Paylaş
Bu gündemin ilk başlığı, erken bir yerel seçim olup olmayacağı. Malumunuz seçimler normal şartlar altında Mart 2019’da yapılacak. Ancak, “Son seçimler gibi sürpriz bir şekilde öne de alınabilir, Kasım 2018’de yapılabilir” diyenler de azımsanmayacak kadar fazla
Benim Ankara’dan, AK Parti, MHP ve CHP kulislerinden edindiğim izlenim, erken bir yerel seçimin olmayacağı yönünde. Erken seçim tarihini değiştirmek için Anayasa değişikliği gerektiğinden CHP’nin MHP ve AK Parti’ye destek vermesi lazım. CHP bu konuda destek vermeyeceği gibi MHP de erken yerel seçime sıcak bakmıyor.
CHP’NİN KALELERİNDE SÜRPRİZ AK PARTİ ADAYLARI
Gündemin ikinci başlığı ise potansiyel adaylar. AK Parti’nin özellikle CHP’nin kalelerinde CHP seçmeninin bile oy verebileceği isimleri aday göstermesi bekleniyor. Parti yetkilileri, İzmir, Çankaya, Kadıköy, Beşiktaş gibi yerlerde merkez seçmenin oylarını alabilecek, AK Parti orijinli olmayan “merkez-sağ/demokrat” isimlerin aday gösterilebileceğini söylüyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın AK Parti’de aynı işi yapabilecek çok önemli isimler olmasına karşın Ziya Selçuk, Ruhsar Pekcan, Bekir Pakdemirli gibi isimleri bakan yapması bu görüşe dayanak olarak gösteriliyor. Son 10 günde AK Parti’nin İstanbul adaylarından biri olarak herkesin aşina olduğu bir işkadınının ismini duyuyorum. AK Parti’nin bu stratejisinin iki dayanağı daha var:
CHP içindeki çekişme. Aday olamayanların adaylara ve yeniden aday olan başkanlara yönelik olumsuz tutum ve kampanyaları ile parti içi kavgalara kızan CHP seçmeninin sandığa gitmeme ihtimali.
İYİ Parti’nin bu şehir ve ilçelerde CHP oylarını bölebilecek güçlü adaylar göstermesi.
CHP NASIL BAŞARIR
AK Parti’nin en büyük rakibi CHP’deki liderlik polemiği partiye yeterince zarar verdi. CHP yönetiminin öncelikle bu tartışmanın yarattığı hasarı tespit etmesi ve doğru bir strateji belirleyerek küstürdüğü seçmeni geri kazanması gerek. Parti lideri Kemal Kılıçdar-
oğlu’nun önündeki bazı seçenekler şunlar:
Yeniden aday yapılacak başarılı CHP’li belediye başkanlarının ve başarısız oldukları gerekçesiyle aday yapılmayacak CHP’li başkanların isimlerini şimdiden belirlemek ve duyurmak. CHP’nin kazanma ihtimali olan yerler için kamuoyu araştırması tarzında eğilim yoklamaları yaparak güçlü adaylar belirleyip isimlerini şimdiden açıklamak.
“Sağcı aday gösterip muhafazakâr milliyetçi oyları da alalım” yaklaşımını gözden geçirmek gerekebilir. Bu seçimlerde dört sağcı muhafazakâr parti yarışacak ve ittifak yapmazlarsa, bazı kentlerde sol adaylar o dört partinin adaylarının arasından sıyrılabilir.
Genel seçimlerde HDP’ye kaybettiği oyları ile İstanbul, Mersin, Adana gibi kentlerde HDP’nin oylarını alabilecek adaylar gösterebilir.
‘ÖNCE YERELDE, SONRA ÜLKEDE İKTİDAR’ DEVRİ BİTİYOR MU?
Yeni sistemde beklenenin aksine yerel değil merkez yönetimi güçleniyor. Belediyelerin en önemli faaliyet alanlarında artık Ankara daha fazla söz sahibi. Herhangi bir mal/hizmet alımı yapacak belediyeler Maliye Bakanlığı’ndan izin almak durumunda. Yakın zamana dek belediye başkanları İçişleri Bakanlığı’ndan izin almadan kendi paralarıyla turist olarak bile yurtdışına çıkamıyordu. Yakında belediyeye alınacak personelin de güvenlik gibi gerekçelerle merkezden atanması söz konusu olabilir. Şehircilik Bakanlığı’nın imar yetkisinin sürekli genişletilmesi ise yerel yönetimlerin en önemli işlevini ve bütçesini zayıflatıyor.
Yakın siyasi tarihimizde ülkenin iktidarı yereldeki iktidardan geçiyordu. AK Parti’nin orijini olan Milli Görüş bunu başarmıştı. Sosyal demokratlar ise SHP’nin 1989’daki yerel seçimlerde yüzde 33 oy ile 652 belediyeyi kazandığı o büyük fırsatı heba etmişti.
Oysa şimdi ister istemez “Bu koşullarda yerelde iktidar Türkiye’de iktidar getirir mi” diye soruyor insan.
Paylaş