Paylaş
Son günlerde nereye gitsem hep siyaset konuşuluyor.
Türkiye gibi ülkelerde siyaset gündemi belirler.
Bize bu çok normal geliyor.
Oysa yabancı medyayı izlediğimde çok farklı konular işleniyor.
Elbette Avrupa’da da siyasi gelişmeler konuşuluyor, tartışılıyor ama hiçbir ülkede bu kadar baskın değil.
Böyle olunca insanlar da siyaset dışında başka konulara odaklanıyorlar.
Örneğin dün de yazdım.
Esnek çalışma modelleri, dört gün mesai, hibrit iş hayatı inanın siyasetçilerin yaptıklarından çok daha fazla tartışılıyor.
Çünkü herkesin günlük hayatını, yaşam biçimini etkiliyor.
Haksızlık etmeyelim.
Türkiye’de de farklı konular ele alınıyor ama günün sonunda iş yine siyasete geliyor.
Bana en çok ve sık sorulan “erken seçim olup olmayacağı” konusu...
Bilmiyorum, ben de takip ediyorum.
Ama ne fark eder ki; Türkiye zaten seçim sürecine girmiş durumda.
Açıklamalar, konuşmalar, kullanılan üslup, ton; bütün detaylar partilerin seçim stratejilerinin şimdiden ortaya koyuyor.
O yüzden Nisan ya da Mayıs veya zamanında fark etmez.
Zaten seçim takvimi işliyor.
Erken seçimin şartları belli
Meclis Başkanı Mustafa Şentop, erken seçim iddiaları hakkında bir açıklamada bulundu ve dedi ki...
“Seçimlerin normal tarihi 18 Haziran. Seçime yönelik bir karar alınsa bile bunun süresi 60 gündür...”
Ama sonra da ilave etti.
“Seçimlerin öne alınmasıyla ilgili karar yetkisi, hem Meclis’te hem cumhurbaşkanlığında var. 6 Nisan’dan önce seçim kararı alınmasını beklemiyorum...”
Şöyle anlıyoruz.
Eğer seçim 18 Haziran’da ve zamanında yapılacaksa; 6 Nisan’da partiler bir araya gelir ve normal seçim sürecini başlatırlar.
Ama beklentilerin ötesinde Cumhurbaşkanı’nda böyle bir yetki var.
Yani Türkiye’yi erken seçime götürmenin şartları belli...
Siyasette 24 saatin bile uzun olduğu bir ülkede daha çok şey tartışırız.
Her zaman olduğu gibi
Bu seçimlerde siyaset düşünenler için zaman daralıyor. Bütün bu konuşmalardan anlıyorum ki, her zaman olduğu gibi sıkışık bir takvim işleyecek. Ve her zaman olduğu gibi partiler kendi ajandalarında ve dar kadrolarıyla bu listeleri yapacak.
Ne yeni isimleri bulup çıkaracak bir niyet var, ne de zaman... O yüzden siyasete ilgi duyanlar şimdiden yoklamalarını yapsınlar, görüşmelerini ayarlasınlar. Sonra o toz bulutunda kim kimi bulacak, kim kimi arayacak belli olmaz.
Artık şehirler yarışacak
Devletler arası bir yarış var; doğru...
Ama asıl yarış şehirler arasında olacak.
O yüzden Türkiye seçilmiş birkaç kentle bu yarışa girebilir.
İzmir de bu adayların arasındadır.
Belki de ilk sıradadır.
Gelin sünger kent projesiyle İzmir’i öne çıkaralım.
Bu sadece yerel yönetimlerin yapabileceği bir şey değil.
Devletin de konuya el atması, destek vermesi gerekir.
Türkiye birçok konuda harikalar yaptı ama şehirleşmede hala çok eksiği var.
En azından bir bilinç, bir farkındalık yaratılması açısından bu detayları önemsiyorum.
Elon Musk ne yapacak bakalım
Gerçi Amerikan borsaları iki yıldır düşüşte ama Tesla hisselerindeki son kayıplar dikkat çekiyor.
Financial Times’ta okudum. Tesla için pandemi başladığından bu yana geçen en kötü haftaydı. Elektrikli otomobil üreticisinin hisseleri yüzde 18 düşüşle 123.1 dolara geriledi ve bu da şirketin piyasa değerinde 85 milyar dolarlık bir düşüşe neden oldu.
Tesla’nın değeri şu anda 390 milyar dolar, yani 2022’nin başındaki 1.2 trilyon dolarlık değerinin üçte biri seviyesinde. Bir diğer faktör de Elon Musk’ın sosyal ağ Twitter’a yoğunlaşması olarak yorumlanıyor.
Musk Twitter’ı 44 milyar dolara satın almak için 23 milyar dolarlık Tesla hissesi sattı.
Musk ilginç bir girişimci bakalım sert esen bu rüzgarı kendi lehine nasıl estirecek.
Paylaş