresini bombalamaya devam ediyor ve Esad ordusu rotasını İdlib’e çevirmiş vaziyette.
Türkiye Afrin operasyonu ile meşgulken Esad İdlib’i alıp, oradaki muhalifleri de Türkiye destekli ÖSO güçlerinin kontrol altına almayı planladığı “Kuzey koridoruna” gönderme planları yapıyor olabilir.
Eğer Rusya’nın da desteklediği bu süreç devam ederse, sonunda Suriye haritasını kuzeyde, doğuda ve batıda netleşmiş üç parça halinde görebiliriz. Bu da Cenevre’de başlayacak siyasi pazarlıkların üç sac ayağını oluşturabilir.
Paylaş