Paylaş
Tümü, Suriye genelinde devam eden faaliyetlerini bu aralar İdlib üzerine yoğunlaştırmışlar.
Çok ilginç dengeler oluşmuş.
Tıpkı Ridley Scott’ın yönettiği, Leonardo DiCaprio, Russell Crowe ve Mark Strong gibi Hollywood yıldızlarının oynadığı David Ignatius’un romanından uyarlanmış “Body of Lies” filmindeki gibi: Dost bildiklerinin düşmana, düşman bildiklerinin müttefike dönüştüğü günlerden geçiyoruz.
(Bu arada eminim David Ignatius’u anımsamışsınızdır. 2009’da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın terk ettiği ve “one minute” olayı olarak siyasi tarihe damgasını vuran panelin moderatörü olan ünlü gazetecidir. Washington Post’un editörlerinden olan Ignatius’un bölgedeki casus savaşlarının detaylarını yakından bildiğini söylemek çok da mantıksız sayılmaz.)
FSB ve İran gizli servisi MOIS, Beşar Esad yönetimindeki Suriye ordusunun “son kale” olarak gördüğü İdlib’i alması için altyapı oluşturmaya çalışıyor. Bir yandan da ABD’nin Esad rejimine karşı olası harekâtını engellemek istiyor. Bu çerçevede Rusya’nın Washington Büyükelçisi Anatoly Antonov’un, ABD’li yetkililerle görüşüp ABD’nin Esad’a yönelik bir saldırı gerçekleştirmesi ihtimalinden duydukları rahatsızlığı iletmesi, Rusya Dışişleri Sözcüsü Maria Zaharova’nın ABD’nin Akdeniz’deki Cruise ve Tomahawk füzelerinin sayılarını kamuoyuna açıklaması, Washington’a verilmiş “Attığınız her adımı izliyoruz” mesajından başka bir şey değildi.
Nisan ayında Akdeniz’deki donanma ile Şam ve Humus’u vuran ABD ise askeri müdahale seçeneğini “Demokles’in kılıcı” gibi sallayarak Esad’ı ABD’nin müttefiki YPG/PYD’yle işbirliği yapmaya, İsrail’e karşı tehdit olmaktan vazgeçmeye zorluyor.
Bu arada Washington ile Moskova arasındaki temaslarda İdlib’e konuşlanmış El Nusra, Heyetu Tahriru’ş Şam (HTŞ) gibi örgütlerin “ortak düşman” olduğu vurgulanıyor ve Esad’ın İdlib operasyonunun ABD’nin çıkarlarına uygun olacağına dikkat çekiliyor.
Çinli ajanların gündeminde de FSB’nin yakından takip ettiği aynı örgütler var. Onlar da kendi ülkelerinden gelip Suriye’de savaşan şahısların geri dönmemesi için arka kapılardan FSB ve CIA ile işbirliği yapmaya çalışıyor.
Arap casuslar ise bir taraftan ABD Başkanı Donald Trump’ın isteğini yerine getirip YPG’nin masraflarını karşılıyor, diğer taraftan, CIA’in gözü kulağı oluyor.
BUGÜN SULAR ISINIYOR
Soğuk Savaş yıllarını aratmayan bu trafik içinde bugün çok önemli bir gelişme yaşanacak. Rusya, Doğu Akdeniz’de 25 gemi ve 30 savaş uçağı ile tatbikat yapacak. Tam 8 gün boyunca Akdeniz Rus gemileriyle ısınacak, Rus jetlerinin manevraları Hatay’ın güneyinden görülebilecek. Rusların bu tatbikat için Kuzey Denizi, Baltık Denizi ve Karadeniz’den gönderdiği gemiler geçen hafta tonlarca mühimmatla Akdeniz’e ulaşmıştı ve CIA tarafından yakından izlenmişti. Haliyle intikalle ilgili detaylı haberler basına yansıtılmıştı. Tatbikatın amiral gemisi Mareşal Üstinov isimli bir füze kruvazörü olacak. Tatbikatın, 380 Cruise ve çok sayıda Tomahawk füzesiyle bölgede yığınak yapan ve çok kısa sürede Suriye’yi vurabilecek kapasiteye erişen ABD donanmasını frenlemesi de bekleniyor.
Bu arada Ankara-Moskova-Tahran üçgenindeki baş döndüren trafikte, Rusya ve İran, Türkiye’den İdlib’deki silahlı grupları kentten ayrılmaya ikna etmesini istiyor. Türkiye ise İdlib operasyonunu geciktirmek, hatta iptal ettirmek için büyük çaba harcıyor.
Ankara bir taraftan da olası bir göç dalgasını Suriye topraklarında kesmek için hazırlık yapıyor.
Daha önce de defalarca altını çizdim:
Ortadoğu “Düşmanımın düşmanı dostumdur” deyiminin geçerli olmadığı bir coğrafyadır. O nedenle bütün yumurtaları aynı sepete koymak kaybettirir.
ABD ile gerilimin etkisiyle, Rusya’ya sonsuz güven duymak, Türkiye’nin çıkarlarına aykırı sonuçlar doğurabilir.
BARIŞ DA BİR İHTİMAL
Bugün 1 Eylül.
Dünya Barış günü.
Türkiye’de “Yalanlar Üstüne” ismiyle gösterilen “Body of Lies” filmindekine benzer ayak oyunlarından geçilmeyen bölgemizde başka bir ihtimalin de “barış” olduğunu unutmamak, barışı savunmak da bir seçenek olabilir.
Dünya Barış Gününüz kutlu olsun.
Paylaş