Paylaş
Yasada hayvanlara yönelik şiddet ve istismarın cezalandırılması, sahipsiz hayvanların bakımı ve korunması, hayvanların doğal yaşam alanlarının korunması gibi maddeler olduğu gibi özellikle sahipsiz hayvanların uyutulmasına dair düzenleme toplumda büyük bir yankı uyandırdı.
Bu düzenleme sahipsiz hayvanların kontrol altına alınması ve popülasyonlarının yönetilmesi açısından gerekli görülse de, hayvan hakları savunucuları ve birçok hayvansever tarafından kabul edilemez bulunuyor.
Bu tür uygulamaların, hayvanların yaşam hakkını ihlal ettiği ve daha insancıl çözümler bulunması gerektiği savunuluyor. Özellikle kısırlaştırma, barınakların iyileştirilmesi ve hayvanların sahiplendirilmesi gibi yöntemlerin önceliklendirilmesi gerektiği görüşü öne çıkıyor.
Sahipsiz hayvanların uyutulması yerine, kısırlaştırma programlarının yaygınlaştırılması, hayvan barınaklarının sayısının ve kalitesinin artırılması, bilinçlendirme kampanyalarının düzenlenmesi gibi alternatif çözümler üzerinde duruluyor. Bu yöntemler sahipsiz hayvan sorununu daha insancıl ve sürdürülebilir bir şekilde çözmeyi hedefliyor.
Bu konudaki tartışmalar devam ederken, toplumun ve sivil toplum kuruluşlarının bu yasa üzerinde daha fazla söz sahibi olması, yasaların uygulanmasında daha katılımcı bir yaklaşım benimsenmesi gerektiği düşünülüyor. Hayvan haklarının korunması ve geliştirilmesi için toplumun tüm kesimlerinin birlikte hareket etmesi ve duyarlılık göstermesi büyük önem taşıyor.
Evet ama bunlar zaten konuşulan konulardı.
Nasıl yapacağız?
İyi modeller, çözümler üretmek ve bunu Türkiye’nin geneline yaymak zor mu?
Sokaktaki dostlarımız için bunu yapmalıyız.
Hayvansever dostlarımın
İzmir için önerisi var
GEÇEN gün hayvansever dostlarımla sohbet ediyordum.
Yasanın tamamına değil ama bazı maddelerine karşılar.
Onları yakından tanıyorum; yıllardır sokaktaki dostlarımız için büyük projeler geliştirdiler.
Her biri yüzlerce hayvanı sahiplendiler, barınaklara destek oluyorlar.
Elbette Türkiye’nin gerçeklerinin farkındalar ama yapılabilecekleri de biliyorlar.
Sasalı'da, İzmir Doğal Yaşam Parkı var. Burası Türkiye’nin en modern tesislerinden biri. Burası hayvanseverlerin rüyalarını süsleyen bir vaha gibi. Bu hayvansever dostlarımın bir önerileri var. Sasalı’daki bu boş alanlar Türkiye’nin hayvan hakları mücadelesine model olabilir mi? Ben derim ki, evet, olabilir ve olmalıdır da.
Sasalı Doğal Yaşam Parkı, hayvanların doğayla iç içe, huzur içinde yaşayabildiği geniş alanlarıyla tanınıyor. Burada, sadece yerli ve yabancı turistlerin değil, aynı zamanda bilim insanlarının da ilgisini çeken bir ekosistem yaratılmış. Hayvanların doğal ortamlarına mümkün olduğunca yakın koşullarda yaşamaları sağlanmış. İşte tam da bu noktada, sahipsiz hayvanlar için bir umut ışığı yanabilir.
Yeni hayvan hakları yasası, sahipsiz hayvanların uyutulmasını öngörerek büyük tartışmalara yol açtı. Ancak İzmir, bu konuda Türkiye’ye örnek olabilecek potansiyele sahip. Sasalı'daki bu geniş alanlar, sahipsiz hayvanlar için modern, insancıl barınaklar oluşturmak adına kullanılabilir. Böylece sokaktaki dostlarımızın bir bölümü onların da hak ettikleri yaşam koşullarına kavuşabilir.
Ve burada yapılacak modern barınaklar Türkiye’ye de örnek olabilir.
İzmir Büyükşehir Belediyesi ve merkezi hükümet burada örnek bir işbirliği modeli geliştirebilir. İzmir halkının duyarlılığı, bu modeli Türkiye’nin dört bir yanına yaymak için güçlü bir başlangıç noktası oluşturabilir. Büyükşehir Belediyesi'nin öncülüğünde, Sasalı’daki gibi barınaklar ve doğal yaşam alanları, diğer şehirlerde de hayata geçirilebilir. Bu, sadece sahipsiz hayvanlar için değil, aynı zamanda toplumun bilinçlenmesi ve hayvan haklarına daha duyarlı hale gelmesi için de önemli bir adım olacaktır.
Düşünmeye değer bir proje…
Bir model yaratmak gerekiyor
DÜNYADAKİ bazı örnekleri de dikkate alarak bu projeleri geliştirmeliyiz. Bu sadece hayvanlar için değil, toplumun genel refahı için de büyük bir kazanım olacaktır.
Burada hükümete, yerel yönetimlere büyük iş düştüğü gibi sivil toplum kuruluşlarına da önemli görevler düşüyor.
Dünyada iyi örnekler de var.
Örneğin Almanya’da hayvan hakları savunucuları ve sivil toplum kuruluşları, yasaların uygulanmasında ve hayvanların korunmasında kritik bir rol oynuyor. Alman Hayvanları Koruma Birliği (Deutscher Tierschutzbund), 800'den fazla yerel dernekle işbirliği yaparak, sahipsiz hayvanların kısırlaştırılması, sahiplendirilmesi ve sağlıklı bir şekilde yaşamlarını sürdürebilmeleri için çalışmalar yürütüyor.
Hollanda’daki sivil toplum kuruluşları, barınakların modernizasyonu ve hayvan refahı konusunda toplumun bilinçlendirilmesi için yoğun çalışmalar yürütüyor. Hollanda Hayvan Koruma Derneği (Dierenbescherming) aktif bir görev üstleniyor.
İsveç Hayvan Koruma Derneği (Djurens Rätt), ülke genelinde eğitim programları, bilinçlendirme kampanyaları ve yasal düzenlemeler konusunda aktif rol alıyor.
Japonya’da Japonya Hayvanları Koruma Derneği (Japan Animal Welfare Society), hayvanların sağlık durumlarını izlemek için ileri teknoloji kullanarak, barınakların ve rehabilitasyon merkezlerinin yönetimini optimize ediyor. Japonya’da, hayvan refahını destekleyen birçok inovatif çözüm ve projeler geliştiriliyor.
Avustralya Yaban Hayatı Koruma Derneği (Australian Wildlife Conservancy), yaban hayatı koruma parkları ve rehabilitasyon merkezleri kurarak, hayvanların doğal yaşam alanlarını korumak için çalışmalar yapıyor.
Dünyadaki bu başarılı sivil toplum projelerinden ilham alarak, Türkiye’de de benzer projeler geliştirmek mümkün. İzmir Sasalı Doğal Yaşam Parkı gibi alanlar, sahipsiz hayvanlar için modern barınakların ve rehabilitasyon merkezlerinin kurulması için mükemmel bir model oluşturabilir.
Paylaş