Paylaş
Düşünün ki her nereye giderseniz gidin, hiç istemeseniz de yemeğinizi sipariş verdiğiniz an tüm gözler sizin üzerinize dönüyor. Herkes sizin yemediklerinizle ilgilenmeye, sizi bundan caydırmaya ve “Bir kerecik ye, ne olacak” gibi sözlerle kendi yediklerinden tatmanız için ikna etmeye çalışıyor. Masadaki herkesin aksine tercih ettiğiniz yaşam biçimini müdafaa etmek durumunda kalıyorsunuz. Üstelik neyi, neden yemediğinizi açıkladığınızda da ‘agresif’ ilan ediliyorsunuz! Veganlığın marjinal bir yaşam biçimi sanıldığı yılları geride bıraktık diye umuyorum. Bu yaşam biçiminin bilinirliği konusunda beş yıl önceyle bugün arasında çok fark var en azından. Yine de veganlar istenmeyen durumlarla karşılaşıyor.
Şimdiye dek “Bu masa vegan mı”, “Bu sodanın etiketi hayvansal bazlı yapıştırıcıyla mı yapıştırıldı, biliyor musunuz”, “Kola vegan mı”, “Tuvaletteki sabun hayvanlar üzerinde denendi mi” gibi onlarca soru duydum. Bu sorular size ilginç mi geldi? Halbuki veganlığı anlamaya başladıkça bu soruların “Bu yemeğin içinde et var mı” diye sormaktan farksız olduğunu görürsünüz. Çünkü veganlık bir beslenme biçimi değil. Bir ürünün veya yemeğin içinde süt olmasıyla herhangi bir ambalajda hayvansal bazlı yapıştırıcı kullanılması arasında hiçbir fark yok. Her ikisi de veganların ‘hayvan sömürüsü içermeme kriterleri’ni
karşılamayan şeyler.
Bir vegan olarak dışarıda bazen trajikomik şeyler de yaşıyorum. Herhangi bir restoranda “Bu ürün vegan mı” dediğimde “Hayır, un var” şeklinde bir cevap gelebiliyor mesela. Bir taraftan “Acaba vegan ve glüteni mi karıştırdı” sorusu, diğer taraftan unun bile vegan olmama ihtimali ve “Ya bir bildiği varsa” kuşkusu... Ama tabii ki glütenle karıştırılmış oluyor ve başlıyor ikisinin arasındaki farkı anlatma seansı...
Uzun uzun sohbet ettiklerimden biri, Vegan Kasap’a gelen 60 yaşlarında bir beydi. Her yeri süzüp “Kızım, etler nerde” diye sordu. Dolaptaki bitkisel etleri gösterdim, “Dışardan bakıp duruyorum. Ben de kasabım, dayanamadım girdim” dedi. Ben anlattıktan sonra “Artık kasaplıktan öğreneceğim hiçbir şey kalmadı sanıyordum. Meğer yolun başındaymışım” dedi gülerek. İki hayli farklı kasabın karşılaşması hiç de korktuğum gibi olmadı...
RAFİNE ŞEKERSİZ SOĞUK ÇAY
(5 kişilik)
NE LAZIM?
* 1.2 litre içme suyu
* 2 şeftali (ya da dilediğiniz kırmızı meyveler)
* 4 anjelik erik
* 3 yemek kaşığı akçaağaç şurubu (ya da hurma şurubu)
* 4 poşet siyah çay
NASIL YAPARIM?
* Şeftalileri 6’ya, erikleri de ortadan 2’ye bölün, içme suyuyla birlikte tencereye alın.
* Ben balın ikâmesi olarak akçaağaç şurubunu tercih ediyorum. Şurubu ekleyip 20-25 dakika kadar orta ateşte kaynatarak ocaktan alın.
* İçine çay poşetlerini atıp 5 dakika demleyin.
* Poşet çayları çıkardıktan sonra meyve tanelerini süzün, karışımı soğumaya bırakın.
* Dolapta en az 4 saat soğuttuktan sonra içebilirsiniz.
KAHVELİ ENERJİ TOPLARI
(6 kişilik)
NE LAZIM?
* 400 gr hurma
* 50 gr yulaf
* 1 avuç ceviz (ya da fındık, dövülmüş)
* 1 tutam deniz tuzu
* 1 yemek kaşığı kakao
* 1 tatlı kaşığı Türk kahvesi
NASIL YAPARIM?
* Hurmaları sıcak suda 15 dakika bekletip çekirdeklerini çıkarın.
* Bir blender’a hurma kahve, kakao, tuz ve yulafı ekleyip hamur kıvamına gelene kadar 30-60 saniye çekin.
* Karışımı bir kaba alın, cevizleri ekleyip birkaç dakika yoğurun. * Bu hamurdan ceviz büyüklüğünde toplar yapıp geniş bir kaba dizin.
* Dilerseniz Hindistan cevizi ve kahve çekirdeklerinden hazırladığınız karışıma bulayarak süsleyebilirsiniz.
* Buzdolabında soğuduktan sonra servis edebilirsiniz. Gün içinde tatlı krizlerine sağlıklı bir alternatif.
MARİNASYONLU TOFU SALATASI
(1 kişilik)
NE LAZIM?
Marinasyon için;
* 300 gr tofu (mümkünse sert tofu)
* 2 yemek kaşığı soya sosu
* 2 diş sarımsak (rendelenmiş)
* 3 yemek kaşığı zeytinyağı
* 1/2 çay kaşığı toz kişniş
* 1 çay kaşığı dolusu tane karabiber
* 1/2 çay kaşığı kimyon
* 1 çay kaşığı toz biber
* 1 çay kaşığı pirinç sirkesi (opsiyonel)
Salata için;
* 1/2 göbek salata
* 5-6 adet kiraz domates
* 1 sap yeşil soğan
* Zeytinyağı
* Balzamik sirke
NASIL YAPARIM?
* Tofuyu süzüp kâğıt havluyla kurulayın.
* Yeni bir kâğıt havlu arasına aldığınız tofunun üzerine küçük bir ağırlık koyarak suyunu iyice bırakması için 30 dakika bekletin. Daha sonra iri küpler halinde doğrayın.
* Başka bir kapta tüm marinasyon malzemelerini bir araya getirin, iyice karıştırın.
* Tofu küplerinizi bu marinasyona atıp 1/2 - 2 saat arasında ağzı kapalı şekilde buzdolabında bekletin.
* Bir tavaya zeytinyağını koyup orta ateşte ısıtın, tofularınızı her yüzeyi altın rengine dönene kadar birkaç dakika kızartıp ocaktan alın.
* Salata kabınıza doğranmış göbek salatayı yerleştirin. 4’e böldüğünüz kiraz domatesleri ve küçük şeritler halinde doğradığınız taze soğanları ekleyin. Üzerine kızarmış tofuları, en son da zeytinyağı ve sirke karışımını dökerek servis edin.
BİR DOKUNUŞ
Marinasyonlu tofu salatasını baharat çeşitleri ve hardalla ya da susam, susam yağı ve tahin karışımıyla deneyebilirsiniz.
Bu salatayı bir kavanozda hazırlayıp yanınıza alabilir, dışarıda doyurucu bir öğün yapabilirsiniz.
Paylaş