Paylaş
Şahsen ben öyle biriktirip yapmam.
Benim her gece kendimle bir hesaplaşmam vardır.
Öyle uzun da sürmez; birkaç dakika o gün yaptıklarımı düşünürüm.
Eğer zor bir gün geçirmişsem ve önemli kararlar almışsam, muhasebesini yaparım.
O kararı bir ertesi gün vereceksem; kendimi önce karşımdakilerin yerine koyarım, sonra kendime bakarım.
Tavsiye ederim.
Bazı kararları 24 saat sonra vermek iyidir.
Ve bu vicdan muhasebesini her gece yapmaya çalışın.
***
Kurumlar da özeleştiri yapmalı.
O kurumlara yön verenler de...
Bana göre siyasetçilerin de biriktirmeden, mümkün olduğunca sık bu özeleştiri mekanizmasını çalıştırmaları gerekir.
Hem bireysel, hem partilerin bütün mekanizmalarının buna katılması şart...
Çünkü bir karar büyük kitleleri ilgilendiriyor.
Bir imza toplumun ezberlerini bozabiliyor.
Bir duruş halkı etkileyebiliyor.
Siyaset daha iyisini ancak bu süreçlerle yapacaktır.
***
İster özeleştiri deyin; ister vicdan muhasebesi...
Ne derseniz deyin, ama yapın...
Ergenekon sürecini
unutmamak gerekir
BEN Türkiye’nin geleceğine hep inananlardanım.
İflah olmaz iyimser bir yanım var.
Ve bu ülkenin istediği zaman neleri başarabileceğini çok iyi biliyorum.
Bakın Türkiye’nin gündemini uzun bir dönem meşgul eden Ergenekon davası sonuçlandı.
Yani kumpas tarihe gömüldü.
O günleri hatırlayın; “Olmaz, olamaz” dediğimiz olaylar yaşandı.
Yüzlerce insan kendini anlatmakta zorlandı.
Ve bugün görüyoruz ki; Türkiye çok kritik bir dönemden geçmiş.
15 Temmuz gecesi bir kabul yaşadık ama Türkiye çok farklı bir sabaha uyandı.
Bana göre 16 Temmuz’dan bu yana Türkiye daha güçlü...
Hep söylüyorum demokrasimizin eksikleri çok ama aldığımız mesafe de çok...
Her şerde bir hayır vardır denir.
Türkiye demokrasi sınavlarından başarıyla geçmeye devam ediyor.
Eksikleri tamamlamak hepimizin görevidir.
O yüzden özeleştiri mekanizması her dönem lazım.
Sanat ne güzel şey
FİDE’yi yıllar önce Atina’da dinlemiştim.
Atina temsilcimiz Yorgo Kırbaki, Fide Köksal’ın sahne aldığı mekana beni götürmüş; sabahın ilk saatlerine kadar şarkılar söylemiştik.
Fide’yi Atinalılar iyi tanıyor; Atina’ya giden Türkler de yakından takip ediyor.
İzmirli ses sanatçısı Fide Köksal, 13 - 14 Haziran 2019 tarihlerinde Atina’da gerçekleştirilen Atina Tiyatro Festivali’nde bu kez oyuncu olarak yer aldı.
Tiyatro Alkmini’yi dolduran izleyicilerin ayakta alkışladığı Fide’nin başrolünü oynadığı “Coupe 77” adlı oyunda Nickos Vaitikiotis, Angelika Aroutionova, Nasos Sopilis de yer aldı.
Fide Köksal, Coupe77 adlı oyunda kendi söz ve müziğinin yanı sıra; Zülfü Livaneli Yunan müziğinin değerli bestecileri Nikos Kypourgos ve Mimis Plessas’in eserlerini, Nazım Hikmet ve Bedri Rahmi Eyüpoğlu’nun şiirlerini Yunanca ve Türkçe yorumladı.
Atina Festivali’nde büyük ilgi gören oyun, sezonun başlamasıyla birlikte Yunanistan genelinde turneye çıkarak Yunan halkıyla buluşacak.
Fide Köksal “Nazım Hikmet, Bedri Rahmi Eyüpoğlu, Lefteris Papadopoulos gibi değerli Türk ve Yunan şairlerle birlikte kendi yazdığım şarkıların da böyle bir eserde buluşması onur verici. Yunanistan’da bir Türk sanatçısı olarak tiyatro sahnesinde de alkışlanmaktan büyük bir heyecan ve mutluluk duydum. Bu oyunu Türkiye’de sahnelemek istiyoruz” diyor.
Sanat ne güzel bir şey...
Bir Türk Atina’da ve binlerce Yunanlı onu alkışlıyor.
Sanatın birleştirici bir gücü var.
Bazen küçük rötuşlar
büyük çözümler getirir
İZMİR Büyükşehir Belediyesi Altınyol’un şerit sayısını üçten dörde çıkartıyor. Çalışmalar da yakında başlıyor.
Başkan Tunç Soyer’in seçim vaatleri arasında ulaşım birinci sıradaydı. Bu değişiklikleri destekliyorum. Aynı çalışmayı Ankara Caddesi için de bekliyorum. Ve tabii İzmir’in tıkanmış yerleri için de...
Örneğin garın önü...
Benim uzun yıllardır yazdığım bir konu bu...
Garın önü yer altına alındığında hem trafikte büyük rahatlama olacak, hem de İzmir büyük bir meydan kazanacak.
Benim hayalim burasının 24 saat yaşayan bir adres olması...
Kruvaziyer limanını mutlaka yapmalıyız, kente gelen turistler çok farklı bir İzmir görmeli...
Bu meydanda konserler olmalı, festivaller yapılmalı...
Bu önerilerim İzmir’in birçok yeri için geçerli...
Yine Karşıyaka’nın girişi de benzer bir kimlik kazanabilir.
İzmir’in meydanları az ve bu yöntemlerle artırabiliriz.
Ulaşımda küçük rötuşlarla büyük kolaylıklar sağlayabiliriz.
Ama yapısal değişiklikler de gerekiyor.
İkinci çevre yolu, körfez geçişi mutlaka gerekli...
Öncelikler arasında birinci sırada değil belki ama bu projelerin da geceden sabaha bitmediğini hatırlatmak isterim.
Paylaş