Zamanın ruhunu anlatan filmler

Senaryo da iyi, oyunculuk da, çekimler de...
Türk film endüstrisinin geldiği noktadan gerçekten gurur duyuyorum.
Bundan sonra daha iyilerini de bekleyelim.
Her şeyin bir zamanı var.
Ve Türk prodüksiyonları artık çok daha fazla ilgi görecektir.
Yakın tarihimize ışık tutan bir konusu var Kulüp dizisinin...
Aslında bu coğrafyanın kültürel zenginliğini de ortaya koyuyor.
Tabii beraberinde sıkıntıları da...
İşin içine siyaset girince günlük hayat değişiyor.
Şunu da kabul etmek gerekir.
Zamanın ruhu diye bir kavram da var.
O esen rüzgarlar ister istemez toplumu etkiliyor.
Ama bunlardan ders çıkarmamız da gerekir.
Ben hala Türkiye’nin en büyük zenginliğinin geçmişten gelen bu kültürden kaynaklandığını düşünüyorum.
Ve bu çok kültürlü yapının bizi farklı, renkli yaptığını düşünüyorum.
Ve elbette İzmir’in, İstanbul’un ayrı bir önemi var.
İzmir’in hoşgörü iklimi, tarihsel alışkanlıkları ve değerleri, kültür birikimi hala güncel...
Ve hala iç içe geçmiş bir hayat devam ediyor.
O yüzden kent kültürünü değerli kılan her detay gelecek nesillere taşınmalı.
Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi kurulurken aslında ilk hedef buydu.
Burasının kentin belliği olmasıydı.
İzmir’i, Ege’yi anlatan belgeler dünyanın her yerinden toplanacak, araştırmacılara açılacaktı.
Elbette çok şey yapıldı.
Ama yapılacak çok şeyin olduğunu da hatırlatmak isterim.
Bugünlerde keyifle izlediğimiz Kulüp dizisi İstanbul’u anlatıyor.
Belki yakında İzmir’i de anlatan bir dizi izleriz.

Harika bir festival
Seferad Kültürü

KONAK Belediyesi güzel bir etkinliğe imza atıyor.
Bu pazar başlayacak Seferad Kültür Festivali yapıyor.
İzmir Sefarad Kültür Festivali Kurucu Direktörü Nesim Bencoya üçüncüsü yapılacak etkinlik için gerçekten iyi bir program hazırlamış.
Bencoya diyor ki; “İzmir’de yüzyıllardır yaşayan Sefarad Yahudileri, kent hayatının değişik kesimlerinde yer aldılar ve İzmir toplumunun esas unsurlarından olarak bugüne kadar diğer etnik gruplarla birlikte İzmir kültürüne, geleneklerine, ekonomisine ve kısaca İzmir deneyimine katkıda bulundular. 20. yüzyılın ortalarından itibaren İzmir Sefarad Yahudi toplumu sayıca çok azaldı, kültürü daha ender görünür oldu ve yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kaldı. İzmir Sefarad Kültür Festivali bir yandan bu kültürün kaybolmasını önlemek, diğer yandan da Yahudi kültürünü tanıtmak, kültürler arası diyalogu güçlendirmek, önyargıları kırmak ve birlikte eğlenmek amacı ile kuruldu. Bu yılki festival geçmişte İzmir’in ve Yahudi cemaatinin değişik bir rengi olup Lehliler adı altında hatırlanan, ancak görünürlüğünü tamamen kaybetmiş olan Aşkenaz kültürüne de saygı duruşunda bulunacak.”
İzmir gerçekten özel bir yer...
Ve yüzyıllardır birlikte yaşayan, birlikte aynı kenti paylaşan bizler için bu organizasyonları çok önemsiyorum.
Vakit buldukça etkinlikleri izleyin…

Agora’yı daha iyi
değerlendirmeliyiz

AGORA kazılarını yakından takip ediyorum. Akın Ersoy hocanın ve arkadaşlarının büyük emeği var.
Kentin tam göbeğinde, muhteşem bir yer...
Aslında Agora’nın çevresini iyi değerlendiremiyorum.
Basmane, İki Çeşmelik ve dolayısıyla Kemeraltı İzmir’in en önemli değerleri...
Ve kentin sıkışmış hayatını genişletecek, alternatif olacak mekanlar...
Bir dönem Basmane sokaklarını değerlendirmek için bir grup harekete geçti.
Ve hayallerini çok iyi biliyorum.
Harika şeyler olacaktı.
Ama kentten yeterli desteği alamadılar ve geri çekildiler.
Oysa geçmişi eski, tarihsel kentlerin buraları daha iyi değerlendirmeleri gerekir.

Kampanyaya dönüştürmeliyiz

ÜÇÜNCÜ Biontech aşıları olan arkadaşlarıma hastaneye gittiklerinde sıra olup olmadığını sordum.
Hiç sıra beklemeden aşılarını olduklarını söylediler.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca her gün bu konuda uyarı yapıyor.
Uzmanlar bilgilendiriyor.
Ve maalesef son dönemde aşılanma oranları artmıyor aksine düşüyor.
Çünkü iki Sinovac olup hatırlatma dozunu olmayanların antikor oranları düşmüş durumda.
Koruyuculuğu daha yüksek olan Biontech’liler için de bu geçerli...
O yüzden bunu bir kampanyaya dönüştürmezsek işimizin zor olduğunu hatırlatmak isterim.