Paylaş
DENİZ kıyılarını nedense ben kışları daha çok severim. O tenhalık, o sakinlik nedense bana tam ters bir etki yapıyor. Yani enerjimi arttırıyor. Daha fazla düşünmemi, daha fazla özeleştiri yapmamı sağlıyor. Bir günlük kaçamak bile, bir günlük mola bile bana birkaç haftayı kazandırıyor; motivasyonum tavan yapıyor.
Bu sene kendime verdiğim sözleri tutamadım. Olmadı...
Kaç kere gitmeye niyetlensem, planlar yapsam da Bodrum’a gidemedim.
Marina’da oturup kahvemi, Tango’da akşam yemeği yiyip, Küba’da ya da Marina’da kırmızı şarabımı içemedim.
Bodrum Kalesi’ne bakıp yazımı yazamadım, aynı anda yazmaya başladığım iki kitap projemin kurgularında kaybolamadım. Minik hayaller kuramadım.
Bizim deniz ekibinin yelken turlarına katılamadım. Doğal olarak sohbetlerinde yerimi alamadım.
Her seferinde bir toplantı, her seferinde bir buluşma, her seferinde randevu, her seferinde bir başka seyahat, her seferinde bir kriz, her seferinde bir haber çıktı karşıma...
Ben Bodrum’un kışını da yazını da seviyorum. Ama yazını daha çok seviyorum.
Dedim ya, bu sene kendime verdiğim bazı sözleri tutamadım.
Yazın bu ilk günlerinde şimdiden “kış nasihatları” yazıyorum ki, bu sefer ertelemeyeyim.
Hayat çünkü ertelemeye gelmiyor.
Aklınızda bulunsun diye
Benim gibi Bodrum’u sevenlere bazı haberlerim var.
- “Eğer gidip gelmek artık daha kolay, yol çift şerit oldu” diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. İzmir’den Söke’ye 50 dakikada geliyorsunuz, Söke’den Bodrum’a iki saatte gidemiyorsunuz. Çünkü, Bafa yolu geçen yıldan bile daha kötü. Yol çalışması devam ediyor, görüntüye bakılırsa bu sene de gelecek sene de bitecek gibi gözükmüyor. Sezonun başlamadığı bir dönemde bile bu trafik olduğuna göre yazın o sıcak günlerindeki yoğunluğu düşünmek bile istemiyorum.
- Kışın gidemediğim Bodrum’a yazın ilk günlerinde gittim. Bir tam gün Belediye Başkanı Mehmet Kocadon ile birlikte olduk. Bodrum’u o dar sokaklarında dolaştık, sahilinde oturup uzunca bir sohbet de yaptık.
Şunu söyleyebilirim. Bodrum bir derlenmiş toparlanmış, sokaklarına yeniden çeki düzen verilmiş. Bu sefer gözüme daha düzenli, daha hazır geldi. Yürüyüş yolları yenilenmiş, meydan açılmış, sahil yolunda yayalara daha geniş alanlar bırakılmış. Özetle... Yaza hazır bir Bodrum buldum.
- Esnaf da Bodrumlular da son düzenlemelerden memnun. Eskiden kışları kapatılan mekanlar, artık 12 ay açık. Özellikle hafta sonları Türkiye’nin her yerinden hayata iki günlük mola vermek için gelen insanlar Bodrum’da buluşur olmuş.
Turist sayısı azalacak Bodrum’da artacak
Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon mutluydu. “Türkiye’de turist sayısında çok az bir gerileme bekleniyor. Ama Bodrum’da yüzde 30’luk bir artışı şimdiden görüyoruz” dedi. Eğer yıl sonu rakamları böyle gerçekleşirse, Bodrum büyük bir çıkış yakalamış olacak. Bu artışta da en büyük neden olarak yurt dışı fuarlarını gösteriyor Belediye Başkanı...
30’un üzerinde, Türkiye’de ve uluslararası fuara katılmışlar. Demek ki, her iki haftada bir organizasyon... Emek verirsen, karşılığını da alırsın.
En kötü ihtimal, acayip eğleniriz
Hürriyet Cumartesi’de okumuşsunuzdur. Sezen Aksu’nun oğlu Mithat Can Özer’in solist olduğu Pis Ton Grubu; ‘Tamperaman’ adlı albümüyle ilgili yaz turnesine hazırlanıyor. Pis Ton’un gitaristi Can Şengün, bas gitaristi Murat Ejder ve davulcusu Arıkan Sırakaya ve elbette Mithat Can yapmak istediklerini anlatmışlar. Belli ki, hepsi de iddialı, hepsi de iyi şeyler yapmak istiyorlar. Ama asıl benim hoşuma giden olaylara yaklaşımı... Özeti başlıkta verilmiş. Diyorlar ki...
“En kötü ihtimal, acayip eğleniriz...”
İşte bu kadar basit...
Çoğu zaman çalışırken eğlenmeyi unutuyoruz, eğlenmeyi de bilmiyoruz.
Çalışırken eğlenmeyi ayıp sayıyoruz.
Çalışırken eğlenmeyi işimizi yapmamak gibi kabul ediyoruz.
O yüzden Pis Ton’u şimdiden kutluyorum.
Başarılı olacaklarını biliyorum.
Bu pazar ne yapacağım
- İlk olarak elbette sevgili annemin anneler gününü kutlayacağım. (Bu arada tüm annelerin günü kutlu olsun. Özel günlere karşı değilim, ama annelerin ve babaların 365 gün hatırlanması gerektiğine inanıyorum.)
- Rizespor - Akhisar Belediyespor maçını mutlaka izleyeceğim. (Dualarım Akhisar, Akhisarlılar için...)
- Dünkü maç sonuçları ne olursa olsun, ruh halim ister karamsar, ister kötümser olsun... Hatta iki filmi de defalarca seyretmiş olmama rağmen...
“Ye, dua et, sev” ile “Barselona, Barselona” filmini arka arkaya seyredeceğim. Çünkü, bu hafta öylesine gerildik ki, biraz tanıdık, biraz bildik, biraz da bana iyi şeyler hatırlatan iki filmi yeniden seyretmek istiyorum.
Paylaş