Paylaş
Ve aşıların üzerinden aylar geçmesine rağmen hala tartışmalar devam ediyor.
Üstelik bilimsel veriler aşı olanlarda ölüm oranlarının çok düşük, hastaneye yatış oranlarını da azalttığını göstermesine rağmen...
Gerçekten bir buçuk yılımızı evlerde geçirmemize, sevdiklerimizden uzakta kalmamıza neden olan bu salgına rağmen böyle bir durum var.
Türkiye’de aşı randevusu kapasitesinin sadece yüzde 30’unun dolu olmasını anlamakta zorlanıyorum.
Şimdi sıra 50 yaşındakilere geldi.
Elbette aşılama bir sistematik çerçevesinde yapılıyor.
Ama bu oranları görünce aşı olmak isteyen herkese randevuların açılması gerektiğini düşünmeye başladım.
Haziran ve temmuzu Türkiye iyi kullanmalı.
Sonbahara mümkün olduğu kadar az vaka sayısıyla girmeliyiz.
Ben gönüllü olarak ilk aşı olanlardanım.
Üzerinden 6 ay geçti.
Ve büyük ihtimal önümüzdeki günlerde üçüncü aşımı olacağım.
Ben Sinovac yani Çin aşısı oldum. İlk günden bugüne hiçbir yan etkisi olmadı.
Her türlü tedbirimi alarak bu altı ayı geçirdim.
Galiba yeniden bir aşı kampanyasına ihtiyacımız var.
Bilime inanın o kadar
ASLINDA aşı tartışmaları sadece Türkiye’de değil bütün dünyada var.
Ben genellikle birçok konuda öncü olmayı severim. Aşı konusunda da öyle oldu. Tartışmalar varken; gittim gönüllü oldum. Aşımı oldum. Elbette inandığım doktor arkadaşlarımla konuştum.
Ama inanın bu virüsten aşı dışında kurtulmak mümkün değil.
“Benim bağışıklık sistemim iyi” filan diye de düşünmeyin.
Kendinizi iyi hissediyorsanız elbette öyledir.
Ama çok sağlıklı gördüğüm, bildiğim birçok arkadaşım öyle zor günler geçirdi ki...
Siz başkalarına bakmayın.
Bilime inanın ve bilimden uzaklaşmayın.
Siyasette küçük bir
jesti bile özledik
SİYASET o kadar gergin ki...
Bazen küçük jestler, diyaloglar bile iyi geliyor.
Örneğin CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, yerli aşı çalışmalarıyla ilgili Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ı arayarak, “Hocaların uygun gördüğü bir aşamada yerli aşıda gönüllü olmaya hazırım” dedi.
Çok hoşuma gitti.
Elbette siyasetin doğası bazen farklı akabiliyor.
Ama milli konularda, hepimizi ilgilendiren meselelerde daha uzlaşmacı olmamız gerektiğini düşünüyorum.
Bu dönemde gördük ki iyi bilim insanlarımız var.
Dünyayı bu beladan kurtaracak ilk müjdeli haberi de yine iki Türk verdi.
Biontech’in kurucuları Özlem Türeci ve Uğur Şahin harika bir iş çıkardılar.
Ben Türk aşılarından da umutluyum.
Ve her zaman gönüllü olmaya hazırım.
Hayat siyasetten
ibaret değildir
GAZETECİ olarak siyasete hep uzak durmaya çalıştım. Ama bizim mesleğimiz öyle ki kendinizi tam da göbeğinde bulabiliyorsunuz. Öyle de oldu...
90’lar, 2000’ler ve şimdi... Çok siyasetçi arkadaşım, dostum var.
Hem de her partiden...
Zaten beni bilen bilir.
Tam ortada dururum.
Ne bir tarafa yakın, ne bir başka tarafa uzak...
Siyasetçiler de bilir.
O yüzden eleştirirken de, överken de objektif kalabiliyorum.
Ama siyasetçi dostlarıma konuştuğumda son dönemde bir eleştiride bulunuyorum.
Onlara diyorum ki;
Bir araya geldiğimizde sadece siyaset konuşuyorsunuz. Hayat sadece siyasetten ibaret değil ki...
Ve hep eskilerden örnek gösteriyorum.
Eski siyasetçilerle hayatı da konuşurduk; sporu da, sanatı da...
Ve ailelerimizi bilirlerdi.
Biz de bilirdik.
Siyaset ayrı, yaşam ayrı olmalı.
Ve bunu Türk siyasetinin normalleşmesi için zorunlu görüyorum.
Hep yazıyorum. Ve tekrarlıyorum.
Hayat asla siyasetten ibaret değildir.
Bir araya gelmeden olmuyor
APPLE çalışanları, eylülden sonra hibrit modelde çalışmaya dönecek. Tim Cook, çoğu çalışanın çarşamba ve cuma günleri uzaktan çalışabileceğini; pazartesi, salı ve perşembe günleri ofise gelmelerinin isteneceğini açıkladı. Bazı ekipler ise haftada dört ila beş gün ofise geri dönecek.
Ben bu konuyu arada hatırlatıyorum.
Özellikle yönetici kadrolarının evden çalışamayacaklarını yazıyorum.
Bana çok kişi eleştirilerde bulunuyor.
Görüyorsunuz dünya devleri de bunun farkına vardı.
Her kadro olmayabilir.
Ama üst yönetim olmak üzere kurumları ayakta tutan kadrolar mutlaka yüz yüze çalışmalı.
Göreceksiniz uzaktan çalışmayı teşvik eden devler bile yakında bu modele dönecekler.
Paylaş