Veysi Öncel haklı değil mi?

VEYSİ Öncel uzun yıllar Çeşme Turistik Otelciler Birliği Başkanlığı yaptı.

Haberin Devamı

Turizmi iyi bilir, sektördeki gelişmeleri yakından takip eder.
Ve tabii Çeşme’nin gelişmesi için fikir geliştirenlerdendir.
Geçen hafta Antalya’ya giderken uçakta karşılaştık.
Biz bir grup gazeteciyle bazı toplantılar için Antalya’ya gidiyorduk. Akşamları da Aspendos’taki iki konseri izleyecektik. Safina ve Domingo konserleri benim için unutulmazlar arasına girdi.
Dönüşte Çeşme’de sohbet ederken, “Antalya’da ilginç birşey başıma geldi” diyerek, anlattı; “Antalya’da zamanım kısıtlı olduğu için şoförlü bir araba kiraladık. Alanda beni karşılayan kişi benden pasaport istedi. Türk vatandaşı olduğumu pasaportumun yanımda olmadığını söyledim. Aldığım yanıt ‘O zaman biz size hizmet veremeyiz’ oldu. Yıllardır turizmcilik yapıyorum. Bunu anlamış değilim. Arabadan indim ve gideceğim yere başka bir transfer aramak zorunda kaldım. Bir anlamda Antalya’da kendimi yabancı hissettim...”
Dediğim gibi bunu bana anlatan bir turizmci, yıllarca sektör derneklerinde başkanlık yapmış biri...
Daha doğrusu bir bilirkişi...
Antalya’nın bir turizm merkezi olduğunu biliyoruz.
Bununla da gurur duyuyoruz.
Pandemi sonrasında Antalya’ya olan ilginin arttığını da biliyoruz.
İyi de, bütün bu gelişmeler bunu açıklayamaz ki...
Antalya’da insan kendini yabancı hissetmek...
Veysi Öncel haklı değil mi?

Haberin Devamı

Veysi Öncel haklı değil mi


Antalya başka ligde kabul ama

ANTALYA’da iki gün kaldım.
Bir ucundan diğer ucuna arabayla gittim, geldim.
Yüzlerce, binlerce otel; 600 binden fazla yatak...
Gerçekten de müthiş bir turizm merkezi...
Üstelik turizm sağlığı, eğitimi, sporu ve birçok sektörü de tetikliyor.
Sağlık turizminde Antalya gerçekten iyi durumda...
Hastaneler, sağlıklı yaşam merkezleri…
Her sezon kamp yapmaya gelen binlerce takım, kulüp de var.
Yani Antalya artık bir başka ligde...
Kabul...
Ama bütün bu artılara rağmen yine de Veysi Öncel haklı...

 
Rekabetin yolu artık
Teknolojiden geçiyor

EGE Bölgesi Sanayi Odası’nda Mustafa Karabağlı da aday...
Sohbet ederken önemsediği konulara değindi.
Öncelikle rekabet gücü yüksek bir Türk sanayisi için odaların önemli rol oynadığını düşünüyor.
Ve diyor ki;
“Küresel rekabet gücümüzün artırılması bakımından sanayi üretiminde yeşil ve dijital dönüşüme ayak uydurulması, yenilenebilir enerjinin artarak kullanılması, katma değeri yüksek üretime geçilmesi kaçınılmazdır. Dolayısıyla, yol haritalarımızı bu gerçeklere göre çizmemiz, yatırım planlarımızı buna göre yapmamız gerekmektedir. Sanayimizin bilimsel ve teknolojik gelişmelerle beslenebilmesi için sanayi dünyası ile üniversiteler, teknoparklar, araştırma merkezleri arasında güçlü bir işbirliği yapılması gerekiyor.”
İş dünyasının bu avantajı iyi kullanması gerektiğine inanıyor ve mesleki eğitimle bunun tamamlanması gerektiğini söylüyor.
Karabağlı yüksek teknoloji alanında Türk sanayisinin ve özellikle İzmir’in öne çıkması gerektiğine inanıyor. Örneğin çip konusunun, küresel düzeyde sanayicilerin en önemli sorunlarından biri haline geldiğine dikkat çekiyor.
Çip konusuna ayrı önem veren Karabağlı şöyle diyor; “Türkiye çip üretimine odaklanarak önemli bir hamle yapabilir. İzmir’in sanayi alt yapısıyla, yetişmiş insan gücüyle, üniversite ve araştırma merkezleriyle, coğrafi konumuyla bu hamleyi başlatma kapasitesine sahip...”
Karabağlı; yüksek teknolojiyi ve katma değeri önceleyen ve ithal girdiyi düşürecek üretim üzerine temellerin atılması gerektiğini ifade ediyor ve “Ekonomik bağımsızlığın yolu artık teknolojik bağımsızlıkla mümkün” diye konuşuyor.

Haberin Devamı

Veysi Öncel haklı değil mi


Bir Alaçatı aşığına veda

ALAÇATI’yı aramızda ilk keşfeden o olmuştu. Çocukluğumuzdan beri Çeşme’ye giderdik ama bizim için Çeşme daha çok Ilıca, Dalyan, Paşalimanı, Ardıç’tı.
Tek tek Alaçatılı olduk. Yani bizi Alaçatı’ya aşık eden Hüseyin Kızılağaç oldu.
Zaten hayatımız hep birlikte geçiyordu ama daha da iç içe olmaya başladık.
Girişimci, iyi bir iş insanı ama dediğim gibi Alaçatı aşığı, bizim de yakın dostumuzdu.
Hangi gezimizi, hangi günümüzü anlatsam ki...
Sizler de aslında tanıyorsunuz. Anlatınca kim olduğunu hatırlayacaksınız.
Dedi ki; “Alaçatı’ya değer katmalıyım, değerli kılmalıyım...”
Zaten çok yoğundu. Hani o sütleri, o meyve sularını rahat içelim diye kullandığımız pipetler var ya; işte onları Hüseyin yapardı. Ama o yoğunluğuna rağmen Port Alaçatı’ya komşu harika bir otel yaptı.
Adını Kapari Otel koydu. Sonra “Alaçatı’nın iyi mekanlara ihtiyacı var” dedi. Kapari Bahçe bu fikirle doğdu. Hacı Memiş’in en sevimli mekanı Kapari Bahçe’yi artık bilmeyen yok.
Oluş Kızılağaç’la birlikte bir Alaçatı hayaline bizleri de ortak etti.
Hüseyin bir gönül insanıydı, gerçek bir dostu. Sakin kişiliğiyle hepimize örnekti.
Biraz deniz, biraz Alaçatı ve dostları ona yeterdi.
Onu zamansız kaybettik.
Bizler Alaçatı’da öksüz kaldık.
Biliyorum bizim gibi onu tanıyan bir çok dostu da aynı şeyleri düşünüyordur.
Nurlar içinde yatsın...
Onu çok özleyeceğiz...

Haberin Devamı

Veysi Öncel haklı değil mi

Yazarın Tüm Yazıları